Bahçeli’nin Dem Parti eşbaşkanın elini sıkması soruları birlikte getirdi:
Bir çözüm ya da barış hamlesinin eşiğinde miyiz? Bahçeli’nin tokalaşması buna mı işaret ediyor.
Yanıtı bilmiyoruz, ama umalım öyle olsun.
Şu veya bu şekilde, bir yerde Kürt meselesinin siyasi arenaya tekrar döneceğine şüphe yok.
Bu, her siyasi aktör için siyasi bir ihtiyaç ve demokrasi için bir gerek.
Ayrıca bir ağırlık meselesi var. Son yıllarda Türkiye’de siyasetin ve demokrasinin güzergâhını şekillendiren ana konu Kürt sorunu oldu.
Kürt meselesinde çözüm arayışı hep vardı.
Devlet açısından PKK isyanını dindirmek için Öcalan’la ilk temas arayışlarının Özal döneminde başladığını, 28 Şubat günlerinde askerlere sürdüğünü biliyoruz.
İkinci evrede, çatışmaların yeniden alevlenmesi üzerine 2005-2008 yılları arasında örgütle temas kurulduğunu, enformel ilişkilerin sürdürüldüğünü, 2008-2011 arasında ise Oslo Süreci adı altında kapalı bir görüşme döneminin yaşandığını da biliyoruz.
2012 sonu itibariyle bu kez daha şeffaf bir görüşme dönemi başladı ve 2015’e kadar “çözüm süreci” olarak devam etti. Bu süreç sonuç vermemekle birlikte, tabuların yıkılması, korkuların azaltılması, çözüm ışığının belirmesi ve kamuoyu tarafından benimsenmesi bakımından son derece önemli oldu.
Hatırlamak lazım: 2012 sonunda PKK’nın ilan ettiği ve o günden 2015 Temmuz’a kadar siyasete ve çözüme endeksli olarak süren ateşkes, 2013’te silahlı güçlerin çekilmesinde ilk aşamanın yaşanması, 2014’te çözüm için çerçeve bir yasanın çıkması, taraflar arası görüşmeler, İmralı-devlet, İmralı-HDP, HDP-hükümet arasında kurulan kamuoyunun bilgisine sunulan görüşmeler, 28 Şubat Dolmabahçe toplantısı, 2015 Nevruz’unda Öcalan’ın silah bırakma eşiğine gelindiğini açıklaması, ne denli farklı algılara yol açtıysa da, kritik, hatta siyasi bellek bakımından tarihi anlardı.
Tüm bunlar üç hususu öne çıkarır.
Devlette ve Kürt hareketinde çözüm arayışı ve iradesi açısından bir süreklilik vardır ve Türkiye belli bir deneyim olgunluğuna erişmiştir. Çatışma 30 yıllıktır, ancak bunun son 15 yılı çatışmaya çözüm bulma çabalarına, son 10 yılı ise bir temas-diyalog-görüşme evresine tanıklık etmiştir.
-Yol daimi kazanımlarla şekillenmiştir. Zaman, deneyim ve etkileşim, ilk temastan Dolmabahçe mutabakatına uzanan çizgide, çatışma çözümü arayışını, her geçen gün biraz daha derinleştirmiştir. Bu çerçevede kalıcı girdiler kriz dönemlerinin tahribatından daha güçlü olmuştur.
-Gerek Kürt hareketi gerek siyasi iktidar için çözüm, ülke içi siyasi gelişmelere, toplumda meşruiyet durumuna, Ortadoğu’da dengelere, yeni girdilere ve imkânlara bağlı, dolayısıyla dinamik ve değişken nitelikler taşıyan bir süreçtir. Bu durum çözüm çabalarının ilerlemesini, dinamiklerinin yeni durumlara ve taleplere uyarlanmasını zorlaştırmış, birçok kriz ve kopuş temel olarak bu nedenle yaşanmıştır.
Bugün Ortadoğu’da yeni dinamikler var.
Siyasi partiler düzeyinde yeni ihtiyaçlar var.
Toplumun yeni siyasi nefes beklentisi var.
Barış ve çözüm yeni koşullarda aynı anda demokratik ve milli çıkar olamaya ilerleyebilir.
Tokalaşmanın bu koşullarla bir anlamı olabilir.