Özgür Özel: ABD yaptı Trump: Türkiye yaptı

Özgür Özel diyor ki:

“Suriye’de olup bitenler ABD’nin planı. Her şeyi ABD yaptı.”

*

Donald Trump diyor ki:

“Suriye’de olup bitenler Türkiye’nin planı. Her şeyi Türkiye yaptı.”

*

Ortada bir zafer var.

Türkiye’nin ana muhalefet lideri, bu zaferin kahramanının ABD olduğunu söylüyor.

ABD’nin seçilmiş başkanı ise bu zaferin kahramanının Türkiye olduğunu söylüyor.

*

Buradan Özgür Özel’e bir tavsiyem olacak.

Hemen Trump’ı arasın.

Ve kendisine şunları söylesin:

*

- Trump Bey! Her şeyi siz yaptınız. İsrail’le birlikte başardınız.

- Bu zafer sizin ve İsrail’in zaferidir.

- Biz buradan bunu görüyoruz, siz oradan bunu görmüyorsunuz.

- Kendi zaferinizi neden Türkiye’ye ve Erdoğan’a armağan ediyorsunuz ki?

- Biraz vatansever olun yahu! Zaferinize sahip çıkın.

Özgür Özel: ABD yaptı Trump: Türkiye yaptı

DÜMDÜZ BİR ADAMIN KONUŞMASINDAN ACAYİP DERİN ANLAMLAR ÇIKARMAK

TRUMP, düz adam.

Dilinin kemiği yok.

Diplomasi falan takmıyor.

Paldır küldür konuşuyor.

Aklındakini “küt” diye söylüyor.

*

Trump’ın sözlerinin arkasında...

Çok derin anlamlar aranır mı?

Ustalıklı bir planın gizlendiği düşünülebilir mi?

Bin türlü hesap kitabın olduğuna inanılır mı?

Hiç emin değilim.

*

Ama bizdeki bazı isimler, bundan fazlasıyla eminler.

Güya Trump, “her şeyi Türkiye yaptı” diyerek Suriye’de bundan sonra olacakların tüm sorumluluğunu Türkiye’nin üzerine yıkmaya çalışıyormuş. Güya Trump, Erdoğan’ı ve Türkiye’yi överek, Suriye’deki asıl faili, yani ABD / İsrail’i gizlemeye çalışıyormuş.

*

Trump’ın dümdüz biçimde “Bu işten Türkiye kârlı çıktı” demiş olabileceğine aklı yatmayanların zihin dünyalarında şu ön kabuller var:

- ABD, kadiri mutlak Tanrısal bir güçtür.

- ABD’den habersiz hiçbir yerde hiçbir kuş uçamaz.

- Bir yerde bir şey oluyorsa bunu kesinlikle ABD planlamıştır.

- Bir yerde bir şey oluyorsa bu kesinlikle ABD’nin yararınadır.

*

İşin en ibret verici tarafı şu:

Trump’ın bile zihin dünyası böyle çalışmıyor.

TRUMP KENDİ MEKTUBUNU ÇÖP SEPETİNE BASKET YAPTI

TRUMP, Erdoğan’ı övgülere boğunca...

Bu övgüleri önemsizleştirmeye çalışanlar, Trump’ın ilk başkanlık döneminde Erdoğan’a yazdığı nezaket dışı mektubu gündeme getiriyorlar.

*

“Bir mektup vardı. Ne oldu ona” falan diyorlar.

Trump’ın övgülerini, nezaketsiz mektupla dengelemeye çalışıyorlar.

*

Hatta Özgür Özel, bir adım daha ileri giderek...

Trump’ın son övgülerindeki ton ile nezaketsiz mektubun tonunun aynı olduğunu bile söylüyor.

*

Şu nezaketsiz mektup işini gündeme getirmek, muhalefet açısından hiç de akıllıca bir taktik değil.

*

Çünkü Trump’ın Erdoğan’ı ölçüsüz biçimde övgülere boğması, asıl şöyle yorumlanabilir:

*

Trump, bu övgüleriyle...

- O mektubu buruşturup çöp sepetine basket yapmıştır.

- O mektupta söylediklerini yalayıp yutmuştur.

- O mektubu bir anda anlamsız kılmıştır.

*

İsterse o mektubu, Trump Tower’ın duvarlarında asmaya devam etsin...

- “Erdoğan çok akıllı ve çetin biri” diyerek...

- “Erdoğan’la çok iyi anlaşıyoruz” diyerek...

- “Erdoğan çok güçlü bir ordu inşa etti” diyerek.

Mektupta söylediklerini çöp haline getirivermiştir.

ÇOK MU ÖNEMLİ TRUMP’IN ÖVMESİ

PEK önemli değil.

Büyük anlamlar yüklememek gerekir.

*

Ancak yine de bu övgülerin, önümüzdeki süreç açısından bazı sonuçları olacaktır.

Mesela şu üç sonuç:

*

- BİR: Bu övgüler gösteriyor ki... Cumhurbaşkanı Erdoğan, Biden’la kuramadığı iletişimi Trump’la kurabilecek. Bu zaten biliniyordu ama Trump’ın övgüleri, bunu daha da kuvvetlendirmiş oldu.

*

- İKİ: Söylediklerinden anlıyoruz ki... Trump, Suriye’de Türkiye’yle çalışmaya hevesli olacak. Türkiye’nin tezlerini dikkate alacak. Türkiye’yi ana aktör olarak görecek.

*

- ÜÇ: Suriye’den çekilip çekilmeyeceğini belirlemez bu sözler. YPG’ye ABD desteğinin sürüp sürmeyeceğini de belirlemez. Ancak YPG’nin işinin çok zor olacağını belirler.