Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın AK Parti Milletvekilleriyle sohbetinde “Ev hapsi, mev hapsi diye bir şey yok. Kendisi dahi çıkmak istemiyor. Bunlar nereden çıkıyor? Af diye bir şey yok. Bebek katiline af yok” dediği iddia edildi.
Aslında “iddia edildi” demek
de doğru olmaz.
Zira bu bilgiyi kamuoyuna aktaran
meslektaşımız Abdulkadir Selvi’nin bu konuda yaş tahtaya
basmayacağına inanıyorum.
Ben de kendi kaynaklarımdan kontrol
ettiğimde, milletvekillerinin “Efendim bize ‘Öcalan serbest mi kalacak’
diye soruyorlar. Bu partimize zarar verecek” endişelerini dile
getirdiğini, Erdoğan’ın da mealen Selvi’nin aktardığı o
cümleyi kurduğunu öğrendim.
***
Erdoğan’ın bu sözleri, meseleye başka
bir boyut kattı.
Çünkü bu sözlerle, MHP lideri Devlet
Bahçeli’nin başlattığı süreç birbiriyle çelişti.
Neden böyle yazdığımı anlamak için
önce Bahçeli’nin ne dediğini anımsayalım:
“Şayet
teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında
konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu
dirayet ve kararlılığı gösterirse, ‘Umut Hakkı’nın kullanımıyla ilgili yasal
düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın.”
***
Eğer Türkçeyi konuşuyorsak ve doğru
anlıyorsak, bu sözlerden Bahçeli’nin gayet açık bir şekilde “PKK
lağvedildiğinde Öcalan’ın umut hakkından yararlanması için bütün kapıların
açılacağını” söylediğini görürüz.
Peki nedir umut hakkı?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, umut
hakkını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Özgürlük ve Güvenlik” konulu
3. maddesi çerçevesinde değerlendiriyor.
AİHM’in umut hakkı kapsamında verdiği
kararlara bakılırsa, müebbet hapis cezası almış, yani hakkında “ölene
kadar cezaevinde kalacağı” hükmü verilen suçlular, ölmeden dışarı
çıkabileceğine dair umutlu olabilir. Bu suçlular, gerekli şartları yerine
getirirse ölmeden özgürlüğe kavuşabilir.
***
Birçok ülkenin ceza infaz mevzuatında
yer alan “şartlı tahliye” aslında “umut hakkı”nın
uygulaması haline gelmiş.
Gerekli yasal düzenlemelerin
yapılması, yani umut hakkının önünün açılması halinde, Öcalan’ın bir gün “şartlı
tahliye” hakkından da yararlanması gündeme gelebilir.
Bakın ev hapsi, bir çeşit infaz, hatta
tutukluluk halidir.
Şartlı tahliye ise dışarıda yeniden
suça bulaşmamak, suç işlememek gibi şartları yerine getirerek tamamen serbest
kalmayı öngörüyor.
***
DEM heyeti, meseleyi umut hakkı
üzerinden ele alıyor. Erdoğan “ev hapsini o da istemiyor” diyor
ama DEM’de Öcalan’ın örgütü lağvettikten sonra ev hapsine çıkarılması, hatta
serbest kalması gibi bir beklenti mevcut.
Zaten, kaynaklarımın anlattığına göre,
2013’te başlayan çözüm sürecinde Öcalan’ın cezaevi koşulları iyileştirilmiş,
kaldığı kapalı bölüm genişletilmiş, avlu gibi kullandığı yer 25 metrekarelik
bir bahçeye dönüşmüş.
***
Belli ki MHP ve AK Parti tabanından
Öcalan’ın özgür kalacağına dair haberler yüzünden büyük tepki geliyor.
Zaten anketlerde de insanların yüzde
60’ından fazlası yeni çözüm sürecine karşı çıkıyor.
Erdoğan’ın “Ev hapsi mev hapsi
olmayacak” sözleri tabandaki tepkileri yumuşatır mı bilmiyorum.
Ancak, Bahçeli’nin
vadettiği “Umut Hakkı” ev hapsinden çok daha fazlasını ifade
ediyor.
İnanmıyorsanız AİHM’in verdiği umut
hakkı kararlarının detaylarına bir bakın.
İktidar madem “terörsüz
Türkiye” için cesur adımlar atmaya başladı, o halde halka da doğru
bilgileri vermek zorundadır.