Bizde seçimin getirdiği gürültü sırasında politikacıların etrafla fazla ilgilenecek halleri yok. Yok ama, ben yine de içlerinden dil bilenlerin dünya sistemini etkileyebilecek ülkelerde neler olup bittiğiyle de ilgilenmelerini tavsiye ederim.
İkinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından, savaştan galip çıkan ülkelerin girişimiyle oluşmuş ‘yeni dünya düzeni’nin, yavaş başlamış olan değişim ve dönüşümünde hızlanmalar giderek belirgin hale gelmeye başladı.
Türkiye halen varlığı devam eden ‘dünya düzeni’ içerisinde göreceli bir etkiye sahipti; bu özelliğini sürdürebilmesi ve hatta yeni düzende daha da güçlü bir konuma kavuşabilmesi gerekir. Bunun için de, her şeyden önce, dünyanın gittiği istikameti fark etmek ve gelişmeleri öngörebilmek şart.
Siyasi yasaklı olduğu günlerde Güniz Sokak’taki evinin giriş katında misafirlerini kabul eden Süleyman Demirel’i ziyarete gidenler, oturduğu masanın önündeki sehpanın üzerinde yoğunlaşmış kitapları fark ederlerdi. Çoğu İngilizceydi o kitapların ve yurtdışından dönen dostları tarafından kendisine getirilmişlerdi. Bir ziyaretimde, henüz yeni ABD’den geldiğimi öğrenince, yarım saat beni sorularıyla sigaya çekmişti.
Turgut Özal’ın bir ABD seyahatinde, resmi program bulunmayan bir Pazar günü, Cumhurbaşkanı’nın yanına çağrılmış, bir köşesinde Semra Hanım’ın televizyon izlediği The Piazza otelinin geniş odasında, bir saatten fazla son gelişmeler konusunda görüşlerini dinlemiştim. Araya girmeye çalıştığımda, bahis açmak istediğim konularda, Cumhurbaşkanı Özal’ın, benim atıfta bulunduğum kaynaklardan haberdar olduğunu anlıyordum.
Abdullah Gül de, Cumhurbaşkanlığı sonrasında da dünyadaki gelişmelerle ilgisini kaybetmemiş, yabancı konuklarıyla görüşmesi yanında, yeni çıkan kitapları getirterek okumaya devam etmiştir. Her gün istisnasız bir çok başka gazete ve dergi yanında New York Times gazetesini basılı nüshasından takip ettiğini de biliyorum.
Acaba AK Parti ve muhalefet partilerinde, liderler düzeyinde, dünya ile ilgi ne durumda?
Soruyu şu sıralarda zihnime üşüştüren, CHP’nin önemli bir ilimizde belediye başkanı adayı gösterdiği bir kadın politikacının, kazandığı takdirde, kapısının DEM Partililer dışında herkese açık olacağını açıklaması ve bu açıklama üzerine patlayan tartışmalar…
Kentinde yaşayan hemşehrileri arasında bazılarına farklı muamele yapmaya hazırlandığını henüz seçilmeden ilan eden bu politikacı tipine sahip çıkanlar var.
Hem de hayli fazla.
Belediye binaları o kentin sınırları içerisinde yaşayan insanlara hizmet amaçlı birer mekan. Herkes çekinmeden kapısından içeri girer ve bir işi varsa, hangi partinin mensubu veya sempatizanı olmasına bakılmaksızın, kendisiyle ilgilenilir.
CHP’li başkan adayı bunu söyledi ve partisinin öndegelenleri ile bu seçimde seçilebilmek için çaba gösteren bazı CHP’li adaylar açıklamaya karşı çıktılar.
İktidar sözcüleri ise, “Biz dememiş miydik?” havasında…
Tepkileri, CHP’nin DEM ile yakınlığına örnek gösteriyor iktidar tarafı…
İngiltere’nin bir parçası olan Kuzey İrlanda’da bizdeki DEM Parti’nin mukabili sayılabilecek Sinn Fein adlı bir parti var; K. İrlanda’da, sürekli olarak Londra hükümetiyle uyumlu bir parti hakim iken, son 2022 seçiminde en çok oyu Sinn Fein aldı. İngiliz Parlamentosu’na önemli sayıda milletvekili gönderdiği gibi, K. İrlanda’nın başbakanı sayılabilecek bir konuma da yine aynı partiden Michelle O’Neill getirildi.
K. İrlanda’yı dünyaya karşı babası terör örgütü üyeliğinden hapis yatmış O’Neill temsil ediyor; zaten Kraliçe 2. Elizabeth’in cenazesi ile yeni Kral 3. Charles’in taç giyme törenlerine de K. İrlanda’yı temsilen o katıldı.
Geçen akşam, İngiltere’nin önemli gazetecilerinden Andrew Marr’ın TV programına katılan O’Neill, gazetecinin şu sorusuyla karşılaştı: “Dünyanın dört bir tarafında terörist muamelesi gören Hamas da gün gelir barışa ortak olabilir mi?”
Cevap: “Evet, yalnızca bizim örneğimize bakarsanız diyalogun ne kadar önemli olduğunu ve çatışmacı ortamı sona erdirecek tek yolun diyalogdan geçtiğini anlarsınız.”
Ben Londra’da yaşarken, Sinn Fein’in liderleri terörist sayıldıkları için, gazeteler ve televizyonlarda adlarıyla anılmazlar, o zamanki lider Gerry Adams ekrana çıktığında, BBC onun görüntüsünü verir, ancak söylediklerini bir sanatçı seslendirirdi.
“Dünya değişiyor ve yeni bir dünya düzeninin ayak sesleri giderek hızlılık kazanıyor”diyorsam sebebi budur.