Trump’ın tarifeleri: Muhafızlar gümrük kapılarını tutun!

ABD Başkanı Donald Trump, göreve gelmesinin ardından vaatlerinden birini daha hayata geçirdi ve Kanada ile Meksika’ya yüzde 25, Çin’e yüzde 10’luk gümrük vergisi uygulamasına imza attı. Trump’ın hamlesine karşı Kanada, ABD’ye yüzde 25’lik karşı gümrük tarifesiyle misilleme yaptı. Benzer biçimde Çin de ABD’den alınan LNG ve kömüre yüzde 15, petrole yüzde 10 gümrük vergisi kararını duyurdu. Meksika da benzer bir karar üzerinde çalıştığı bilgisini paylaştı.

Kanada ile ABD arasında yapılan müzakereler şimdilik uygulamanın bir ay ötelenmesini sağladı. Ancak Trump’ın İngiltere ve AB’nin de adını zikretmesi, doların statüsüne dönük BRICS tehditleri küresel ekonomik sistemde taşların yerinden oynayacağını, hatta oynamaya başladığını gösteriyor. Bu hafta Trump kararları ve olası misillemeler uyarınca küresel sistemin geleceğine dönük soru işaretlerine odaklanacağız.

KURALLI SİSTEMDEN BELİRSİZLİĞE

1945’te IMF ve Dünya Bankası gibi kurumların sütunlarını oluşturduğu Bretton Woods Sistemi hayata geçti. Sisteme kuralların hakim olacağı söylenirken ABD’nin ekonomik ve askeri hegemonyasının da önü açıldı. 1971’de ABD’nin 1 ons altın 35 dolardır açıklamasıyla, yani dolar-altın sisteminden çekilmesiyle sistemin şekli dönüştü, ancak dolarda kalma sürdü. Aynı dönemde ABD devasa ekonomisiyle serbest ticaretin de bir anlamda bayraktarlığını üstlenmeye başladı. Ucuz ürünler, ABD ekonomisinde açık yaratıyordu. Ancak ihracatçı ülkeler parasal varlıklarını ABD’nin değerli kağıtlarında değerlendirdiği için ABD dünyanın en borçlu ülkesi olsa da küresel liderliğini sürdürdü.

1990’larda esen küreselleşme rüzgarıyla 1 Şubat’ta resmen ölümü ilan edilen NAFTA gibi serbest ticaret anlaşmaları da hayata geçti. ABD, cari açık vermeye devam ediyordu, ancak küresel pozisyonu bu modelin uygulanmasında sıkıntı yaratmıyordu. Denklem, Çin’in yükselişiyle bozuldu. 2001’de ABD’nin teşvikiyle Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) katılan Çin, artık ABD açısından kurtulunması gereken bir düşmana doğru evriliyordu. ABD öncülük ettiği ve kurumsallaşmasında bayraktarlık yaptığı IMF, Dünya Bankası, DTÖ ve kurallarından memnun değildi.

Bu çerçevede aslında Trump’ın gündeme getirdiği gümrük vergileri, 1971’den bu yana süren ekonomik modelin son bulması ve alternatifinin geliştirilmesi sürecinin ilk adımları. Yani basitçe sadece sınırlar kapatılmıyor, göreli olarak en azından kurallara uyuluyormuş gibi yapılan dönem de son buluyor. Davos 2025 Zirvesi raporlarına da yansıyacak şekilde, gelecekte ise neyin ortaya çıkacağı muamma ve sistemi bekleyen bir istikrarsızlık var.

BRICS DOLARA NEDEN TEHDİT OLUŞTURUYOR?

ABD’nin hegemonik pozisyonunun bir yansıması da Amerikan dolarının sistemde neredeyse tek geçerli akçe olmasıydı. Bununla beraber 2000’lerde merkez bankalarının rezervlerinde yüzde 72 gibi bir paya sahip olan doların payında gerileme yüzde 59’lara vardı, devam etmesi de muhtemel görünüyor. Daha önce neredeyse ticaretin yüzde 100'ünde doların hakimiyetinin olduğu petrol satışlarında bu pay yüzde 80’lere düştü. Ancak dolar hala küresel işlemlerde yüzde 85 civarında paya sahip. Borçlanma ve borç ödemelerinin hala yüzde 60’tan fazlası dolarla yapılıyor. Bununla beraber dolardaki gerileme de yadsınamaz.

Benzer biçimde IMF’nin son raporuna göre ABD’nin küresel GDP’deki payı 2024’te de gerilemesini sürdürdü ve yüzde 14.84’e geldi, rakibi Çin’in yüzde 19.29’a çıktı. Bunun yanında geçtiğimiz yıl BRICS ekonomileri, satın alma gücü paritesine göre dünya GSYH'sindeki paylarına göre G7 ekonomilerini geride bıraktı.

