Kıbrıslı bir arkadaşım dün bir haber bağlantısı göndermişti.
Açtığımda Kıbrıs Postası’nın haberiyle karşılaştım.
Başlığı şöyleydi:
“Güney Kıbrıs, Türk limanlarının açılmasına ilişkin teklifi doğruladı.”
Başlığı okur okumaz geçen hafta NEFES Ankara Haber Müdürü Mahmut Aydın’la konuştuğumuz bir kulis aklıma geldi.
Mahmut, bir AK Parti milletvekiliyle (adı bende saklı) sohbetini aktarıp Ankara’nın Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımaya hazırlandığını söylüyordu.
Ben de yıllarca diplomasi muhabirliği yapmış biri olarak “yok daha neler” diyerek kulis bilgisinin yanlış olabileceğini söylüyordum.
***
Bu arada bir dip not düşeyim:
Biz bu sohbeti yapmadan kısa süre önce Özbekistan, Kazakistan ve Türkmenistan Kıbrıs’taki Rum Yönetimini Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanıyacaklarını, Rum Kesimine Büyükelçilik açacaklarını açıklamıştı.
Bizler bu ülkelerin KKTC’yi neden tanımadığını konuşurken bu ülkelerin Rum Kesimini tanıması akıl almaz bir durumdu.
Üstelik bu ülkeler Ak Sakallılar adı verilen yönetim kurulunun başında Binali Yıldırım’ın bulunduğu Türk Devletleri Teşkilatı’nın üyeleriydi ve Türkiye yıllardır bu ülkelerin hakkını hukukunu savunmak için elinden geleni yapıyordu.
Bu ülkelerin neden böyle bir adım attığını araştırınca olayın tamamen Avrupa Birliği’yle ilişkiler kapsamında geliştiğini anladım.
ABD’nin yeni başkanı Donald Trump’ın dünya genelinde uygulamaya çalıştığı ekonomi politikasının belirsizliği bu ülkelerde güvenli bir limana yönelme ihtiyacı doğurmuştu ve onlar da Avrupa Birliği’ni güvenli bir liman olarak seçip ilişkilerini geliştirmek istemişti.
***
Ankara’nın Rum Kesimi’ni tanıması fikrini mümkün görmesem de Türk devletlerinin Rum Kesimini tanıması karşısında Ankara’nın kıyameti koparmaması benim açımdan dikkat çekiciydi.
Haliyle “Güney Kıbrıs, Türk limanlarının açılmasına ilişkin teklifi doğruladı” başlığı da ilgimi çekti ve okudum.
Haberde Rum Kesimi’nin hükümet sözcüsü Konstantinos Letimbiotis’in açıklamalarına yer veriliyordu. Letimbiotis de Türkiye Rum Kesimi gemilerine limanlarını açarsa Rum Kesimi’nin de Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye uygulayacağı vize serbestisi adımına destek vereceğini ifade ediyordu.
***
Haberi okuyunca aklıma Mahmut’un kulisi geldi. Rum Kesimi bandıralı gemilere Türkiye limanlarının açılması Rum Kesimi’ni tanımak kadar ciddi bir adımdı.
Hemen Dışişleri Bakanlığı’na sordum.
Üst düzey bir yetkili şu yanıtı verdi:
“Avrupa Birliği içinde ne konuştuklarını bilmiyorum ama Rum basınında yer alan, “iş insanlarına AB için vize kolaylığı karşılığında ülkemiz limanlarının Rum gemilerine açılacağına” dair iddialar hayal ürünüdür.”
***
Selanik’te yapılan Türkiye-Yunanistan savunma toplantılarını, o toplantıların gayet olumlu geçtiğini, Türkiye ile Avrupa Birliği arasında son zamanlarda yaşanan flörtü, Türkiye’nin üç Türk devletinin Rum Kesimini tanıması karşılığında kıyameti koparmamasını düşününce her türlü resmî açıklamaya ihtiyatlı yaklaşıyorum.
Bilgi aldığım Türk diplomat “hayal ürünüdür” diye kesin ifadeler kullansa da Trump’ın alt üst ettiği dış ilişkiler ortamında her şey mümkün olabilir.
Kıbrıs Postası’nın haberinde KKTC’deki Halkın Partisi lideri Kudret Özersay’ın da görüşlerine yer verilmişti.
Özsaray, Türkiye limanlarının Rum gemilerine açılmasının karşılığının sadece AB’de vize kolaylığı olamayacağını söylemiş.
Haberi bana gönderen Kıbrıslı arkadaşım da Türkiye limanlarının Rum gemilerine açılması fikrine değil, bunun sadece AB’de vize kolaylığı karşılığında yapmanın doğru olmayacağını savunuyordu.
Anladım ki KKTC’de yaşayan Türkler, Ada’daki Türklerin lehine önemli tavizler alınarak Türkiye limanlarının Rum gemilerine açılmasına sıcak bakıyorlar.
***
2004’teki Annan Planı gibi sansasyonel gelişmeler olur mu bilmiyorum ama içimden bir ses Türkiye’nin Avrupa Birliği’yle ilişkileri ve Kıbrıs konunda sürpriz gelişmeler yaşanabileceğini söylüyor.
Sürprizlere açık olmak lazım.