CHP’de Önseçim

CHP yönetimi önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yarışacak adayını, seçimlere teorik olarak daha üç sene varken, bugünden saptamaya karar verdi malum. Hem de önseçim yoluyla. CHP adayının kaybetmesiyle sonuçlanan önceki üç cumhurbaşkanlığı seçiminde adayın tespiti her defasında son dakikaya ve genel başkana bırakıldığından alınan karar biraz sürpriz oldu.

Sürpriz, CHP civarında farklı duygu ve tepkilere yol açmış görünüyor. 31 Mart seçimlerinde gelen zaferin parti yönetimi tarafından uyarınca kullanılmadığından giderek endişelenen CHP’li kalabalıklar sürprizden hoşnut olsa gerek. İktidarın 31 Mart yenilgisinin etkisinden çabuk çıkmasına katkıda bulunup seçimlere kadarki zamanı ciddi bir örgütsel ve siyasi hazırlık yapmayarak geçireceğinden kaygı duyulduğu anlaşılan yönetimin seçimlere dönük bir inisiyatif aldığını görmek, CHP’liler başta sıradan muhalifleri memnun etmişe benziyor.

Medya erbabı ve siyaset profesyonelleri seviyesindeyse durum farklı. Burada kararın destekçisi kadar muhalifi var. Karardan hoşnut kalmayanların birkaç ciddi gerekçesi mevcut. Buna göre adayın önseçim yoluyla ve bugünden tespit edilmesi, seçimlere teorik de olsa daha üç sene olduğundan, adayın yıpranmasına yol açabilir, aday CHP üyelerince saptanacağından iki doğal adaydan İmamoğlu’nun lehine, Yavaş’ınsa aleyhine bir durum yaratır ve haliyle Yavaş’ın da aday olmasının önünü açar ve CHP harici muhalefetin kale alınmaması anlamına gelir. 

Her biri epey ciddi görünen bu gerekçelere rağmen CHP’nin sürpriz kararı kanaatimce yerinde. Şundan: CHP adayının bugün ve önseçim yoluyla tespit edilmesinin yaratacağı avantajlar bu gerekçelerin işaret ettiği dezavantajlara kıyasla daha güçlü ve söz konusu gerekçelerin bir kısmı nötralize edilebilir.

İktidara Her Gün Seçim

CHP’nin adayını bugünden tespit etmesinin yaratacağı en büyük avantaj şu: Erdoğan’ın çoktan başlatmış olduğu, aslında neredeyse hiç ara vermediği seçim kampanyasına mukabele edebilmek. Erdoğan, malum, bir kısmı ülkede sık sık seçim ya da referandum yapılmasından ama daha ziyade siyaset yapma tarzından ötürü, neredeyse 2007’den beridir sürekli seçim havasında siyaset yapıyor. İcracı bir görüntü vermek, kendi tabanı başta olmak üzere seçmeni sürekli bir ölüm kalım ruh halinde tutmak ve konuşulmasını istemediği meseleleri konuşturmamak gibi birçok işi bir defada gerçekleştirebildiği için olsa gerek Erdoğan ülkeyi hep yarın seçim varmış türünden bir atmosferde tutuyor, sıradan hükümet icraatlarını bile ülke seçim havasındaymış gibi lanse ediyor. 

CHP ise hemen her defasında rejimin temel taşı haline gelmiş cumhurbaşkanlığı makamı için adayını son dakikada ve bir tür elitler uzlaşmasıyla tayin edip cumhurbaşkanlığı seçimleri etrafında heyecan yaratmak fırsatını tepmekle kalmıyor, iki seçim arasındaki süreyi de seçmene “CHP daha iyi yönetir” dedirtecek hayaller oluşturmakla değil iktidarın yanlış uygulamalarının teşhir etmekle harcıyor. 

Bu örüntü her defasında iktidar lehine çalışan bir asimetri yaratıyor: Rejimin temel taşı haline gelmiş cumhurbaşkanlığı makamına uygun ağırlıkta bir adayla sürekli seçime hazır iktidar karşısında, adayını seçimden hemen önce ve kokusuz uzlaşmalarla belirleyen ve iktidarın herkesin iyi bildiği fena uygulamalarını teşhir edip duran bir CHP. Bu durum, CHP’nin adayını bugünden tespit etmesinin yaratacağı avantajın büyük olacağına işaret ediyor: Sözünü ettiğim asimetriye son vermek. CHP önseçim yoluyla adayını bugün tespit ederse, Erdoğan’ın karşısına geniş siyasi dinamikleri işleterek temsil gücü kuvvetli ve seçime kadar geçecek dönemi seçime hazırlanarak geçirebilecek bir aday çıkarmış olacak. Durum aslında şu: Adayın bugünden tespit edilmesi tespit edilmemesine kıyasla sadece avantajlı değil, zorunlu da. 

Yıpranmayacak Aday

Adayı bugünden tespit etmenin bu büyük avantajı bir yana, adayın bugün tespit edilmesine karşı çıkılırken başvurulan gerekçeler de şeksiz şüphesiz kabul edilecek türden değil. Bugünden tespit edilirse aday seçime kadar yıpranır gerekçesi mesela. Bir kere CHP yönetiminin de haklı olarak belirttiği üzere, vatandaşların büyük kısmı gibi CHP de artık erken seçimden yana ve her ne kadar ekonomide kısmi de olsa bir iyileştirme yapmadan ya da muslukları bir anda açacak kadar kaynak biriktirmeden seçimlerden uzak duracak gibiyse de, Erdoğan da seçimin vaktinden önce yapılmasını isteyebilir. İsteyebilir, çünkü anayasayı değiştirecek sayıyı bulamayacak gibi olursa Erdoğan’ın yeniden aday olabilmesi için seçimi öne almaktan başka yol kalmıyor. Diğer deyişle, seçimlere aslında o kadar da vakit olmayabilir. 

