AKP döneminde kaç şehit verdiğimize de bakalım

Abdullah Öcalan Kenya’da yakalanmış ve İmralı Adasına getirilmişti. Duruşmaları izleyen şehit aileleri, Öcalan’ın kısa sürede idam edileceğini bekliyordu. Ancak, davanın son günlerine doğru hava değişti, Öcalan’ın idam edilmesinin beraberinde getireceği sıkıntılar anlatılmaya başlandı.

2001 yılıydı. Daha önce Genelkurmay karargahında görev yapan tümgeneral ile üst düzey bir kamu görevlisi konuşuyordu. Kamu görevlisi, tümgenerale, “Sizin Genelkurmayda olduğunuz dönemde PKK’nın hedefi farklı mıydı?” diye soruyor. Aralarında şu konuşma geçiyor:

ÖRGÜTÜN CİDDİ VARLIĞI KALMAMIŞTI

- Hedef farklı değildi. Ancak neleri alabileceklerini anlamışlardı. Ayrıca Öcalan yeni yakalanmış ve psikolojik açıdan çözüm yönünde işbirliğine hazırdı.

- O zaman şartları yok muydu?

- Vardı vardı. Ama bence karşılanabilecek isteklerdi. O zaman itibarı ile PKK terör örgütü silahlı mücadeleyi bıraktığını açıklamış, teröristler yurtdışına çekilmiş, devlete teslim olacaklarının göstergesi olarak yurtiçinden ve yurtdışından birer grup gelip teslim olmuştu. Pişmanlık yasasından yararlanmak için başvurulmuştu. Bu gelişmelere paralel olarak neredeyse çeyrek asırdır devam eden olağanüstü hal (OHAL) uygulaması kaldırılmış köye dönüş başlamış, yaylalar açılmış, Silahlı Kuvvetlerimiz terörle mücadele sorumluluğunu devretmiş, bölgeye dışarıdan getirilmiş birlikler geri döndürülmüştü. Örgütün siyasi anlamda ciddi bir varlığı yoktu.

Suriye ile dostane ilişkiler kurulmuş, K.Irak’ta yeterli kuvvet bulunduruyoruz. IŞİD ve benzeri terör örgütleri yok. Yılda verilen şehit sadece 6’ya indirilmişti. Geçmişte bu sayının bin civarında olduğu yıllar oldu.

AKLIN, AKILLA MÜCADELESİ

- Paşam terör bitmiş o zaman. Bugünlere biz nasıl geri geldik?

- Nasıl bu hale geldik demeye gerek yok, cevap belli: İhmaller var. Asıl sorulması gereken ne yapmalı?

- Ne yapılmış da terör bitme noktasına getirilmişti? Önce buna bakmak gerekmez mi?

- Haklısınız. Aslında bakılacak çok konu var. Terörle mücadelede tecrübe kazandık demiştik. Bu tecrübenin içinde akla gelebilecek her türlü tedbir var. Bu tedbirler yaşanarak, kan dökülerek ortaya çıkan sonuçlardır. Silahlı Kuvvetlerin profesyonel kadrolarının büyük çoğunluğu terörle mücadelede görev almıştır. Onların birikimleri değerlendiriliyordur. Terörle mücadelenin en hoşuma giden ifadesi ‘Aklın akılla mücadelesi’ deyişidir.

- Şüphesiz herkes aynı şeyleri yaşamıyor, değişik durumlarda değişik uygulamalar yapılıyordur.

- Çok haklısın terörle mücadelenin özellikle silahlı boyutunda aynı uygulamalardan bahsetmek doğru olmaz. Gerçi eğitimde kullandığımız konseptimiz ve buna dayalı eğitim dokümanlarımız var olmasına var. Ancak karşınızdaki teröristin kendi uygulamaları var. Hedef farklı değildi. Ancak neleri alabileceklerini anlamışlardı. Ayrıca Öcalan yeni yakalanmış ve psikolojik açıdan çözüm yönünde işbirliğine hazırdı. İstekleri, karşılanabilecek isteklerdi.

ÖRGÜTÜN AĞIRLIĞI KALMAMIŞTI

- Çok ince eleyip sık dokumaya gerek yok. Her şey ortada zaten. Ben 2001 yılı Ağustos’unda Genelkurmay Başkanlığı Karargahından ayrıldım. O zaman itibarı ile durum şöyleydi:

- PKK terör örgütü silahlı mücadeleyi bıraktığını açıklamıştı.

- Teröristler yurtdışına çekilmişti.

- Devlete teslim olacaklarının göstergesi olarak yurtiçinden ve yurtdışından birer grup gelip teslim olmuştu.

- Pişmanlık Yasasından yararlanmak için başvurular olmuştu.

- Bu gelişmelere paralel olarak neredeyse çeyrek asırdır devam eden olağanüstü hal (OHAL) uygulaması kaldırıldı. Köye dönüş başlamış, yaylalar açılmıştı. Silahlı Kuvvetler terörle mücadele sorumluluğunu devretmiş. Bölgeye dışarıdan getirilmiş birlikler geri döndürülmüştü.

- Siyasi anlamda ciddi bir varlıkları kalmamıştı.

- Suriye ile dostane ilişkiler kurulmuş, K.Irak’ta yeterli kuvvet bulunduruyoruz

- IŞİD ve benzeri terör örgütleri yok. Geçmişte bin şehit verdiğimiz olurken, artık şehit sayımız 6’a kadar inmişti.

PEKİ, 23 YIL NEDEN BEKLENDİ?

Abdullah Öcalan, ifadesi alındıktan sonra dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı Cevdet Volkan’a yazdığı mektupta “Devletimize her türlü katkıya hazırım” demişti. Bunun için devletin de adım atması gerektiğini belirtmiş, bunlar arasında af çıkarılması, bazı yasal düzenlemeler yapılması isteniyordu. 2002 yılının Kasım ayında AKP iktidara geldi. AKP’nin atabileceği önemli adımlar varken, bu atılmadı. AKP döneminde 3 bin 367 askerimiz, polisimiz ve güvenlik korucumuz şehit edildi. Yüzlerce vatandaşımız da katledildi. İşte AKP’li yıllarda şehit sayılarımız:

Yıl:         Şehit sayımız

2002    6

2003   31

2004   75

2005  105

2005  111

2007  146

2008  171

2009   62

2010  106

2011   51

2012   225

2013   61

2014   114

2015   219

2016   723

2017   274

2018   220

2019   174

2020   184

2021   100

2022   111

2023   60

2024   31

Allah’tan şehitlerimize rahmet diliyoruz. Devlet yetkililerinin örgütün bildirisini birkaç kez okumalarında yarar var. Devletimiz soykırımcılıkla suçlanıyor.