Amerikan dolarının gerilemesinde ekonomik nedenler kadar bir başka faktör de etkili oldu: Doların silah olarak kullanılması. ABD’nin rezerv birimine sahip olması kendisine birçok avantaj sağlıyordu. Doların bir ceza mekanizması olacağının net örneğiyse Ukrayna Savaşı’nın başlangıcında Rusya Merkez Bankası’nın dolar cinsi varlıklarının dondurulmasıyla ortaya çıktı. Rusya’nın haklı ya da haksız olmasından bağımsız, ABD’nin Rusya’nın dolar varlıklarını dondurması, dolara parasını park eden tüm merkez bankaları ve ülkelere, şirketlere uyarı oldu. Yani ABD’nin doları bir sopa gibi canının istediğine, çıkarlarına uymayana vurabileceği Şubat 2022 Rusya örneğiyle zihinlere kazındı.

Tam da bu nedenle merkez bankaları, başta Kanada ve Avustralya dolarını da içeren alternatiflere yöneldi. Ancak sarsıntı bununla sınırlı kalmadı. Küresel ticarette doların dominasyonu yeni bir alternatif ortaya çıkana kadar yavaş da olsa yerel para birimlerine kaymaya başladı.

Örneğin Rusya ile Türkiye arasındaki doğal gaz ödemelerinin yüzde 20’si yerel para birimleriyle yapılıyor. BRICS ülkeleri arasındaki bu eğilim güçleniyor. BAE ile Çin belirli alanlarda yerel para birimleriyle ticareti artırmaya odaklandı. Hindistan Malezya ve diğer komşularıyla benzer anlaşmalar yaptı. Güney Afrika ve Brezilya zaten bu formüle sıcak bakıyor. İşte Trump’ın BRICS’e “gümrük vergisi yüzde 100’e çıkar” demesinin nedeni de bu. Trump elbette BRICS’in önümüzdeki yıl “hayırlısıyla biz de ortak para birimine geçtik” demeyeceğini biliyor. Burada sorun BRICS üyeleri arasında artan yerel para birimlerine yönelim ve SWIFT alternatifi bir sistem kurulabilir mi arayışı. Oysa ortak para birimi gibi BRICS'in SWIFT'e ciddi bir alternatif olarak kabul edilebilecek bir ödeme sistemini geliştirip benimsemesinin uzun zaman alabileceği de biliniyor. Ancak Trump yine de aklınıza bile getirmeyin demeyi şimdilik tercih ediyor.

TRUMP: DOSTA DÜŞMANA UÇAN KUŞA GÜMRÜK VERGİSİ

Trump’ın aklındaki “Amerika’yı yeniden büyük yapma” hedefi neredeyse her sektörde fazla veren bir ekonomi modeli tahayyülüne dayanıyor. Öte yandan aldığı tedbirler küresel düzeyde doların gücünün artmasına neden oldu. Buysa ABD’nin ihracatta rekabetçiliğini azaltıyor. Dahası, Amerikalı tüketiciler de ithal ürünler için iki kat ödeme yapmak zorunda kalacak ve gümrük vergileri ithal bileşenler kullanan ABD'li şirketler için maliyetleri artıracak. Yani bir anlamda ulaşılmak istenen hedefle yürünen yol birbirinin aksi yönde duruyor. 

ABD dolarının statüsü gündeme geldiğinde sıklıkla bahse konu olan bir diğer başlık ABD’nin müttefikleriyle kurduğu sistemin sağlamlığına dönük vurgu. Ancak Trump, doların statüsünü koruma gayretiyle tezat olacak şekilde müttefiklerine “Bedavaya ittifak yok, hepinize gümrük vergisi” demeye getiren cümleler kuruyor. Kanada ve Meksika’ya gelen gümrük vergilerinin peşi sıra “İngiltere yoldan çıktı, AB’nin yaptığıysa vahşet” sözleri bu durumun somut örneği.

Kanada’dan gelen misilleme ve bunun ABD ekonomisine yaratacağı maliyet şimdilik, bir aylık bir zaman kazanmayı sağladı. Ancak Kanada aynı zamanda “Ezdirmem sana kendimi, tarifeni yakar geçerim” denebilecek bir meydan okumanın ve “ben yalnız batmam” demenin örneği oldu. Nitekim Brüksel’in “yeni tarife gelirse karşılık veririz” çıkışı da bunun göstergesi. Üstelik, ABD ve müttefikleri arasında “muhafızlar sınır kapılarını tutun!” çıkışları yaşanırken Çin’e daha az tarife uygulanması, Hindistan’ın gölgede kalması, Trump’ın ne yaptığı konusunda akılları karıştırıyor. Açık olan, serbest ticaret devrinin en azından bu şekliyle bittiği. Dahası ekonomideki bu karşılıklı salvoların askeri ve siyasi sonuçlarının da olacağı… Peki ne olabilir?

İlk olarak 1971’den bu yana kuralları, modeli az çok bilinen sistem ciddi bir sarsıntı yaşıyor. Bu ortamda küresel daralma ve enflasyonist yankıların olması beklenebilir. Kısa vadede Amerikan halkının cüzdanları daha hızlı boşalırken, ABD’ye ihracat yapan ülkelerde bedel ağırlaştığı için işsizlik başlayabilir. Buysa herkesin duvarlarını yükselttiği bir yeni döneme kapı aralayabilir. Akla gelen diğer alternatifse AB ve BRICS benzeri yapıların gücünü arttırdığı, ikili serbest ticaret anlaşmalarının hayat bulduğu, ABD’nin daha izole kaldığı bir ticari dönem. Bu modellerin hangisi olur, şimdiden kestirmekse güç…