Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump, dört yıl aradan sonra ikinci kez ABD Başkanı seçildi.
Trump, demokratların adayı Kamala Harris karşısında önemli bir farkla kazandı.
Kuşku yok ki Trump’ın yeniden başkan olması ABD’nin iç politikasını olduğu kadar dış politikasını da etkileyecektir.
Trump’ın, el atacağı konuların başında Rusya-Ukrayna savaşının geleceği tahmin ediliyor.
Trump’ın ABD’nin Ukrayna’ya yaptığı askeri yardımı kesebileceği, en azından azaltacağı beklentiler arasında.
Bu nedenle Trump’un seçilmesine üzülenlerin başında Ukrayna lideri Zelenski geliyor.
Trump’ın seçilmesine Putin’in sevindiğini tahmin etmek zor değil.
Sevinenlerden birinin de İsrail Başbakanı Netanyahu olduğu açık.
Trump ilk başkanlık döneminde hep İsrail’in arkasında durmuş, desteğini ABD Büyükelçiliği’ni Tel Aviv’den Kudüs’e taşıyacak noktaya kadar vardırmıştı.
Netanyahu, Trump’ın güçlü desteğiyle Lübnan’a ve Suriye’nin güneyine doğru genişlemeye, İran’a daha sert müdahaleler yapmaya, Büyük İsrail projesine hız vermeye yönelecektir.
Tabii Trump’ın yeniden başkan seçilmesinin ABD-Türkiye ilişkilerini nasıl etkileyeceği de çok önemli.
Trump’ın ilk başkanlık döneminin özellikle sonlarına doğru Türkiye-ABD ilişkilerinin iyi gittiği söylenemez.
Türkiye ile ABD arasında ilk kriz Rahip Brunson konusunda çıkmıştı.
ABD vatandaşı Rahip Brunson Türkiye’de casusluk yaptığı suçlamasıyla tutuklanmıştı. ABD Başkanı Trump, Brunson’un hemen serbest bırakılmasını istemiş aksi halde Türkiye’ye yaptırımlar uygulanacağını açıklayarak, Ankara’ya baskı yapmayı sürdürmüştü.
Brunson serbest bırakıldı.
Trump, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la konuşup anlaştıklarını belirterek Erdoğan’a teşekkür etti.
İkinci kriz, Suriye iç savaşı nedeniyle Türkiye’nin hemen sınırının altında, Suriye topraklarında, güvenli bölge oluşturmak amacıyla Ekim 2018’de başlattığı Barış Pınarı Harekâtı nedeniyle patladı.
Trump, Türkiye’nin harekatı genişletmesine ve Suriye topraklarında daha derin bir güvenlik koridoru oluşturmasına karşı çıktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ağır mesajlar gönderdi.
Amerika’nın Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası (CAATSA) yaptırımları uygulamaya konuldu.
Bir başka kriz konusu ise Türkiye’nin Rusya’dan S-400 savunma sistemi alması oldu.
ABD, Türkiye’yi ortak yatırımcısı olduğu F-35 savaş uçağı projesinden çıkardı.
Türkiye’nin projeye ödediği 1,4 milyar dolar geri verilmediği gibi F-35 uçakları da verilmedi.
Trump’ın ikinci kez başkan seçilmesiyle dillendirilen soruların başında “ABD Suriye’den çekilir mi?” sorusu geliyor.
Trump’ın ABD’nin dış askeri operasyonlarına karşı olduğu, içe dönük politikalar izleyeceği, Suriye’den de çekilebileceği tahminleri yapılıyor.
Trump’ın böyle bir politika değişikliğine gitmesi kolay değil.
ABD, Suriye’nin kuzeyinde PKK/PYD’ye bir devletçik kurdurdu. Bu devletçiğe bir ordu da oluşturuyor. PKK-PYD mensuplarına askeri eğitim ve teçhizat veriyor.
Amaç Suriye’nin kuzeyinde Arap olmayan bir devlet daha oluşturmak ve İsrail’e yardımcı olmasını sağlamak.
Suriye’nin kuzeyinde kurulan devletçiliğin Kuzey Irak’la birleşmesi ve Batı’da Akdeniz ulaşacak bir koridor oluşturulması ABD’nin amaçları arasında.
Bu nedenle Trump’ın yakın gelecekte Büyük Ortadoğu Projesi’ne (BOP) ve Büyük İsrail hedefine hizmet edecek Suriye’nin kuzeyindeki operasyonu durdurması ve Suriye’den çekilmesini beklemek pek gerçekçi görünmüyor.