Geçen akşam, bir aile sohbetinde, konu güncel siyasetten her gün kullanılan araçlara yol alıp giderken, ben de geçmişte yaşananlar ile şu sıralarda tanık olunanlar arasındaki benzerlikleri zihnimde tartıyordum.
Bir yakınım, ilk çıktığından günümüze 50 bin adet üretildiğini reklam etmekte olan TOGG otomobilini övünce, rahmetli Necmettin Erbakan’ı partilerinin kapatılacağı, darbelerde mahpusluklar yaşayacağı siyasete zorlayan şartlar gözümün önüne geldi.
Önce bir anı.
Erbakan’ın siyaset öncesi son görevi Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) başkanlığıydı. TOBB’da önce sanayi dairesi başkanlığına getirilmiş (1966), sonrasında genel sekreter yapılmış ve yönetim kuruluna alınmıştı. O görevi sırasında bütün Anadolu’yu dolaşıp ticaret ve sanayi erbabının desteğini alarak Odalar Birliği başkanlığına seçilmişti (1969).
Ne yolculuk ama…
Aynı sınıfları paylaştığı İstanbul Teknik Üniversitesi’nden (İTÜ) arkadaşı Erbakan’ı TOBB’a gönderen de, TOBB’daki yükselişinden rahatsız olunca yolculuğunun önünü kesen de dönemin başbakanı Süleyman Demirel’di.
Şimdilerde CHP’nin son kurultayı ile ilgili soruşturma açıldı ya, konuyu izlerken, zihnime hep Erbakan’ın başkan seçildiği TOBB’tan kaba kuvvetle gönderilişinin fotoğrafı geliyor.
TOBB başkanlığına, örgütün 25 Mayıs 1969 tarihinde yapılan kongresinde seçilmişti Erbakan, 8 Ağustos 1969 tarihinde görevi bir mahkeme kararıyla sona erdi.
Anadolu Ajansı’nın özetinden olayı aktarayım:
“Odalar Birliğinde aktif dönem geçiren Erbakan, Anadolu sermayesini desteklemek için çalıştı. Geçersiz sayılan Odalar Birliği Başkanlığı seçimi Danıştay’a taşınınca, Erbakan, bu görevinden Ankara Valiliği’nin emriyle uzaklaştırıldı. Bu karar, Erbakan'ın siyaset yolculuğunu başlattı.”
Benzerliği herhalde görmüşsünüzdür.
O günlerin gazeteleri, Erbakan’ın başkan seçildiği andan, mahkeme üzerinde baskı uygulayarak görev süresini kısaltmış olan hükümetin, dönemin Ankara valisini kullanarak uygulattığı zor kullanım yöntemiyle kovulduğu ana kadarki gelişmeleri, bir macera romanı heyecanıyla aktarmıştı.
Erbakan son ana kadar direndi; polisler kendisini koltuğuyla birlikte TOBB binası dışına çıkarmak zorunda kaldılar.
Zihnimdeki fotoğrafta, Erbakan, yakın kadrosu ve polisler, TOBB binası önünde görülüyor.
Fotoğraf zihnimde kazılı olduğu için, CHP kurultayı ile ilgili açılmış adli soruşturmanın, yıllar önce Danıştay kararıyla Erbakan’ın TOBB başkanlığından uzaklaştırılmasına benzer bir olaya kadar varıp varmayacağını düşünmeden edemiyorum.
TOBB macerası sonrasında siyasi hayata giriş yaptı Erbakan. Milletvekilliği için başvurduğu Adalet Partisi - Süleyman Demirel - adaylığını reddedince, bir bölümünü İTÜ günlerinden, diğerlerini Odalar Birliği’nde tanıdığı 39 arkadaşıyla birlikte, değişik illerden bağımsız aday olarak seçime girdi.
Konya’dan üç milletvekili çıkaracak oyla seçilmeyi başardı Erbakan.
İzmir’de TEKYOL adıyla bir siyasi dergi çıkarıyorduk. Seçim çalışmalarını yürüttüğü sırada verdiği randevuyla Ankara’ya gelmiş, Erbakan’ın da içinde yer aldığı bir otomobille Konya’ya gidene kadar kendisiyle etraflı bir röportaj yapmıştım.
İlk sorum şu olmuştu: Akademisyen kimliği varken Odalar Birliği’ne geçmiş, sonrasında da siyasi hayata atılmıştı. Kendisini bu yollara sevk eden güdü neydi?
Verdiği cevap dün gibi aklımda: Almanya’daki olağanüstü başarılı doktora çalışması sonrası ülkeye dönmüş ve ilgi konusu olan motorlar alanında fark ettiği gerilik kendisini rahatsız etmişti. Dönemin yetkililerini uyarmaya çalışmış, ancak bir sonuç alamamıştı. Yerli müteşebbisleri harekete geçirerek küçük çaplı bir motor fabrikası - Pancar Motor - kurulmasına öncülük etmiş, fakat daha öteye geçmesi engellenmişti.
“Odalar Birliği’nde bunu yapmaya kalkacağım sırada yaşananları biliyorsunuz. Anladım ki, hedeflerimi ancak siyaset yoluyla gerçekleştirebilirim.”
Kısaca özetlediği, dönemin yetkililerini ikna çabasının boyutunu, Prof. Cemil Koçak’ın ‘27 Mayıs Bakanlar Kurulu Tutanakları’ adlı kitabından (YKY, 2010) öğrenecektim.
Henüz 30’lu yaşlarında bulunan Doç. Erbakan, 4 Mart 1961 tarihli Bakanlar Kurulu toplantısına katılmış, hükümet üyeleri ile ihtilal kadrosundan Sıtkı Ulay ve Sami Küçük’e, ülke sanayiinin genel durumuna dair bilgiler verdikten sonra yerli otomobil üretmenin gerekliliğini anlatmış.
İki saat süren o görüşme kitapta 20 sayfa olarak yer alıyor.
Son değerlendirme: Günümüzde Erbakan Hoca’nın siyaset arkadaşları iktidarda; ‘CHP kurultayında şaibe’ iddiası adli soruşturma konusu ve Ekrem İmamoğlu da yargı eliyle siyasetten yasaklanma tehdidi altında…