CHP içindeki cumhurbaşkanı adayı tartışması gündemdeki yerini koruyor. Ancak bir yanıyla da ilk aşaması tamamlanmış durumda. Şu anda Ekrem İmamoğlu, CHP’nin fiilen cumhurbaşkanı adayı. Böylece İmamoğlu, 2019’da belediye başkanı seçildiği andan itibaren gayet açık biçimde istediği adaylığı elde etmiş görünüyor.
Diğer yandan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, olabildiğince hızlı biçimde sürecin ikinci aşamasına geçme gayretinde. Ön seçim yapılacak, istediği aday oradan çıkacak ve daha sonra partinin asıl karar mekanizmasında bu durum ele alınacak. Farklı görüşler ve yaklaşımlar olsa da nihayetinde bu kararın çıkacağını öngörüyorum.
"BİR GAZETECİ"
İşin en ilginç yanı ise Mansur Yavaş üzerinden devam ediyor. Kendisine yakın kanallar üzerinden defalarca ifade etmesine rağmen, başta Özel ve İmamoğlu olmak üzere CHP yönetimi Yavaş’ın adaylık konusundaki kararlılığını görmezden geliyor. Söylenmemiş sayıyor, duymadık diyor. Hatta sadece “bir gazeteci” üzerinden duyduklarını öne sürüyor.
Kuşkusuz onların ifadesiyle “bir gazeteci” dedikleri meslektaşımız Fevzi Çakır, bu meseleye dair kamuoyuna taşıdığı haberlerin ve bilgilerin doğruluğu konusunda son derece rahat. Dün gece Habertürk ekranında, paylaştığı kulis bilgilerinin sonuna kadar arkasında olduğunu ifade etti.
KULİS BİLGİLERİ GERÇEK DIŞI MI?
Burada birbirinden önemli iki nokta daha var. Birincisi Fevzi Çakır’ın Mansur Yavaş cephesinden kamuoyuna aktardığı hiçbir kulis bilgisi şu ana kadar yalanlanmadı. İkincisi, hadi diyelim ki Özel ve İmamoğlu bunları esas almıyor. Peki Yavaş, onların ulaşamayacağı bir yerde mi duruyor? Bunları teyit etmek bu kadar zor mu gerçekten.
Bu soruların cevabını aramaya da gerek yok aslında. Çünkü Özel-İmamoğlu hattındaki ittifak artık ete kemiğe bürünmüş durumda. Yavaş’ın yoluna nasıl devam edeceğini de birlikte takip edeceğiz. Belli bir uzlaşma arayışını sonuna kadar devam ettirmekten yana olduğunu biliyoruz. Şimdilik hepsi bu.
İMRALI ÇAĞRISI VE GELECEK
Bütün bunları konuşurken belki yeterince dikkate almadığımız bir başka konu var. İmralı’dan gelmesi beklenen çağrı ve elbette bunun ortaya çıkaracağı yeni dinamikler. Kuvvetle muhtemel bu ayın sonunda ya da Mart’ın başında bu açıklama gelebilir. Daha önce ifade ettiğim gibi tartışmalara yol açmayacak bir muhtevada olması önemseniyor. Açıklama yöntemi üzerine de (yazılı, görüntülü) belli değerlendirmeler yapılıyor. Bunlar elbette sadece kulis.
Ancak şurası yakın geleceğe dair bir öngörü. Eğer İmralı’dan gelen çağrı belli düzeyde bir karşılık bulur ve süreç doğru yönetilirse, Türkiye’de demokratik siyasetin önündeki ağır bariyerlerden biri daha ortadan kalkmış olacak.
TERÖR VESAYETİ KALKACAK
Yerinde, haklı ya da haksız olmasından bağımsız olarak herkes kendi taleplerini dile getirecek ve bunu yaparken de terör örgütünün baskısı ya da gölgesi olmayacak. Türkiye’nin gerek kendi içinde, gerekse siyasi sınırlarının ötesinde gündeme getirdiği yaklaşım gayet net. Silahların gölgesinde demokrasi olmaz. Türkiye’ye silah doğrultan ve onu tehdit eden hiçbir güçle müzakere ve pazarlık yapılamaz. Bu Suriye’nin kuzeyi için de, Irak’taki terör yapılanması için de geçerli.
Çağrının ortaya çıkaracağı çerçeve de tamamen bu yönde olacak. Bölgesinin en büyük gücü olarak Türkiye’nin, sırtındaki bu kamburdan kurtulmasıyla hareket alanı daha da genişleyecek ve yükselişi devam edecek.
ÜÇ KRİTİK ÜLKE VE CUMHURBAŞKANI
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan peş peşe üç İslam ülkesini ziyaret etti. Malezya, Endonezya ve Pakistan. Bu üç ülkenin toplam nüfusu 550 milyon civarında. Cumhurbaşkanının sadece gördüğü ilgiye bakmak bile Türkiye’nin geldiği noktayı anlayabilmek açısından çok önemli.
Terörsüz Türkiye kavramı gerçek anlamını buldukça daha geniş bir coğrafyada ekonomik, kültürel ve siyasi etkinliğimizin yükseleceğini söylemek herhalde abartılı olmaz.
Şimdi yazının ilk bölümündeki tartışmaya bu gözle bir kez daha bakmanızı öneriyorum. Sahiden iç çekişmelerin girdabında dolaşıp duran bir siyasetin, bu tabloyu doğru okuması, katkı ya da alternatif sunması mümkün mü?
Üstelik daha büyük değişimin başındayız ve mevcut ilgi ya da ilgisizliklere bakıldığında aradaki mesafenin ciddi ölçüde açıldığı ortada. Bu mesafeyi kapatmanın aday ilanında acele etmekle ilgisi nedir, o da başka bir tartışmanın konusu.