İsrail’de yayınlanan Haaretz gazetesinin dünkü nüshasında bir karikatür hemen dikkatimi çekti. Dün 7 Ekim’di ve ölü sayısının 50 bine doğru yol aldığı Gazze savaşını başlatan Hamas saldırılarının ilk yıldönümüydü.
Netanyahu savaş kabinesi üyeleriyle kadeh tokuşturken çizilmiş karikatürde…
Çizen, Netanyahu’ya, şu sözleri söyletiyor: “Bir yıl geçti, bir yıl daha geliyor, hadi kadeh kaldıralım.”
Şerefe kadeh kaldırılan savaşın vahşeti şu tabloda: 41.431 Filistinli, 72’si rehine 1778 İsrailli, 116-134 medya çalışanı/gazeteci (111-127 Filistinli, 2-4 İsrailli ve 3 Lübnanlı), 179’u Birleşmiş Milletler’in UNRWA kurumu personeli olmak üzere 224 de insani yardım kuruluşları üyesi bu savaşta hayatını kaybetti.
Bu yüzyılın en yüklü insan kaybının verildiği savaşın yıldönümüydü dün.
Savaş son haftalarında Lübnan’a ve Yemen’e doğru genişledi, İran da İsrail füzelerine hedef haline geldi.
İsrail ara sıra Suriye’ye de bombalarını gönderiyor.
Bir yılını geride bırakan savaş biteceğe benzemiyor.
Galiba savaşın bitmesini, kan dökülmesinin sona ermesini, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile BM genel sekreteri António Guterres dışında samimiyetle arzulayan pek yok.
Savaşın bitmesi için taraflar üzerinde baskı uygulayabilecek ülkeler ile kurumlar, ya sonuç alınmayacağı baştan belli söylem düzeyinde kalan açıklamalar yapıyorlar ya da sessiz kalmayı tercih ediyorlar.
ABD, Avrupa ülkeleri…
Bunlar birinci grupta yer alan ülkeler…
Savaş başladığından beri sesleri çıkmayanlar arasında dikkat çekenler Rusya ve Çin ile Suudi Arabistan ile Körfez ülkeleri…
Farklı görünseler bile pek çoğunun ortak bir noktası var: Hamas, Hizbullah ve Husi karşıtlığı…
Çoğu ortak karşıtlarının İsrail eliyle yok edilmesini bekliyor, Gazze ve Filistinliler üzerinden…
Tabii olan, üzerlerine bombalar ve füzeler yağdırılan topraklarda yaşayan sivillere oluyor.
İsrail saldırırken, uluslararası hukuk ve savaş hukukunun koruması altında olan kadınları-yaşlıları-çocukları da öldürmekten geri durmuyor.
Gözlerim canlar almaya devam eden savaşın sona ermesi için çaba arayışında olduğu için, önceki günkü Washington Post’ta (WP) “Gazze için barış planı ve iki-devletli çözümün yolu” başlıklı yazı dikkatimi çekti.
Biri İsrail’in eski başbakanlarından Ehud Olmert, diğeri Filistin Ulusal Yönetimi’nde dışişleri bakanlığı yapmış Nasser al-Khidwa olan iki yazarı var yazının…
Yazarların çözüm önerileri yabana atılır gibi değil. İsrail devleti kurulduktan ve üç büyük savaşa rağmen taraflar birbirlerine kendi şartlarını dikte ettiremedikten sonra girişilen müzakerelerde benimsenmiş temel çerçeveye uygun bir çözüm önerisi…
İki devlet -İsrail ve Filistin- olacak, tarihi başkent Kudüs bu iki devletin de içinde bulunacağı beş ülkeli bir mütevelli heyet tarafından yönetilecek.
Makul bir düşünce.
Sorun, daha önceki müzakerelerde de karşılaşılanla aynı: Bu önerileri kabul kimden beklenecek?
Hamas ve Netanyahu ‘iki devletli çözüme’ karşılar…
Hem de ölümüne karşılar…
Ölümüne karşı oldukları, Gazze savaşı öncesi ve sonrasındaki tavırlarından biliniyor.
Herhalde WP editörleri de bu sebeple önemli yazıyı bir sayfanın altına gömmüşler…
Savaşa son verilmesini samimi olarak isteyenlere düşen bir görev var: Şimdiye kadar savaşın devamına sözlü olarak ve madden destek vermiş ABD, İngiltere ve Almanya gibi Batılı ülkelerin liderlerini, ‘iki devletli çözüm’ için İsrail’e baskı yapmaya zorlamaları…
Kenarda sessiz kalmayı yeğlemiş Rusya, Çin, Ürdün, Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkelerin liderlerini de, ‘iki devletli çözüm’ için Hamas üzerinde ağırlıklarını kullanmaya, savaşa son verilmesini samimi istediği bilinenler zorlayabilirler…
Çözüme yanaşmayanlar bu ortak çabayla devre dışı bırakılabilir.
Netanyahu’ya kalsa, sadece Hamas, Hizbullah, Husiler değil, yeryüzünde tek Filistinli kalmayana kadar savaşı sürdürür o…
Onu ancak kendisini ve ölüm kasırgasına dönüştürdüğü savaşını şu ana kadar desteklemiş olanlar durdurabilir.
Aksi halde, bundan sonraki her yılın 7 Ekim günü, karikatürdeki gibi, sav