Liderler ile adayların konuşmalarını izlerken kafam karışıyor.. Bereket okurlar ile dostlar imdadıma yetişiyor…

Eskiden kafamız şimdiki kadar karışık değildi.

Değildi, çünkü hiçbir parti, devlet yönetiminde, AK Parti gibi 22 yıl kalmayı başaramamıştı. [İktidarın önünde dört yıl daha olduğunu da unutmuş değilim.

Mustafa Kemal Atatürk 1920-1938= 18 yıl.

İsmet İnönü 1938-1950= 12 yıl.

Beş-altı kez gidip gelmiş Süleyman Demirel’in başbakanlık dönemlerini toplasam onun da 22 yıla ulaşması mümkün değil.

Çok partili dönemde sık sık hükümet değişiklikleri yaşandığı için iş kolaydı. Seçimde yerinden edilen parti muhalefete geçtiği daha ilk günden yeni gelenlerin başarısız olacaklarını ileri sürmeye başlar, iktidara yeni gelenler ise geçmiş hükümetin kendilerine enkaz bıraktığını öne sürerlerdi. Rutin buydu.

İktidara gelen hükümette işler yolunda gitmemeye başladığında da formül hazırdı eskiden: Başbakan derhal bakan değiştirirdi. 

“Kabahat samur kürk olsa kimse sırtına almaz” sözü bizde siyasete bundan dolayı çok uyar.

Reklam

Şimdi kafa karıştırıcı olan, iktidarın tutumu.

İktidarın büyük ortağı olan AK Parti’nin yönetim kademelerinde yer alanlar ile göreve talip olan adayları, partilerinin 22 yıldır ülkeyi yönettiği, İstanbul’un son beş yıllık ara dönem dışında 1994’ten bu yana -yani 25 yıl- kendilerine hiç de yabancı olmayan başkanların yönetiminde bulunduğu gerçeğine aldırmaz görünerek konuşuyorlar…

En son, dün, AK Parti genel başkanı sıfatı da bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, hayat pahalılığı ve enflasyonun tüm dünyanın başını ağrıttığını söyledikten sonra, “Vatandaşlarımızın karşılaştığı sıkıntıların farkındayız” cümlesini sarf etti.

Kendisini dinlemeye gelen kitlelere…

Acaba kalabalığın içerisinde yer alanlar ile neredeyse bütün kanallardan yayınlanan konuşmayı televizyonları başında canlı izleyenler veya ne söylendiğini haberler arasında öğrenenler, bu tür sözleri işittiklerinde ne düşünüyorlardır?

Bu seçimde kampanyaları takip ederken aklıma takılan ve cevabını bilemediğim için kafamı karıştıran sorulardan biri bu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ekonomik sıkıntıların sebebi olduğunu düşündüğü bakanlar ile önemli konumlardaki bürokratları süreç içerisinde değiştirdi. Hazine bakanı kısa sürede üç, Merkez Bankası başkanı da dört kez değişti.

Değiştiler de ne oldu?

Reklam

Hayat pahalılığı hala dolu dizgin gidiyor, enflasyon da durdurulacak gibi görünmüyor.

Vaat olarak açıklanan iyileşme tarihleri kim bilir kaç kez ertelendi. Son açıklanana göre, bu yıl sonunda bile enflasyon yüzde 36’dan aşağı düşmeyecek.

İş dünyası, Merkez Bankası’nın yeni başkanının dillendirdiği bu tahmini fazla gerçekçi bulmadı.    

Enflasyonun ‘tüm dünyada baş ağrıtacak kadar yüksek olduğu’ kalıbı da gerçeklere pek uymuyor.

ABD’de, Covid döneminde uygulanan kapanma tedarik zincirinde bozulmaya yol açıp enflasyon yükseklikte zirveye vardığında, -Haziran 2022’de- o oran yüzde 9.06’ya çıkmıştı. 

Peki şimdi ne halde ABD enflasyonu? Şubat 2024’te açıklanan oran yüzde 3.09… Mücadele başarılı olmuş, oran üçte bire düşmüş… 

Enflasyonla mücadelede, Washington yönetimi, buna rağmen, kendisini başarılı saymıyor. Orada hedef, yıl sonundan önce, enflasyonun, yüzde 2.0’in altına gerilemesi…  

Avrupa Birliği ülkelerinin enflasyon oranı ortalaması yüzde 3.1…

Ukrayna’da savaşan Rusya’nın Ocak 2024 enflasyon oranı yüzde 7.4; Rusya ile savaşan Ukrayna’nın Ocak 2024 enflasyonu da yüzde 4.7… [Ukrayna Ocak 2023’te yüzde 25’in üzerine çıkmış olan enflasyonu savaşırken bir yılda yüzde 4.7’ye düşürmüş oldu.]

ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri, Rusya, Ukrayna, İsrail (yüzde 3.0)… Bu ülkelerin hiçbirinde enflasyon yüzde 5’in üzerinde seyretmediğine göre, acaba ‘enflasyonu baş ağrıtacak kadar yüksek olduğu’ ileri sürülen hangi ülkeler olabilir?

Venezuela yüzde 200, Arjantin yüzde 211.4 ile, TÜİK’in açıkladığı resmi Ocak ayı enflasyon oranı yüzde 64.86 olan ülkemizin üstünde görünen iki ülke… Herhalde onlar kast ediliyor olmalı.

Ben burada yeri düştükçe Anavatan hükümetini sarsan 1989 yerel seçimini hatırlatıyorum; önceki gün de yine öyle bir gündü. Yazımı okuyan bir dost, şu kısa notu gönderdi: “O sarsıntıyı getiren kampanyayı yürüten muhalefetin lideri kimdi, muhalefet şimdi ne durumda?”   

Doğru söze ne denir?