Aydın Selcen yazdı: Ekrem’i bugünden başkan yaptırdı

“Yok bu işin sağı solu, aklın yolu İmamoğlu.”

Erdoğan belli ki içselleştirmiş bu başarılı sloganı.

Aklın yolunu İmamoğlu’nu aradan çıkarmak, safdışı etmek, oyundışı bırakmak olarak belirlemiş.

Diplomaya el konabilir. Mal varlığı dondurulabilir.

Yasaların, uluslararası anlaşmaların bir hükmü kaldı mı?

Yargılanıp mahkûm oluncaya dek suçsuz olmak kural değildir. Kural, suçlananın kendini temize çıkarmasıdır.

Suçlanan kendini temize çıkarmak için hakkındaki iddiayı öğrenmek istediğinde iddiaların gizli olduğu yanıtını da alabilir.

Gözaltı ve tutukluluk istisna değil kuraldır. Gözaltı ve tutukluluk süreleri belli değildir, yıllarca sürebilir.

Yönetim yahut yürütme erki anayasa, yasalar ve uluslararası anlaşmalarla bağlı değildir.

Ülkeyi yöneten tek adam tam yetkilidir ama tam sorumsuzdur.

Tek adam hem parti genel başkanı hem cumhurbaşkanıdır. Onu eleştirmekse cumhurbaşkanına hakarettir.

Yönetim için ülkenin yeraltı ve yerüstü zenginliklerini dilediği kişilere dağıtmak mübahtır. İhaleler için de aynı yaklaşım geçerlidir.

Protesto hakkı anayasada vardır ama uygulamada yoktur.

Laiklik keza anayasada vardır ama uygulamada kaldırılmıştır.

CMUK vardır da uyan yoktur.

İmralı’yla barış görüşmeleri yürütülür, MSB sözcüsü amiral aracılığıyla açıkça “terör örgütüne kongre toplama çağrısı” yapmak serbesttir ama “kent uzlaşısı” terör suçudur.

Hür ve adil seçim yapılamadığında o ülke tam otoriter rejime geçmiş kabul edilir

Bu bağlam ve ortamda “hamle yapmak” haliyle mümkündür.

Bir “hamlede” İBB Başkanı İmamoğlu ve onun kampanya takımı toptan içeri tıkılır.

Bir başka hamleyle uydurma terör suçlaması kaldıraç yapılıp İBB’ye kayyum atanır.

İBB deyip geçme, onun kaynakları AKP iktidarının hayat kurtaran serumudur, dolayısıyla damara yeniden takılması kaçınılmazdır.

Üçüncü “hamleyle” CHP kurultayı “şaibeli” olduğu gerekçesiyle iptal edilip, oraya da kayyum atanır.

Hür ve adil seçim yapılamadığında o ülke tam otoriter rejime geçmiş kabul edilir.

En güçlü adayı safdışı bırakmak (eğer yapılacaksa) seçimlerin “hür ve adil” olmayacağının başat göstergesidir.

Öyleyse Türkiye Cumhuriyeti artık tam otoriter düzene girmiştir.

Bu “hamleyi” yapabilmek için gereken umursamazlık vardır.

Çünkü binilen trenden inmeye, bal tutanların parmak yalamayı bırakmalarına, özetle seçimle iktidar yani bu düzende cumhurbaşkanı değiştirilmesine izin verilemez.

Siyaset yaparak, muhalefet ederek, sandığı çağırarak cumhurbaşkanını değiştirmeye yeltenmek “darbe girişimi” sayılır.

Çünkü “hamleyi” yapacak umursamazlık için konjonktür ve zamanlama da uygundur.

AB ile “tut sığınmacıları, yap savunma katkını, unut adaylığı, al paranı” temellerinde uzlaşılmıştır.

Trump ABD’sine de “Hamasçılığı unutmak ve Fırat’ın doğusuna harekât yapmamak” güvenceleri verilmiş olsa gerektir.

Geriye 23 Mart Pazar günü planlanan CHP’nin cumhurbaşkanı adayı ön seçiminin yasaklanması kalmıştır.  

Nevruz kutlamak serbesttir ama İmamoğlu’na destek için toplanmak yasaktır.

Erdoğan, İmamoğlu’nu bugünden başkan yaptırmıştır

Cumhurbaşkanı adayı hapse tıkılmıştır. Diploması iptal edilmiştir. Kaynakları elinden alınmış, yetmemiş, aile şirketine el konulmuştur.  Kampanya ekibi de toptan hapse atılmıştır. Geriye partisini devredışı bırakmak kalmıştır. 

Ama bakarsın o Nevruz başa dert olur: DEM belki CHP’yi alanlara, kürsülere davet eder.

Bakarsın 2013’teki Gezi’nin gençleri ve ruhu bugün Saraçhane’dedir.

Bakarsın üniversiteler ihraç edilen teğmenlerdeki “artık yeter” ruhundan esinlenmiştir.  

Bakarsın Ümit Özdağ, Selahattin Demirtaş ve Ekrem İmamoğlu’nun hepsinin birden hakkına birlikte sahip çıkan gençler, onları ayrı ayrı destekleyen gençler ve zihni gençler için Erdoğan alanda birlik olunacak ortak bir amaç sunmuştur.  

Bakarsın bu defa, “aklın yolu İmamoğlu” sloganını içselleştiren Erdoğan gibi muhalefet de Erdoğan’ın “diri olacağız, iri olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız” sloganını içselleştirir ve cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak ile çağdaş uygarlık düzeyine yükseltmek ülkülerinde birleşir.

Türkiye ne Rusya’dır ne İran, ne bir Orta Asya cumhuriyetidir ne de Soğuk Savaş devam etmektedir.

Bakarsın meydanlarda “kurtuluş yok tek başına” sloganı, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı, “jin jiyan azadi” sloganı ve nihayet “Cumhurbaşkanı İmamoğlu” sloganı birlikte yankılanır.  

Bana sorarsanız “seni başkan yaptırmayacağız” diyen Demirtaş’ı hapse attıran Erdoğan aynı tehlikeyi sezdiği İmamoğlu’nu hapse tıktırarak ona “seni başkan yaptım bile” dediğinin bilincinde herhalde değildir.

Oysa Erdoğan acele ederek, telaşa kapılarak, dehşete düşerek İmamoğlu’nu bugünden başkan yaptırmıştır.