Trump’ın dünya düzeni ‘kaotik bir dünya’ anlamına geliyor

Donald Trump, Amerikan seçmenlerinin yarıya yakınının oyunu alarak seçildiği halde, kendisini yalnızca ülkesinin değil dünyanın da lideri olarak görüyor.

Höt zöt ile dünyaya nizamat vermeye kalkışması bundan…

[Oyu %49.7 idi. 335 milyonluk ülkede 77 milyon oyla seçildi Trump.]

Topraklarına gözünü diktiği çevre ülkelere, uzak düşman Çin muamelesi yapmasının, Çin’e uygulamayı aklına koyduğu ek gümrük vergisini Kanada’ya, Kolombiya’ya, Panama’ya, Danimarka’ya da uygulama tehdidinde bulunmasının başka anlamı yok.

Filistin’e baktığında, orada asırlardır yaşayan insanlar, bir halk görmüyor Trump, üzerine denize nazır malikaneler inşa edilecek boş bir arsa görüyor ve hasbelkader orada yaşayanların kolayca başka yerlere göç ettirilebileceğini düşünüyor…

Görevlendirdiği kadrosu da onu geride bırakmayacaklardan oluşuyor. Doğru dürüst makamı bulunmayan Elon Musk, talimatlarıyla, kamu kurumlarında paniğe sebep oldu; yılların bürokratlarının o “Git” dediğinde gitmesini, binlerce çalışanın kendiliklerinden istifa etmesini bekliyor…

Seçimi kaybetmesi sonrasında (2020), başkanlığı döneminden bazı gizli belgeleri evine götürdüğü ortaya çıkınca, güvenlik bilgilendirmelerinden mahrum edilmişti; ona bu uygulamayı getiren selefi Joe Biden’i aynı muameleye maruz bıraktığı yetmezmiş gibi, hain saydığı eski kadrosuna -CIA başkanı Mike Pompeo’ya, Genelkurmay başkanı Mark Milley’e, Kovid savaşını yürüten Antony Fauci’ye verilmiş korumaları da kaldırıyor…

Kendi partisinden kıdemli senatörler ve Temsilciler Meclisi üyelerinin şaşkın bakışları altında oluyor bütün bunlar…

İntikam sırası yakında medyaya gelecektir; her söylediği ve her yaptığı ekranlarda ve sütunlarda gırgıra dönüşüyor çünkü…

Anayasa hala yürürlükte gibi, ama Trump ve kadrosu onu pek takacağa benzemiyor.

Yargı yürütmeyi anayasal sınırları içinde tutma çabasına girdi, ama bakalım başarılı olabilecek mi?

Musk’ın binlerce çalışanı işsiz, dünyanın değişik bölgelerindeki yardıma muhtaçları desteksiz bırakan bir icraatı, US Agency for International Development (USAID) kurumu çalışanlarını kapının önüne koymasıydı; bu, bir yargıç tarafından ‘anayasaya aykırılık’ gerekçesiyle geçici de olsa durduruldu.

İlk birkaç haftada yaşananlar ABD’deki yeni yönetimin çalışma tarzıyla ilgili ipuçları sağlıyor: “Ben yaparsam olur, olmak zorunda” anlayışının hakim olduğu bir yönetim bu. Söylenen, Gazze’yi ve Batı Şeria’yı Filistinlilerden boşaltmak gibi çizgi dışıysa, “Başkan bunu geçici bir süre için teklif etti” teviline başvuruluyor. Yapılan çizgi dışıysa, yargı müdahaleye kalkışıyor…

Bedelini Amerikan halkı çekecek ve ABD’nin imajı yerle bir olacak…

Amerikan halkı Kovid ile tanıştığı yüksek enflasyonun daniskasını intikamcı hislerle ülkelere konulmak istenen gümrük vergilerinin market raflarındaki malların fiyatlarına yansımasıyla yaşamaya başlayacak.

Ülkenin imajı için yabancıların bir şey yapmasına gerek yok; ilk haftadan başlayan komiklikler ekranlardan bütün dünyada evlere, oradan da zihinlere kazınıyor.

Trump ve kadrosunun idrak edemediği, yaşadıkları çağın 21. yüzyıl olduğu gerçeği…

Kendilerini iki büyük savaş arası (1918-1945) dünyasında sanıyorlar ve bu sebeple de kurulan benzerlikler, ilk etnik temizliği gerçekleştirmiş Hitler ve kadrosuyla oluyor.

İsmet Berkan, 10Haber sitesinde benzerliğe işaret ettikten sonra şunu yazdı: “Bundan sonra gelecek hiçbir başkan bu durumu değiştiremez artık. Dünyanın gözü’nde Amerikan dış politikası artık yüksek idealler veya ahlaki ilkeleri değil, Amerika’nın o gün için uygun gördüğü çıkarları temsil edecek.”

Sabah’ta Kerem Alkin de, uluslararası siyasette ‘maskeli balo’ nun bittiği tespitini paylaştı.

Dışarıda da benzeri yakıştırmalar yapılıyor…

İmajı sarsan yakıştırmalar…

Trump ve kadrosunun yapmaya çalıştığı bundan da daha ileri. Bir asırdan fazla sürmüş savaşlar, kanlı çekişmeler, toprak üzerine kavgalar, sınır ihtilafları geride kalsın diye yüzyıllar boyu uğraşılarak oluşmuş ‘uluslararası hukuk’ tehdit altında.

Savaşların en kanlılarının yaşandığı 20. yüzyılda, ikinci savaşta 60 milyon insanın kaybının ve bir çılgın liderin etnik temizlik girişiminin sonrasında oluşturulan uluslararası kurumlar ile varılan kararlılık, yerini kaosa bırakmak üzere.

Bölgesel savaşlar ve genelleşmesi engellenebilen terör ortamları geride kalabilir ve dünyamız, Trump ve kadrosu yüzünden, savaşların ve terörün globalleşmesi tehlikesiyle baş başa kalabilir.

Zor mu?

Hiç de zor değil.

Allah korusun.