Ama bundan da önemlisi CHP’nin adayının zaten zamana dayanıklı, yıpranmayacak bir aday olması gerektiği. Yıpranabilecek bir adayla seçime girmek ne türden bir aklın kârı olabilir, anlamak gerçekten güç. Kaldı ki yıpranabilecek aday her halükârda yıpranır. Yıpranabilecek adayın yıpranması için iki aylık bir seçim kampanyası yeter de artar. Üstelik, önceki tecrübeler de pekâlâ gösteriyor ki, yıpranabilir adayı bulup çıkarmanın en garantili yolu aday tespitini son dakikaya ve elitler uzlaşmasına bırakmaktan geçiyor. Hülasa, “aday yıpranır” çok kuvvetli bir gerekçeye benzemiyor.

CHP’nin Değil, Muhalefetin Adayı

Bir başka gerekçe de CHP oylarının cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmaya yetmezliğiyle ilgili. Buna göre cumhurbaşkanı CHP oylarıyla seçilemeyeceğinden CHP’nin (muhalefetin) adayı CHP tarafından değil muhalefetle istişareyle belirlenmeli. CHP oylarının cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmaya yetmeyeceği ve CHP’nin ya da muhalefetin adayının CHP harici muhalefeti de temsil edebilecek vasıfta biri olması gerektiği tabii ki doğru. Öte yandan, adayın bugün ve CHP üyelerinin katıldığı bir önseçimle tespit edilmesinin bu iki sorunu illaki yaratmayabileceği de doğru.

CHP üyelerince seçilecek aday CHP harici muhalefeti de temsil edebilecek ve dolayısıyla CHP’li olmayan seçmenin de oy verebileceği biri olabilir. Nitekim, adı geçen iki potansiyel aday olarak İmamoğlu da Yavaş da bu profile sahip. İkisi de ‘tipik’ CHP’li değil, ikisi de hem 2019 hem de 2024 seçimlerinde CHP’li olmayanların da oyunu alarak İstanbul ve Ankara gibi Türkiye’yi temsil eden büyüklükteki iki şehre belediye başkanı oldular. Diğer deyişle, CHP önseçiminden CHP’li olmayan muhalif seçmenin oy vermekte zorlanacağı ‘tipik CHP’li’ bir ismin çıkma ihtimali pratik olarak zaten yok. Kaldı ki, seçimleri bekleyip muhalefetin uzlaşacağı bir adayda karar kılmak seçeneğinin çokça dezavantajı var. Yukarıda bahsettiğim adayın saptanmasının gecikmesinin iktidar lehine çalışan asimetriyi devam ettirecek olması başta olmak üzere. İlaveten, bugün bütün muhalefeti ortak aday üzerine müzakere etmeye sevk edecek bir siyasi vasat yok, seçim tarihi açıklanmadıkça da olmayacak. Oysa seçim tarihinin ilanını beklemenin maliyeti büyük. Keza, 6’lı Masa’nın tatsız hatırası henüz çok canlıyken ve CHP’yle muhalefetin kalan aktörleri arasında siyasi hacim itibarıyla fark çok açıldığından bugün “oturulsun, müzakere edilsin” demek gerçekçi görünmüyor. Kaldı ki, CHP’nin bugün seçilecek adayı seçildikten sonra hem programını hem de kadrolarını muhalefetle müzakere ederek oluşturabilir ve temsil açığı sorunu böylece nötralize edilebilir. 

Çoklu Aday Tehlikesi 

Cumhurbaşkanı adayının bugün ve CHP üyelerince tespit edilmesine yönelik itirazın en kuvvetli görünen gerekçesi şu: CHP üyeleri arasında yapılacak bir seçimin İmamoğlu’nu aday kılacağı şimdiden belli olduğundan, bugün önseçim yapmak Yavaş’ı CHP harici muhalefetin adayı olmaya sevk edebilir. Her ikisi de CHP’li belediye başkanları olmakla beraber İmamoğlu’nun CHP üyelerindeki karşılığı daha fazla olabilir gerçekten. Bu da söz konusu gerekçenin hafife alınmaması gerektiğini, önümüzdeki seçimlerin potansiyel ve favori adaylarından görünen Yavaş’ın yolunu ayırmak durumunda kalma ihtimalinin ciddiye alınması gerektiğini gösteriyor.

Ne var ki, adayı saptamayı geciktirmenin siyasi maliyeti, muhalefetle müzakere için zemin olmayışı, elitler müzakeresiyle aday bulmanın bildik sıkıntıları bir yandan, CHP’nin muhalefetin en büyük partisi olması ve bütün üyelerin katıldığı bir önseçimle aday tespit etmenin en demokratik yöntem olması diğer yandan, İmamoğlu’nu doğal olarak avantajlı kıldığı düşünülen bugünkü durumla baş başa kalıp sonuçlarına razı olmaktan daha iyi seçenek olmadığına işaret ediyor. 

Bu tatsız lakin kaçınılmaz durumla uyarınca baş etmek için belli ki CHP yönetimine, İmamoğlu ve Yavaş ekiplerine görev düşüyor. Başta CHP olmak üzere işin içindekiler iki potansiyel adayı aynı senaryonun içinde tutabilecek yaratıcı formüller geliştirmek durumunda ve önleri açık, zamanları da var. Parlamenter sisteme dönüş vaadine hep beraber sahip çıkmak söz konusu yaratıcı formülleri geliştirmek için asgari zemin olarak tespit edilebilir.