Erdoğan'ın tarif ettiği o emekli Türk değil!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ekonomi bilgisinin ciddiyetiyle ilgili artık hepimizin kesin bir fikri oluştu ama öyle görünüyor ki aritmetik bilgisi, ekonomi bilgisinden de feci durumda.

Önceki gün Milli Eğitim Bakanı, müfredattaki matematik derslerinin "hafifletilebileceği" izlenimini yaratan sözler söyledi ancak Erdoğan'ın durumuna bakınca "acaba imam hatiplerdeki matematik eğitimi bir tık ağırlaştırılmalı mı" diye düşünmeden edemedim.

Cumhurbaşkanı, AKP iktidara geldiğinde 66 lira olan emekli maaşını 10 bin liraya çıkarttıklarını söyleyerek "emeklimizin refah seviyesini yükselttik" diye övünüyor.

AKP'nin iktidara geldiği sene emekli maaşı 66 lira değildi. O tarihte 66 liraya umumi tuvalete de gidemezdiniz, çünkü henüz liradan altı sıfır atılmamıştı.

O yıl en düşük emekli maaşı 228 milyon 988 bin 950 liraydı.

O günün 228 milyon lirasının satın alma gücüyle bugünün 10 bin lirasının satın alma gücünü kıyaslamak gerekir ki emeklinin hayatında bir değişme varsa, bu değişimin refah artışı yönünde olmadığını görebiliriz.

O günlerde en düşük emekli aylığı ile 30 kilo dana kıyma alınabiliyordu, dün internet mağazalarında en ucuz dana kıyma fiyatıyla 25 kilo et alınabiliyor.

Daha doğru bir hesabı asgari ücret ile kıyaslayarak da yapmak mümkün.

2002'de çok ağır ekonomik krizin etkileri sürerken en düşük emekli aylığı, asgari ücretin 1,4 katıydı.

Bugün asgari ücret, en düşük emekli aylığının 1,7 katı.

Yani emekli aylığı ile asgari ücreti eşitlemek için bile emekliye yüzde 70 zam gerekiyor.

Asgari ücret, adı üzerinde yasal olarak iş gücüne ödenmesi gereken en düşük ücreti tarif eder.

Bir işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım, kültürel ihtiyaçlar gibi harcamalarını güncel fiyatlar üzerinden en alt düzeyde karşılayacak şekilde hesaplanır.

Asgari ücret görüşmeleri sırasında Türk – İş, açlık sınırının dört kişilik bir aile için 14 bin 25 lira olduğunu açıklamıştı.

Yani Erdoğan'ın dediği gibi yıllar içinde refah seviyesi yükselmiş bir emekli bulmak için Türkiye sınırları dışına çıkmamız lazım.

Seçimlere üç hafta gibi bir süre kalmışken iktidar politikacılarından durumun vahametini anlatan sözler duymayı elbette beklemiyoruz.

Ama hiç olmazsa alay etmeyin birader!

* * *

YRP adaylarını geri çeker mi?

YRP, yerel seçimde ne kadar büyük bir varlık gösterebilirse, o pazarlıkta Erdoğan'ın karşısında o güçle oturacak

Eski AKP'li Milletvekili Resul Tosunseçimlere kısa bir süre kala Erbakan'ın YRP'sinin İstanbul, Ankara ve İzmir'deki adaylarını çekeceğini söyledi.

Tosun, bunun kişisel tahmini değil, "bilgiye dayalı" olduğunu da iddia etti.

Bu bilgiyi nereden, nasıl elde etmiş, açıklanmadığı için bunu bilmiyoruz ancak ben rahatlıkla söyleyebilirim ki bu bilgiyi verenler YRP'li yetkililer olamaz.

Haberin kaynağı büyük olasılıkla AKP çevreleri ve bu da "bilgi" değil ancak "temenni" olabilir.

Çünkü adayları geri çekerek elde etmek istedikleri bir avantaj varsa bunu erkenden Resul Tosun'a açıklamaları, YRP'lilerin bu avantajı kaybetmeleri anlamına gelir.

Öte yandan adaylarını geri çekerek, YRP'nin sağlayabileceği bir avantaj da görülmüyor çünkü partilerin aday listeleri kesinleşti.

Böyle bir şey olacak ise AKP'nin de YRP'nin istediği yerlerde adaylarını geri çekmesini beklemek gerekir.

Bu mümkün olabilir mi derseniz, olabilir ancak çok zayıf bir olasılık derim.

Adaylar belirlendi, kampanyaları başladı, afişler, bayraklar her yerde.

Bu saatten sonra aday çekmenin o bölgelerdeki seçmende yaratacağı hayal kırıklığı ve kafa karışıklığı, o kentlerde seçim iddiasını tümüyle kaybetmek sonucunu da yaratabilir.

Bunu kim, neden göze alsın sorusunun bir yanıtı da yok.

Öte yandan Fatih Erbakan ve partisi, bu yerel seçimde bir güç göstermek peşinde.

Ve bu güç gösterisi, 4 yıl sonraki genel seçimde kurulması olası ittifaklarda partinin elini güçlendirme ihtimalini de içinde barındırıyor.

Fatih Erbakan, bu seçimde oylarını yüzde 20'ye taşıyacağını söylüyor ancak partinin oylarının yüzde 5 – 6 düzeylerinde bile gerçekleşmesi, gelecek genel seçim dengelerini etkileyecektir.

Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçimine bir kez daha girebilmesi TBMM'nin erken seçim kararı almasıyla mümkün ve Erdoğan'ın bu olanağı zorlayacağını tahmin ediyorum.

Görev süresinin dolmasına kısa bir süre kala böyle bir kararı TBMM'den geçirme olasılığı çok yüksek. Bunun için ihtiyaç duyacağı oyları Kılıçdaroğlu'nun kendi adaylığını dayatmak için bol keseden dağıttığı milletvekillerinden bazılarıyla tamamlaması zor olmayacaktır.

İşte o gün Erdoğan ile Erbakan pazarlığının nasıl geçebileceğinin işaretlerini bu yerel seçimden çıkaracağız.

YRP, yerel seçimde ne kadar büyük bir varlık gösterebilirse, o pazarlıkta Erdoğan'ın karşısında o güçle oturacak.

Onun için Resul Tosun'un "bilgiye dayalı" olduğunu söylediği "YRP adaylarını geri çekecek" iddiası bana pek gerçekçi gelmiyor.

Dedim ya bu olsa olsa AKP'li yöneticilerin "temennisi" olabilir.