ABD Başkanı Trump birbirinden sarsıcı fikirleri ve girişimleriyle dünya için ne kadar büyük bir problem olduğunu göstermeye devam ediyor. Toprak genişletme, işgal ya da gümrük vergileri yoluyla ekonomik üstünlük kurmak gibi herbiri savaş çıkarmaya namzet önerilerini, hamburger siparişi verir gibi art arda sıralamaktan çekinmiyor. Her sabah Beyaz Saray’da hatta her akşam sosyal medya yoluyla… Dünyanın huzurunu kaçıracak kadar yüksek bir doz. Dünyada tek devlet Amerika’ymış, tek lider de kendisi gibiymiş gibi davranmanın keyfiyi sürüyor. Dünya da onun bu gösterişli sahne performansını tedirgin gözlerle izliyor.
Düşündüklerini yaparsa sonuç dünya için bir felaket olur. Söyledikleri arasında elleri tetiğe götürmeden sonuca ulaşabileceği tek fikir yok.
Söylediklerini yapmasa bile bunları söylemeye devam ettiği müddetçe; yani yeryüzünün kuralsız ve hukuksuz bir yer olduğu kanaatini sıradanlaştırdıkça, bu da bir felaket. Dünyada onun kadar çok toprak peşinde olmasa da en az onun kadar hırslı ve sorumsuz birçok lider var ve Trump her sözü onlar için bulunmaz bir referans oluyor. “ABD Başkanı”nın hukuku, uluslararası hukuku, insan haklarını ve insanlığın ortak tecrübesini umursamadığı bir dünyada bu tarza eğilimli ülkelerde ve çevresinde neler olmaz?
Ötekileştirici, ayrımcı ve İslamofobik bir kişilik. Bu kimlikten ve böyle bilinmekten de şikayetçi değil. Doğal olarak bencil ve duygusuz…
İsrail Başbakanı ile görüşmesinden sonra Gazze için ortala attığı fikir de ancak böyle bir kimliğin eseri olabilir. Kampanyası boyunca çeşitli kriz bölgelerindeki ABD askerlerini geri çekmekten bahsederken, şimdi Gazze şeridine asker gönderebileceğini söyledi. 2 milyon Gazzeli’yi şehirden taşımayı düşünüyor. Niye? Şöyle saçma bir fikri var: "ABD, Gazze Şeridi’ni devralacak ve orada bir iş yapacağız. Oraya sahip olacağız. Gerekirse orada ABD askeri konuşlandıracağız. Gazze Şeridi’ndeki potansiyel inanılmaz. Orada tüm dünyadan temsilciler olacak ve orada yaşayacak."
Trump, Gazze’yi turizm merkezi yapacak ve yine O’nun parlak fikriyle Mısır ya da Ürdün’e sürülen Gazzeliler de bundan gurur duyacak!
Plana bakar mısınız? Bunları sadece dile getirmesinin bile ne büyük bir saygısızlık olduğunu umursamadan konuşuyor, konuşuyor.
Dünya ise Kanada, Danimarka (Grönland), Panama, Meksika ve hatta Ukrayna ve şimdi de Filistin’in topraklarına, madenlerine ve çıkarlarına göz diken bu adamın sakinleşmesini bekliyor. Herkes Trump’ın bazı şeylerin imkansızlığını göreceği günü sabırla bekliyor. Özetle, ABD Başkanı’na karşı şu anda en etkili politika bu! Kendi kendine akıllanmasını umarak, beklemek.
Herkes bunu beklerken, ya Trump hiç olmazsa bir dediğini yapmamın peşine düşer ve en kolay halka olan Gazze’den işe koyulursa…
Sonuçta, Gazze hariç Trump’ın hedefindeki bütün topraklar çeşitli uluslararası ittifakların güvencesi alanında. Hatta bazıları bizzat ABD’nin müttefiki… Hiçbiri tek başına ve yalnız değil. Filistin halkı istisna. Neyse ki Trump’ın sınırları aşan son açıklamalarından sonra Türkiye, Dışişleri Bakanı aracılığıyla tepkisini gösterdi. Hatta, Hakan Fidan “Dünya orman kanununa doğru ilerliyor” diyecek kadar sert bir tutum takındı. Suudi Arabistan da öyle… Filistin devleti kurulana kadar İsrail ile normalleşme olmayacağını açıkladı. Ki, bu kesinlikte bir ifade 7 Ekim sonrası Gazze’de yaşanan katliam döneminde bile dile getirilmemişti.
Şimdi sözler çarpışıyor ve elbette ki Trump gibi bir profile karşı bu kadarı asla yeterli olmayacak. Ancak, görünen o ki ABD Başkanı’nın estirdiği rüzgar İslam dünyasının son dönemde çıtası bir hayli düşen tahammül eşiğini zorluyor. Bu da hiç yoktan iyidir.
Daha iyisi ise, Trump’ın çok uzatmadan sınırlarını görmesi ve bir çılgınlık yapamadan gerçek hayata geri dönmesi olacaktır.