İmamoğlu ya seçilir ya seçtirir!

Seçimlerin ne zaman yapılacağı belli değil ama seçim takviminin, en azından propaganda sürecinin başladığını söyleyebiliriz.

Yolda, bugün hiç adı geçmeyen kişiler de aday olabilir. Gidiş her şeye gebe. Ancak şu aşamada görünen iki yarışçı var:

İmamoğlu ve Erdoğan.

Erdoğan devlet çarkını elinde tutmanın verdiği özgüven ve mekanizma zenginliğiyle çoktan seçmeli bir siyaset izliyor. Elinde pek çok kaldıraç, indireç var. Görünen yol haritasını şöyle özetleyebiliriz:

- CHP’yle tabanda-tavanda ittifak yapabilecekleri devre dışı bırakmak.

- CHP’yi kendisiyle uğraşır halde tutmak.

- Kamuoyu gözünde CHP’nin ülkeyi yönetme becerisinden uzak olduğu havasını yerleştirmek.

- İmamoğlu’nu akla gelen gelmeyen her türlü yöntemle aşağı çekmek.

- Bütün bunlardan sonuç alınmazsa parti olarak CHP’yi siyasetin dışına itmek.

***

Erdoğan’ın hedefinde CHP’nin olması doğal. Zira başka seçenek yok. Onların tümü devre dışı bırakıldı.

Erdoğan bunları yaparken adaylığı en tartışmalı kişinin de kendisi olduğunu anımsatmak gerek. Mevcut durumda aday olamaz. Zorlanırsa üç yol var:

1- 400 milletvekili bulup anayasayı değiştirmek.

2- 360 milletvekili bulup anayasa değişikliğini referanduma götürecek sayıya ulaşmak.

3- Seçimin erkene alınmasını sağlayıp bu yolla adaylaşmak.

Bunların her birinin kendi içinde alt dalları var. Önümüzdeki günlerde bilgisayar tuşlarında en çok basacağımız konu bu olacak.

Erdoğan’ın devleti arkasına alarak yürümesine karşılık İmamoğlu milleti arkasına alarak yola çıktı. Son günlerdeki cadde, sokak, meydan konuşmaları bunun somut göstergesi.

İmamoğlu’nun önüne konacak hukuk barajları ne işe yarar?

İlk durak 11 Nisan. O gün İmamoğlu eksenli üç dava birden var. İmamoğlu’nun yol haritasını da şöyle sıralayabiliriz:

1- Önseçimi partiyi yormak için değil, seçime hazırlamak için kullanmak.

2- Yolda Mansur Yavaş’la hedef ortaklığı yapacak zemini bulmak.

3- Önseçim sonrası tamamen millete yönelmek. Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı şapkası ile süreci götürüyorsa, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Türkiye Belediyeler Birliği Başkanlığı şapkasını kullanmak. Bunlarla propaganda gücünü dengelemek.

4- Ola ki yolda adaylığı engellendi, ola ki seçime katılamadı... O zaman seçilen değil ama seçtiren olmak. Böyle bir durumda CHP’nin göstereceği adayın kazanma şansının çok daha yüksek olmasını sağlamak.

***

Genel hesap böyle görünüyor.

Erdoğan’ın kullanacağı devlet gücü çok etkili olur ama ters de tepebilir. Şu günlerde CHP’nin 38. olağan kurultayını iptal ettirmeye çalışacak kadar küçülmek hayra alamet değil. Bu, daha da ileri gidilebileceğini gösteriyor. CHP kurultayına ilişkin ifadelerin önce meşru yolun dışında alındığı, uygun görülen ifadelerin şekillendirilerek “hukuk” zeminine sokulduğu iddiaları konuşuluyor.

CHP kurultayını tartışmalı hale getirmek isteyen AKP’nin son haftalardaki il kongrelerini tek tek inceledik. Birinde, ikinci aday bulamadık! Tümü tek adaylı. Ordu’da ikinci aday olarak bir kişi sınırları zorlamış, başaramamış, “Yasak” demişler!

Demokrasiyi, hedefe ulaşmayı sağlayacak, varınca inilecek tramvay olarak görenlerin CHP kurultayında demokratik olmayan şeyleri gündeme getirip siyaset yapması tarifsiz güzellikte bir ironi!

CHP’nin bu saldırılara karşı en büyük gücü “birliği” olmalı.

CHP’li belediyeler tüm hizmet binalarının camdan olduğunu unutmamalı.

Havada ikmallerin çok olacağı, ihmallerin affedilmeyeceği bir seçim süreci başladı!