Herkes birbirine soruyor; “Tamam da iktidar neden birden patron çıldırdı moduna geçti?” CHP’li belediyelere soruşturma, DEM’li belediyelere kayyum, İmamoğlu’na siyasi yasak, gazetecilere, tweet atanlara tutuklama, Ümit Özdağ’a tutuklama, alakasız tweet atan tarihçiye tutuklama. 2027’ye kadar seçim olmayacaksa, 2 sene her gık diyen içeri atılarak nasıl geçecek? İktidar bunları rasyonel bir hesapla mı yapıyor, yoksa keyfi öyle istiyor ve nasıl olsa durduracak bir mekanizma olmadığı için buldozer gibi milletin üstünden mi geçiyor? Bence ikisi de…
Türkiye 9 ayda iki seçim geçirdi, iktidar birini kazandı birini kaybetti. Yerel seçim kaybının ardından “CHP, Anayasayı beraber değiştirmeye teşne olur mu?” diye baktı, CHP’den kapılar kapanınca, başka formül arayışına girildi. CHP ‘ok’ deseydi belki yarı başkanlık pazarlığı aralanabilirdi. CHP yeni anayasa işine bu iktidarla girmeyi rasyonel görmedi. “Düşüş eğiliminde olan bir lider ve partiye koltuk değneği olmaya gerek yok” diye düşünüldü.
***
Arayan değnek buluyor. Suriye’deki gelişmeler iktidara bir koltuk değneği fırsatı sundu. Suriye’deki gelişmelerle paralel, artık sakınmadan söyleyebiliriz sanırım; DEM Parti, Cumhur ittifakına komşu aktör olarak eklendi. Hatta belki de Business partner/iş ortağı demek lazım.
***
Erdoğan emekli olmak istese, etrafındaki oligarşi izin vermez. Normal koşullar altında orta düzey bir şirkette orta düzey bir müdür olabilecek pek çok karakter, devlet mekanizması içinde en önemli koltuklarda oturuyor. Tüm ülkenin kaderi ile ilgili kararlar alıyor, imzalar atıyor. Erdoğan’ı başkanlığının devam etmesi lazım. Başkanlığa devam ederken de gücünü tahkim etmesi, gücün ne kadarını nasıl paylaşacağına kendi kendine karar verebilmesi lazım.
DEM Parti/Öcalan’la girilen bu yeni “Business” modelinde, Öcalan iktidara yeni bir siyasi yol açacak, muhtemelen yeni anayasa da ona göre şekillenecek. Kaynaklar anadilde Kürtçe eğitime anayasal güvence ve Türklük tanımı ile ilgili bir değişiklikten söz ediyor.
***
Türkiye’de anayasa nicedir, ortak prensiplerin çerçevesini çizen sosyal sözleşme olmaktan çıkmış, öyle arada sırada değiştiriliveren siyasi bir pazarlık malzemesine dönmüş durumda. O nedenle bazen önemli sayılıyor, bazen de kimse umursamıyor, Anayasa Mahkemesi ile beraber kendi kendine kenarda takılıyor. O nedenle artık anayasada bir değişlik olup olmamasının önemi kaldı mı onu da kestiremiyorum.
2027’de, 2026 sonu sürprizi olmazsa bir seçim
olur. Orada Erdoğan DEM’in de desteğiyle yeniden başkan olur. Yolda anayasa da muhtemelen referanduma gerek kalmadan değişir. Anlaşılan plan bu. İktidar bu plana taş koyabilecek her şeyi yoldan temizlemek istiyor. Vatandaşlar olmasa, şu ülke ne güzel yönetiliyor çiçek gibi misali.