Yeni rejim için ‘açılım’ operasyonları

Büyük şair Mehmet Âkif’in İstiklal Marşı’na “korkma” diye başlaması ne çok şey anlatır: Abdülhamit’in istibdadına karşı mücadele eden bir kuşağın parolasıdır, Anadolu’nun işgaline karşı direnmeye çağrıdır, bağımsızlık için ölümün üzerine yürümenin adıdır ve gelecek kuşaklara bırakılan bir “boyun eğme” mesajıdır.

Aslında Âkif “korkma” diyerek sadece Türkiye’nin İstiklal Marşı’nı yazmamıştır, aynı zamanda evrensel bir konu olan toplumların “direnme hakkı”nın nasıl kullanılacağının da yolunu işaret etmiştir: Korkma, medeniyet dediğin tek dişi kalmış bir canavardır!

Siyasal İslamcılar Âkif’in Abdülhamit karşıtlığını ve istibdada karşı siyasal konumlanışını hep perdelediler, onu “İslamcı bir şair” parantezine sıkıştırarak tabanlarına pazarladılar.

1) Cumhurbaşkanı seçiminin ön operasyonları

Türkiye 10 gündür artarak süren siyasal operasyonları konuşuyor. Konunun hukukla bir ilgisi olmadığı ortada.

Ümit Özdağ’ı “cumhurbaşkanına hakaretten” gözaltına alıp yolda “halkı kin ve düşmanlığa takrik” suçunu ekleyip tutukladılar. Ayşe Barım’a “menajerlik tekelleşmesi” üzerinden soruşturma başlatıp Gezi’den tutukladılar. Barım’ın ajansındaki sanatçıları tanık diye dinleyip ifadeyi beğenmeyince “yalancı tanıklıktan” soruşturma açtılar. Barış Pehlivan’ı, Serhan Asker’i, Seda Selek’i gündemdeki bilirkişiyle telefonda yaptıkları röportajı “yayımlamaktan” gözaltına aldılar, bilirkişiyle “yazılı” yapılan röportaj ise aynı gün yandaş gazetede sorunsuz yayımlandı.

“Turpun büyüğü heybede” denilerek adeta tepkileri ölçe ölçe süren bir operasyon var. Turpun büyüğü belli: Ekrem İmamoğlu.

22 yıldır Erdoğan’ı hem de üç kere yenebilen tek kişi olarak İmamoğlu, bu operasyonların asıl hedeflerindendir. Dolayısıyla bu operasyonları birinci olarak “cumhurbaşkanı seçiminin” ön çarpışması diye yorumlayabiliriz.

2) Açılım operasyonları

Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim 2024’te TBMM’de DEM Parti sıralarına giderek tokalaşması, bu operasyonların miladıydı. Düne kadar kapatılmasını ve vekillerinin Meclis’ten atılmasını istediği partiye uzattığı o el, yeni bir sürece “Buyurun” işaretiydi. Nitekim 22 gün sonra Bahçeli, “Öcalan umut hakkından yararlansın, gelsin TBMM’de konuşsun” diyerek “yeni açılım” sürecini fiilen başlatmış oldu.

Açılımların kanunudur: Açılım ile kumpaslar paralel süreçlerdir.

İlk açılımda görüldü: Açılımın ilerleyebilmesi kumpaslarla toplumun sindirilmesine bağlıydı. Sonuç? Kumpaslar çöktü, açılım bitti!

İşte bugünkü operasyonları ikinci olarak açılım operasyonları diye yorumlayabiliriz.

3) Yeni rejim operasyonları

Evet, operasyonlar birincisi cumhurbaşkanı seçimi mücadelesinin parçasıdır, ikincisi açılımın gereğidir. Ancak asıl mesele bu iki sütunun üzerine konulmaya çalışılan yeni rejimdir.

Parlamenter rejimi yıkıp yerine bir “başkanlık rejimi” inşa etmeye başladıklarından beri vurguladım, vurguladık: Tamam, rejimi yıktılar ama yerine yeni bir rejim inşa edemediler, temelini attılar, kat çıkmaya uğraşıyorlar.

İşte bugün bir korku iklimi oluşturarak aslında “yeni kat çıkmaya” çalışıyorlar. O nedenle bu operasyonlar, üçüncü olarak yeni rejim inşasının operasyonlarıdır.