Açıyorsun TV kanalını veya internet sitesini, alıyorsun eline gazeteyi rekor haberlerinden geçilmiyor…
İhracatta rekor kırdık…
Savunma ve havacılık ihracatımızı yüzde 9,8 artarak 3,7 milyar dolara ulaştı: Rekor kırdık…
Turizmde rekora koşuyoruz. Hedef; 60 milyon turist 60 milyar dolar gelir…
Vergi gelirlerinde 234 milyar dolarla son 25 yılın rekorunu kırdık…
Sağlıkta kırdığımız rekorların haddi hesabı yok…
Her alanda çok iyiyiz, büyüyoruz…
Kimse adını anmıyor, kimse bahsetmek istemiyor ama bir rekorun daha sahibiyiz…
Ne o?
Fakirlik… Yoksulluk…
Fakirlikte OECD ülkeleri rekor kırdık… Enflasyon rekorunu yıllardır zaten kimseye bırakmıyoruz… AB ülkeleri, OECD ülkeler yanımıza bile yaklaşamıyor. Evelallah uzak ara birinciyiz!
Hükümetin yegane temsilcisi bu durumu önemsemiyor. Bir neslin yetersiz beslenme nedeniyle sağlıksız büyüdüğünün farkında değil. Veya farkında ama çaresiz!
Çaresiz olduğu için de yokluk ve yoksulluğun eski Türkiye’de kaldığını söyleyip kendini avutuyor. Milleti kandırmaya çalışıyor…
Erdoğan geçen gün Beştepe’de çok önemli bir konuşma yaptı. Dedi ki; ‘milletlerin hayatında ekonomik sıkıntılar olur’
Çok doğru saptama… Zaman zaman her ülke, her millet dar boğaza girebilir. Her toplum sıkıntılı dönem yaşayabilir.
Çare nedir?
Çare ekonomik sıkıntının nedenini doğru teşhis etmektir. Gerisi kolaydır; sıkıntının nedeni bulunursa mesele çözülür…
Bizdeki derin ve kalıcı yoksulluğun sebebi ne?
Ne olacak; Tayyip Erdoğan…
Onun aldığı yanlış kararlar…
Çocukların yatağa aç girmesinin, meyveye hasret kalmasının, et yüzü görememesinin müsebbibi kendileri…
Halk artık bu gerçeğin farkında. Erdoğan’ın büyüsü bozuldu. ‘Reis iyi çevresi kötü. Reis ne yapar ne eder memleketi düzlüğe çıkarır’ söylemi işlemiyor… Seçmen gerçeğin farkına vardı…
AKP diye kurumsal bir yapı yok…
Reis’ten bağımsız karar veren bir çevre de yok…
Söze her bakan, her bürokrat, her milletvekili ‘Cumhurbaşkanımızın talimatıyla’ diye başlıyor…
Tek kişi var o da Erdoğan…
O halde her şeyin hakimi Reis’se derin yoksulluğun, önüne geçilmez fakirliğin nedeni de o…
Eleştiri okları Erdoğan’a yönelince AKP içi de fokur fokur kaynamaya başladı. Reis daha kötü duruma düşmeden çekilse iyi olur sesleri yükseliyor.
Bu durum İngiltere’de yaşandı…
Demir lady lakaplı Muhafazakar Margaret Thatcher 11 yıl başbakanlık yaptı seçim kaybetmeden görevinden ayrılmak zorunda kaldı…
Partisi yoruldun artık dedi…
İşçi Partisi’nden Tony Blair 10 yıl başkanlık yaptı o da seçim kaybetmeden partisinin isteğiyle evine çekildi.
Batı’da işler böyle yürüyor. Yıpranan liderler koltuğuna yapışmıyor. Koltuğunu korumak için attığı yanlış adımların bedelini halkına ödetmiyor…
Özür diliyor, çekiliyor…
Artık AKP’liler bile Erdoğan’ın çekilmesini istiyor. Kimi dillendiriyor, kimi karnından konuşuyor, kimi ima ediyor…
AKP’li eski vekil Metin Külünk açık yüreklilikle konuştu; Erdoğan’ın bırakma zamanının geldiğini söyledi…
Çünkü, herkes biliyor ama dillendiremiyor: Erdoğan çekilmeden ekonomi düzelmez Türkiye düzlüğe çıkamaz…