Soruştura soruştura kaybedecekler!

Her yıl 11-12 trilyon lira vergi ödeyen bir halkız.

22 yılda 3 trilyon dolar vergi toplamış bir iktidarımız var.

Sadece özelleştirmelerden gelir 70 milyar dolar ve bu gelir iktidarın övündüğü Osmangazi Köprüsü, Üçüncü Köprü, Çanakkale Köprüsü, Avrasya Tüneli, Marmaray, Otoyollar, duble yollar ve hastanelerin tümünün maliyetini karşılamaya yetiyor ve artıyor.

Peki bu ülkenin halkı, 22 yılda 3 trilyon dolar vergi toplayan bir devlette yaşıyormuş gibi mi?

Mesela enflasyon, faizler, kurlar aynı anda neden bu kadar yüksek?

Maliyetler ve fiyatlar neden bu kadar yüksek?

Peki bu fiyatlar karşısında insanların gelirleri neden düşük?

Bu ülkenin çalışanları, memurları, asgari ücretlileri hak ettikleri maaşı alıyor mu?

Emeklilerin büyük bölümü neden “en düşük emekli maaşı” seviyesinde ücretler alıyor?

İktidar neden hâlâ emekli maaşlarını ödeyebilme telaşı içinde?

***

Bu soruların birçok yanıtı var ama en önemlisi şu:

Ülkemiz kötü yönetiliyor.

Demokratik, şeffaf bir yönetimin teminatı olan bütün kurumlarımız yok edildi ve sahip olduğumuz bütün zenginlikler bir kesim tarafından talan ediliyor.

Her yerinden bereket fışkıran, aynı anda dört mevsimi yaşayan cennet ülkemiz, hak etmediği bir yoksulluğu yaşıyor.

Ülke gelirleri, iktidar tarafından bilinçli bir şekilde yandaş burjuvaziye pay ediliyor ve halkın hak ettiği refah, tabana yayılmıyor.

Halk yoksullaştıkça, iktidar mensuplarıyla iktidarın etrafında çöreklenmiş yandaş burjuvazi daha da zenginleşiyor.

AK Parti artık zengin bir iktidar ve zenginler için çalışıyor.

Şu anda Türkiye’nin en zengin ilk 500, hatta bin insanının ismini alt alta sıralayın ve 22 yıl önce zenginlik konusunda nerede olduklarına bir bakın, ne demek istediğimi göreceksiniz.

***

Bu zenginliklerin büyük kısmının kamudan servet transferi yoluyla gerçekleştiğini de hepimiz çok iyi biliyoruz.

Bütün kamu ihalelerinin 21/B denilen davet usulü yöntemiyle yapıldığını, rekabet oluşmadığından bir liralık işin çoğu zaman iki liraya ihale edildiğini hepimiz çok iyi biliyoruz.

Bütün büyük kamu ihalelerinin aynı şirketlere verilmesinin altında böyle bir durumun yattığını hepimiz çok iyi biliyoruz.

Sadece bir örnek vereyim: Rönesans...

Ankara’da Savunma Bakanlığı kompleksi (Ay yıldız), MİT binası, Yargıtay Binası, Cumhurbaşkanlığı sarayları (Beştepe ve Okluk), Trakya Doğalgaz Depolama Tesisi, Çukurova Üniversitesi Rektörlüğü, Bozok Üniversitesi Rektörlüğü, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Ankara Adliyesi, Mersin-Antep Demiryolu Hattı, Şehir Hastaneleri, İstanbul Pandemi Hastanesi, dört ayrı deprem konutları projesi ve saymakla bitiremeyeceğim daha bir sürü kamu ihalesi...

Hepsi Rönesans tarafından davet usulü ihalelerle alındı.

Ülkenin milyarlarca liralık serveti, bu ihaleler üzerinden Rönesans’a transfer edildi.

Rönesans’ın yanına benzer onlarca şirket daha ekleyebilirim.

Hepsi, aynı yöntemle milli servetimizin büyük bölümünü kendi kasalarına koydular.

***

O büyük kamu ihalelerinde dönen dolapları bir bilseniz, “Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat bu iddialarla tutuklanıyorsa, Çevre Şehircilik Bakanlığı’nda ve Ulaştırma Bakanlığı’nda, Enerji Bakanlığı’nda, Sağlık Bakanlığı’nda ve büyük ihaleler yapan bütün kamu kurumlarında ihale süreçlerinde görevli tek bir bürokrat (bakanlar da dahil), ihale alan tek bir patron dışarıda kalamaz” dersiniz.

Gazetemiz NEFES’in son günlerde gündeme getirdiği Kırıkkale-Çorum Hızlı Tren Projesi dahi, 30-40 milyar liralık kamu zararıyla sonuçlanmak üzere.

Ulaştırma Bakanı’nın ihale verdiği Rönesans’ın uçağıyla Almanya’ya uluslararası bir toplantıya gitmesi dahi aylarca konuşulacak, Yüce Divan’la sonuçlanacak bir ihlal değil midir?

***

Hiç şüphem yok: İktidar değiştiğinde, bütün bu ihalelerdeki kamu zararının büyüklüğü ortaya çıkacak.

Biz 3 trilyon doların nasıl harcandığını, 22 yılda iktidar eliyle kimlerin zenginleştiğini, kimlere servet transfer edildiğini bütün çıplaklığıyla göreceğiz.

“Kamuyu zarara uğratanlardan, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yandaş burjuvaziye dağıtanlardan hesap sorulacak mı?” sorusuna tereddütsüz “evet sorulacak” karşılığını vermekte zorlansam da en azından bütün olup biten yolsuzlukları göreceğimizden eminim.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sözünü ettiği o BÜYÜK TURP da o turpu paylaşanlar da o gün geldiğinde teşhir olacak.

***

İktidar, bütün bu servet transferine yol verip, peşi sıra Esenyurt’ta, Beşiktaş’ta, Tunceli’de zorlama soruşturmalarla sonuç alacağını düşünüyorsa yanılıyor.

Bakın göreceksiniz: Muhalefete yargı eliyle yapılan baskılar, tutuklamalar, gözaltılar ters tepecek. Yaratılan mağduriyetler, muhalefete olan desteği artıracak.

Zaten yoksulluğun pençesinde ve canı burnunda olan halk, ilk seçimlerde derdine derman bulmak yerine bu tür oyunlarla iktidarı korumaya çalışanlara o büyük turpu gösterecek.

İktidar, gücünü ve koltuklarını “muhalefet belediyelerini soruştura soruştura” kaybedecek!