İktidar kamu gücüyle siyaset yapmaya devam ediyor.
Sandıkta yenemediği İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve yakın ekibini tutuklayıp cezaevine gönderdikten sonra ikinci bir operasyon daha yaptı.
İkinci operasyonda da İSKİ Genel Müdürü Şafak Başa’nın ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin üst düzey görevlilerinin de bulunduğu 53 kişiyi daha gözaltına aldı.
İktidar fiilen İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni el koymuş durumda.
İSKİ Genel Müdürü Başa ve diğer yetkililerin gözaltına alınmalarının nedeninin, Kanal İstanbul projesi kapsamında Sazlıdere barajının yakınında inşa edilmeye başlanan 24 bin konutun inşaatının durdurulması olduğu belirtiliyor.
İSKİ bu inşaata yıkım kararını tebliğ ettikten bir gün sonra gözaltılar yapıldı.
İktidar sandıktan alamadığı yetkiyi kamu organları eliyle kullanıyor.
Böylece halkın sandıkta gösterdiği iradeyi yok sayıyor.
İstanbul operasyonlarında üç hedef öne çıkıyor.
Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığını önlemek. Bu hedefini zaten 31 yıllık üniversite diplomasını iptal ederek gösterdi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni yönetilemez ve hizmet veremez hale getirmek.
Kanal İstanbul projesi kapsamında arsa ve konutların Katar başta olmak üzere Körfez sermayesine satılmasını sağlamak.
İktidarın bu kararlarının ve uygulamalarının halka hiçbir faydası yok. Halka hizmetle ilgisi de yok.
Sazlıdere barajının yakınına 24 bin konut yapmak halkın yararına değil zararına,
İstanbul’un önemli bir içme suyu kaynağını ortadan kaldıracak bu projenin İstanbul halkına zarar vereceği çok açık.
Ancak iktidar oralı değil.
Şehircilik Bakanı Murat Kurum, barajı tehdit eden 24 bin konutun, evsiz vatandaş için inşa edilecek sosyal konutlar olduğunu söyledi.
Ancak bu projenin reklamı başta Katar olmak üzere Arap ülkelerinin televizyonlarında yayınlanıyor, Türk televizyonlarında değil.
Bu projenin amacı evsiz vatandaşlarımıza sosyal konut sağlamak ise reklamı neden zengin Katar’ın televizyonunda veriliyor de Türk televizyonlarında verilmiyor?
Çok açık ki proje Katarlı müşteriler için yapılıyor, evsiz vatandaşlarımız için değil.
İktidar henüz uygulamaya geçmemiş, geçip geçmeyeceği de belli olmayan Kanal İstanbul projesi üzerinden zengin Katarlılara ve diğer Araplara arazi ve konut satıyor.
İstanbul’un tarım alanları yabancılara pazarlanıyor.
Bu projelerin hangi müteahhitlere, nasıl ihale edildiği de bilinmiyor.
İktidarın bu kararlarının ve uygulamalarının hiçbir denetimi de yok.
Denetim ve yargı yetkisine sahip devlet kurumları devre dışı bırakılmış durumda.
İktidar idari, mali ve yargısal denetimin dışında.
“Ben yaptım oldu” mantığıyla ülkeyi yönetiyor.
Seçilmiş belediye başkanlarını cezaevine gönderiyor, bazılarının yerine kayyım atıyor, sandıktan almadığı bir yetkiyi kullanıyor.
İşte iktidarın “Yeni Türkiye”si bu!