İktidar sanıldığı gibi oy kaybetmiyor

19 Mart sürecinin siyasi yelpazeyi, siyasi partiler arası muhtemel oy dağılımını, velhasıl siyasi eğilimleri nasıl etkilediği sık sorulan ve önemli bir soru.

Bugün itibarıyla yapılan yoklamalar belki bize nihai durumu göstermezler. Ancak, konjonktürel olsalar da, yapısal oy kaymalarına dair kimi ipuçları taşıyabilirler.

Yıllardır takip ettiğim ve güvendiğim kamuoyu araştırmaları arasında, özellikle, aylık yapılan PANORAMATR gündem çalışmaları bulunur. Sahası 7-14 Nisan tarihleri arasında yapılan son PANORAMATR çalışması, girişte sorduğumuz sorular bakımından ilginç veriler içeriyor.

Önce genel tutumlara bakmakta yarar var.

19 Mart sürecine yönelik toplumun çoğunluğu, yapılanı ve yaşananı yanlış ve ülkeye zararlı buluyor Yüzde 60 tutuklama yanlıştır derken, doğru bulanlar sadece yüzde 27 civarında. Benzer bir şekilde 19 Mart sürecini “siyasi” görenler yüzde 54 oranında iken, “hukuki”dir diyenler ise yüzde 34 kadar.

Bu oranlar, toplumun demokrasiye ve adalete sahip çıkma duygusu bakımından önemlidir.

Bununla birlikte, iktidar ve muhalefet parti seçmenleri arasında ayrışma ve kutuplaşma, kısmi kaymalar dışında pek ortadan kalkmış görünmüyor. Nitekim, AK Parti ve MHP seçmenlerinin çoğunluğu bu süreci desteklerken, muhalifler karşı tutum alıyor.

Şimdi gelelim bu genel tablo karşısında siyasi partilerin desteklerinin nasıl seyrettiğine…

Genel tablo, iktidarda düşüş/muhalefette artış fikrini akla getirebilir.

Ama siyasi eğilimler tam olarak böyle gelişmiyor.

Mağdur olan parti (CHP) kadar, mağdur eden iktidar partisinin (AK Parti) oy oranları da artmış görülüyor. CHP oy oranını yüzde 4,2 AK Parti de 2,4 arttırmış bulunuyor. İki parti arasındaki fark da CHP lehine yüzde 2,8.

Bu araştırmaya göre muhakkak olan şu:

Seçmen, siyasi gerilim, kabarma ve kutuplaşmanın artışından etkilenerek siyasileşiyor. Siyasete ilgi bu çerçevede artıyor, kararsızlar oranının düşmesi de bu ilgi yükselmesini gösteriyor. Sadece bu bile, mevcut verilerin kalıcılığının pek çok bakımından tartışmalı olduğuna gönderme yapıyor.

Bu tablo, muhtemelen, şimdiki zaman/sorun ve siyasi davranış ilişkisine işaret eden konjonktürel bir yansıma halidir.

Kaldı ki, sanıldığı ötesinde, konjonktürel rüzgarın mağdurdan ve adalet fikrinden yana esmesine rağmen, muhalefetin beklentilerine uygun, çöken bir AK Parti, iktidara yürüyen bir CHP tablosuna pek benzemiyor.

Ortada, kanımca, davranış tipinde bir kopuş eğilimi de görünmüyor. Yerleşik gelenekler, aidiyetler (sosyolojik) ile bağımsız ve rasyonel seçmen (siyasal) davranışının bir karması var.

Hangi kefe ağır basacak belli henüz değil.

Kanımca ağır basmayı mağduriyet kadar, hatta ondan daha çok siyaset belirleyecek. İmamoğlu’nun durumu malum, seçimlere çok zaman var, gündemde barış sürecine ilişkin düzenlemelerden Kürt meselesinin köksel nedenlerine dair pek çok mesele var. Seçmen 19 Mart seçimlerinde işaret ettiği üzere kucaklayıcı, güven ve umut verici bir siyaset bekliyor. Örneğin altını çizdiğimiz araştırmada kutuplaştırıcı boykot politikasını toplumun yüzde 57’si yanlış buluyor.

Bu tabloyu araştırmanın diğer bulgularında da görüyoruz.

Sonraki yazıda araştırmanın barış süreci bulgularına ve siyaset ilişkisine değineceğiz…