Erdoğan’ın yaklaşan sonunun ilk günü

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasıyla başlayan ve yayılan protestolar sürüyor

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “suç örgütü lideri” olarak tutuklanmasına neden olan soruşturma sırasında alınan ifadesi 121 sayfa uzunluğunda.

121 sayfayı hızla taradığınızda “ifade” denilen şeyin “ifade” olmadığı da anlaşılıyor.

Çünkü esasen “sorgu” denilen şey “sorgu” değil.

İfadeyi alan savcı, savcı değil de mahalle kahvesinde pişpirik oynayan amca olsaydı bunu anlayışla karşılamak mümkün olabilirdi.

Nasıl bitirdiyse hukuk fakültesini bitirmiş, nasıl kazandıysa sınavı da kazanıp savcı olabilmiş, onun için bu “seviyeye” anlayış göstermek de zor.

Çünkü “sorgu” somut olaylar ve tespitler üzerinden yürümüyor.

Birtakım “bitki” isimleri verilmiş “gizli tanıklar” savcıya dedikodu yapmışlar, savcı da dedikoduları soru diye soruyor.

İmamoğlu da yanıt vermemiş zaten. Dedikoduya nasıl yanıt verilir ki?

Bu soruşturma, gerçekten kamu kaynaklarının gereksiz yere harcanıp, bazı kişilerin yolsuzlukla zengin olmalarını ortaya çıkarmak istiyorduysa, böyle yapılmamalıydı.

Mülkiye Müfettişleri, MASAK uzmanları filan bunun için varlar.

Madem bir ihbar geldi, savcı ihbar üzerine böyle bir çalışma yaptırmalıydı.

Gerçekten o işler öyle mi yürütülmüş, bunu somut belgelerle destekleyecek şekilde ortaya çıkarmalıydı.

Sora da karşısına İmamoğlu da dahil olmak üzere sorumlu tuttuğu kişileri alır, önlerine bu kanıtları koyar ve ondan sonra soracağı soruyu sorardı.

O vakit soruların yanıtsız geçiştirilmesinin de biz vatandaşlar açısından ifade ettiği bir şey olabilirdi.

Ama bu yapılmadı.

Çünkü savcının elinde delil melil yok.

Savcı dedikodu yapıyor, sulh ceza hâkimi dedikoduyu kanıt zannediyor ve seçimle iş başına getirilmiş bir yönetici tutuklanıyor.

Sadece bu bile bu operasyonun asıl amacını ortaya koyuyor: Ekrem İmamoğlu’nun, önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminden aday olmasının önüne geçmek.

Artık kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıktı ki Erdoğan ve partisi, önümüzdeki seçimi normal yollardan kazanamayacağının farkında.

Seçimi kaybetme korkusu o dereceye gelmiş ki böyle uyduruk operasyonlar ile güçlü bir rakibi engelleme peşindeler.

Bundan sonraki hedefin Mansur Yavaş olacağını da bugünden söyleyelim.

İki üç ay geçip, kamuoyundaki tepki bir nebze yatışınca bunun ipuçlarını görmeye başlayacağız.

Sonra operasyon için ne zaman düğmeye basarlar, onu bugünden söylemek zor.

Ancak bu tabloya bakıp demokrasimizin geleceği açısından ümitli konuşmak da mümkün.

Seçimi kazanacak bir adayı elemek istediklerine göre en azından normal koşullara yakın bir seçim yapılmasına izin verecekler demektir.

Seçim yapmayı tamamen kafalarından silmiş olsalardı, adayları bu yollarla eleyip, milleti ayağa kaldırmalarına gerek kalmazdı.

Erdoğan ve çevresine toplaşmış heyecanla el çırpan tayfası dün Türkiye’de neyin değiştiğini ne kadar fark edebildiler, bilemiyorum.

Bir millet yaşlısı, genciyle sokaklara döküldü ve normal şartlar altında CHP ilçe merkezinin yerini dahi bilmeyenler ve hayat boyu öğrenmeyecek kişiler bile o binaları bulup, gidip oy kullandılar.

Kuşkusuz ki çevresindeki kimse bunu Erdoğan’a anlatmayacak.

Zaten haberleri de havuz medyasından takip ettikleri için muhtemelen dünkü kuyrukları görmediler, duymadılar, bilmiyorlar.

İmamoğlu’nun başına bu çoraplar örmeseler, 150-200 bin kişinin arasında gerçekleşecek bir ön seçim yapılacak ve hayat normale dönecekti.

Yanlış hesapları milyonlarca kişiyi harekete geçirdi.

Dün Erdoğan’ın önümüzdeki seçimi kaybetme sürecinin ilk günüydü!

* * *

1 lira eşittir 1,09 Grivna

Kendisini iktisatçı zanneden Erdoğan’ın seçilmiş bir belediye başkanını yargı darbesiyle hapse attırdığı süreçte, paramızın değeri 11 yıldır savaşta olan Ukrayna parasının değeriyle neredeyse eşitlendi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

Ukrayna, 20 Şubat 2014 gününden beri Rusya ile savaşıyor.

Savaş, Rusya’nın Kırım’ı işgal ve ilhak etmesiyle başladı, Donbas bölgesindeki Rus ayrılıkçılara açık askeri estek vermesiyle genişledi.

Bundan tam sekiz yıl sonra, 24 Şubat 2022 tarihinde de Rusya’nın Ukrayna’yı işgal operasyonu başladı.

Savaş o günden beri aralıksız sürüyor.

Bu savaşta Ukrayna alt yapı ve enerji tesislerinin önemli bölümünü kaybetti.

Bazı kentlerinde taş üstünde taş kalmadı. 100 binden fazla insanın öldüğü, 20 binden fazla insanın en az bir uzvunu kaybettiği de biliniyor. Savaş hâlâ devam ettiği için kesin bir kayıp sayısı veremiyorum.

Ve dün itibariyle 11 yıl 1 ay 3 gün süren savaşın sonunda 1 Türk lirası, 1,09 Ukrayna Grivnası değerindeydi.

Erdoğan’ın kendisini iktisatçı zannetmesiyle başlayan ve seçilmiş bir belediye başkanını yargı darbesiyle hapse attırdığı süreçte paramızın değeri ile 11 yıldır savaşta olan Ukrayna parasının değeri neredeyse birbirine eşit.

Bu, Erdoğan’ın iktidar hırsının kendisine oy verenler de dahil bir milleti nasıl perişan ettiğinin bir vesikalık fotoğrafı sadece.