İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın göreve gelmesinden sonra suç örgütlerine karşı üst üste operasyonlar başladı. Kamuoyunda bir yanda güvenlik güçlerinin operasyonları sonucu kanunun uygulanması konusunda olumlu bir algı oluşurken beraberinde başka bir soru daha ortaya çıktı.
Bu örgütler madem vardı, nerede oldukları, ne yaptıkları biliniyordu, o zaman neden düne kadar bir operasyon yapılmadı? Daha net soru ise; bu örgütlerin varlıkları, işledikleri suçlar önceki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ya da ilgili kurumların bilgisi dahilinde mi gelişiyordu?
Bu sorulara Türkiye’nin küresel kara para aklama ve terörün finansmanını izleyen FATF’ın (Financial Action Task Force/Mali Eylem Görev Gücü) gri listesine girişini de eklemek gerek. 1991 yılında FATF’a üye olan Türkiye 21 Ekim 2021’de gri listeye alındı. Bir ülkenin kara para aklama, terörizmin finansmanı ile mücadelede eksiklikleri olduğu kanaatine varılması halinde gri listeye alınıyor. Eğer eksikliklerini gidereceğini söylemezse o zaman adres kara liste. Orada İran ve Kuzey Kore gibi ülkeler var.
Türkiye gri listeden bu sene 28 Haziran’da çıkarıldı. Listeden çıktığında resmi bayram havasının oluşması listeye girişin de yani kara para ve terörün finansmanı konusunda soru işaretlerinin oluşmasının da sahici olduğunu gösteriyordu zaten.
Bu fotoğrafa sokakta çatışan çeteler, İstanbul’da gündüz gözüyle haraç vermeyen işyerlerinin basılması, farklı ülkelerde etkin olan mafyaların hesaplaşma yeri olarak Türkiye’yi seçmesi, suçu işleyenin kimliğine göre kanunun uygulandığı algısı eklendiğinde pek de parlak bir durum çıkmıyor.
Adalet Bakanlığının 2021 yılında yayınlandığı Adli İstatistiklerinde erişkin nüfustaki şüpheli sayısında 2020’den 2021’e görülen sert artış da bu kötümser algıyı teyit ediyor.
IPSOS’un bu yılın Haziran’ında 31 ülke için yayınladığı
Suç ve Kanunun Uygulanmasına Dair
Algı araştırması Türkiye’nin diğer ülkeler arasında çok parlak bir yerde olmadığını gösteriyor.
Araştırmanın en çarpıcı sonuçlarından biri ekonominin birçok konunun olduğu gibi suçla mücadelenin de öncelik olarak önüne geçtiği. Katılımcıların yüzde 50’si hükümetlerinin ekonomiye öncelik vermesi gerektiğini söylerken sadece yüzde 24’ü suç ve şiddetin önlenmesi için öncelikle çaba gösterilmesi gerektiğini düşünüyor.
Mevcut ekonomik krizin etkisi ile suç ile mücadelenin değil ekonominin öncelikli olması gerektiğini belirtenlerin 31 ülke içinde en yüksek olduğu ülkelerden biri yüzde 70 ile Türkiye.
Son 12 ay içerisinde çevresinde suç oranının arttığını düşünenlerin Türkiye’deki oranı yüzde 46. 31 ülke ortalaması ise yüzde 31. Bu da Türkiye’de suç oranının arttığında dair güçlü bir algı olduğunu gösteriyor. Türkiye’nin üzerindeki ülkeler ise suç oranı algısında hangi ligde olduğumuza dair çarpıcı bir fikir veriyor: Şili, Peru, Kolombiya, Güney Afrika ve Arjantin.
Son bir yılda çevresinde uyuşturucu kullanımının arttığını düşünenlerin oranı ise 31 ülke ortalaması ile yaklaşık olarak aynı: %49.
Suç oranının artışına dair Türkiye’ye dair en çarpıcı veri ise hırsızlık olaylarına dair. Türkiye’de son bir yılda çevresinde hırsızlık olaylarının yaşandığını düşünenlerin oranı yüzde 66. 31 ülke arasında Türkiye’den daha fazla bu algıya sahip olan tek bir ülke var o da Güney Afrika. Güney Afrika’nın genel güvenlik durumuyla ile ilgili küresel olarak ne kadar kötü bir şöhrete sahip olduğunu, özel mülklerin elektrikli teller ve silahlı korumalar tarafından korunduğunu düşünürsek Türkiye’nin ikinci olması ülkedeki asayiş algısına dair çok kötümser bir tutuma işaret ediyor.
Son 12 yılda erişkin kadınlara şiddet olaylarında da ülkemiz yüzde 59 ile yine Güney Afrika ve Peru’dan sonra yüzde 59 ile üçüncü sırada.
Çevrenizde suç örgütü gördünüz mü ya da duydunuz mu sorusunda da ortalamanın üzerinde olan Türkiye çocuklara karşı şiddet vakalarına dair soruda da Güney Amerika ülkeleri ile aynı grup içerisinde.
Suça dair bu güçlü kötümser bilgi/duyum algısına rağmen kolluk güçlerine duyulan güvende Türkiye ortalamanın üzerinde bir yerde (%28) duruyor. Bunda ortalamanın yüzde 20 gibi çok düşük bir seviyede olmasının da etkisi var.
Araştırmaya katılanların çoğunluğu suçun arkasında temel sebep olarak fakirliği görürken Türkiye’de alkol ve uyuşturucu kullanımının suça neden olduğunu düşünenler (%29) ortalamanın (%43) çok altında ve ülke sıralamasında da en altlarda yer alıyor.
İçişleri ve Adalet Bakanlıklarının suç ve cezalandırma sistemine dair etkin icraat paylaşımlarının aksine toplumda birçok suç türünde ciddi bir artış olduğunda dair dünya ortalamalarının üzerinde bir algı var. Algı çoğu zaman sahadaki gerçeklikten kaynaklansa da kimi zaman gerçekte ne olup bittiğinin üzerinde bir etki oluşturur.
Rakamlara bakıldığında suç ve kanunun uygulanmasına dair algı Türkiye için parlak bir resim çizmiyor.