Siyasi koruma olmadan mümkün değil

Kartalkaya’daki toplu katliamın üzerinden bir hafta geçti.

Yani bu otelin bu halinden kimin sorumlu olduğunu anlayabilmesi için İçişleri Bakanı’nın verdiği sürenin dolmasına daha üç gün var.

Bakan Bey’in bu 10 günlük süreyi nasıl icat ettiğini bilmiyoruz ama niye icat ettiğini tahmin edebiliriz: Amaç, bu yangın ile ilgili siyasi sorumluluğu iktidardan uzakta tutabilmek.

Bir haftadır süren bilgi kirliliğinin, saçma sapan tutuklamaların nedeni bu.

En başından beri belli ki bu otel kaçak çalıştırılmış.

Kaçak çalıştırılan bir otel, İl Özel İdaresi’nin kontrolünde olması gereken bir bölgede faaliyet gösteriyor, Turizm Bakanlığı bunu biliyor, Turizm Bakanı’nın şirketi de bu kaçak oteli pazarlıyor.

Türkiye’de 2021 yılının temmuz ayına kadar pansiyonlar dahil olmak üzere tüm konaklama tesisleri ruhsatlarını, belediyelerden “işyeri açma ve çalıştırma yönetmeliğine” göre alıyorlardı.

Bazı konaklama tesisleri bu ruhsatı aldıktan sonra koşulları yerine getirebiliyorlarsa Turizm Bakanlığı’ndan da “turizm işletme belgesi” alıyorlardı.

Temmuz 2021’de Turizm Teşvik Kanunu’nda yapılan değişiklikle 28 Temmuz 2022 tarihine kadar turizm işletme belgesine sahip olmayan tüm işletmelerin Turizm İl Müdürlüklerine başvurarak “basit turizm belgesi” almaları zorunlu hale getirildi.

Birçok ildeki Turizm Müdürlüğü’nün belgesi olmayan otelleri bizzat arayarak bu belgeyi almaları sağladığı da biliniyor.

Yani, 28 Temmuz 2022’den beri “basit turizm belgesi” ya da “turizm işletme belgesi” olmadan faaliyet göstermek, bir tek anlama geliyor: Kaçak faaliyet!

Turizm Kalkınma Ajansı’nın sitesindeki bilgiler yanan otelin iki belgeye de sahip olmadığını gösteriyor.

Yani kâğıt üzerinde böyle bir otel yok!

Zaten otelin aralık ayında Bolu Belediyesi’nden itfaiye raporu istemesinin nedeni de bu olmalı.

Çünkü böyle bir belge sadece ruhsat alma aşamasında gerekli.

İşletme belgesi olan bir otel durduk yerde niye itfaiye belgesine ihtiyaç duysun?

Kaçak çalışan otel İl Özel İdaresi’nin sorumluluk bölgesinde.

Belli ki Vali Bey de bölgesindeki en önemli turizm aktivitelerinin gerçekleştiği bir yerdeki otelin kaçak çalıştığının farkında değil.

Belki de farkında ama umursamamış ya da işletme sahibiyle yakın ilişkisi gözünü yummasına neden olmuş.

Nitekim otelin sahibinin bölgedeki bir başka otelinin ormanı yavaş yavaş yutarak nasıl büyütüldüğüne ilişkin haberler “göz yumma” sorununun varlığına işaret ediyor.

Koca bir orman alanı, köylülerin ihbarlarına ve itirazlarına rağmen yavaş yavaş yutuluyor ve o ilin valisi bundan habersiz.

Kimse kusura bakmasın böyle bir şey mümkün olamaz.

Yerel bürokrasi böyle durumlarda sessiz kalmayı ve gözünü yummayı tercih ediyorsa bunun bir numaralı nedeni otel sahibinin siyaset ile ilişkisidir.

Siyasi koruma olmadan bu tür bir şeyi yapabilmek mümkün değildir.

O zaman da gözlerimizi Ankara’ya çevirmeliyiz.

Siyasi bağlantılarına güvenerek ormanlık alana doğru otelini büyütmeye cesaret edebilen kişi, kaçak otel işletmeye de aynı güvenle cesaret edebilir.

Kime güvendiğini büyük ihtimalle hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz ama bilin ki siyasi koruma olmadan bu mümkün olamaz.

Öte yandan aralarında Turizm Bakanı’nın sahibi olduğu şirket de bulunan tur şirketleri bir kaçak işletmeyi nasıl satabilmişler burası da bir muamma.

Tur şirketleri, sattıkları otellerin yetersizliklerinden sorumlu değil mi?

* * *

Bakan istese de istifa edemez

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un istifa etmesi bekleniyor, boşuna bir beklenti bu... Rejimin karakteri gereği bakan istifa edemez, istese de edemez. İstifa, sorumluluğu üstlenmek anlamına gelir ki Erdoğan buna izin vermez

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy

Tepkiler özel olarak Turizm Bakanı’na yöneliyor. İstifa etmesi bekleniyor.

Boşuna bir beklenti bu. Sadece istifa kültürünün bu topraklarda yeterli zemini bulamamış olmasından değil.

Çünkü bakanın istifası, sorumluluğun idare tarafından üstlenilmesi demek ki Türkiye yansa idare sorumlu tutulamaz.

Hazreti Ömer’in Fırat kıyısında kaybolan kuzusu masallarını kalabalıklara anlatırlar, hatta anlatırlarken gözlerinden iki damla yaş bile süzülebilir ama iş gerçek hayatta sorumluluklarla yüzleşmeye gelince yan çizerler.

Rejimin karakteri gereği bakan istifa edemez, istese de edemez.

Türkiye’de alaturka başkanlık sistemine geçildiğinden beri yürütme organı tek bir kişi: Cumhurbaşkanı.

Yürütmenin başarısızlığından o sorumlu, başarıların da sahibi o.

Turizm Bakanı’nın istifa etmesi bu yüzden mümkün değil.

İstifa, sorumluluğu üstlenmek anlamına gelir ki Erdoğan buna izin vermez.

Siyasi sorumluluk Cumhurbaşkanı’na aittir.

Bakan bu rejimde tayin ile göreve gelen üst düzey bir kamu yöneticisidir, o kadar.