Devlet Bahçeli her gün yeni bir sosyal medya söylevi ile gündemdeki yerini koruyor.
Son teklifi, “Haşerat” ve “PKK’nın milis gücü” olarak nitelediği DEM milletvekillerine ve danışmanlarına verilen maaşların ve hazine yardımının -ki Bahçeli’nin hesabı ile yılda 940 milyon lirayı buluyormuş- kesilerek şehit ailelerine verilmesi olmuş.
Okuyucular ne der bilmiyorum ama bana bir hayli ilginç geldi bu teklif. Bu meselede DEM’lilerin iddianamesini Bahçeli yazıyor ve üzerlerine çarpı koyuyor. Anayasa Mahkemesi de DEM konusunda Bahçeli’den farklı düştüğü için öfkeden nasibini alıyor ve “Kapatılma talebi” bir kere daha tekrarlanıyor.
Teklifin ilginçliği, partilerin iddianamesinin öteki parti liderleri tarafından yazılıyor olması. Ne dersiniz, MHP’nin iddianamesini de diğer partiler, mesela DEM partisi yazsa ne olur?
Garip mi göründü? Sistem meşruiyeti açısından ne farkı var MHP ile DEM’in?
MHP’ye verilen oylarla DEM’e verilen oyları ayrıştıran ne var?
Bahçeli’nin, DEM’e verilen oyları yargılama hakkı var mı?
DEM adına birisi çıkıp, “MHP ülkenin bütünlüğüne zarar veriyor, vatandaşlar arasında ayrımcılık yapıyor, bu, ülkenin bölünmesini kışkırtan bir yaklaşımdır, MHP grubu da Bahçeli’nin bu tavırlarını destekliyor, onun için MHP milletvekillerinin maaşları kesilip, şehit ailelerine ya da ayda 12 bin 500 lira ile geçinmek zorunda olan emeklilere verilsin” dese, bu teklif Bahçeli’nn teklifinden daha az demokratik mi olur?
Aslında bu milletvekili maaşları üzerindeki tasarruf her parti için gündeme getirilebilir. Hele, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden sonra Meclis’in sürüklendiği konumu sokaktaki insanlara sorsanız, “Milletvekilleri ne yapıyor ki, Beştepe’den gelen kararlar için parmak kaldırıp indiriyorlar” gibi bir cevap alabilirsiniz.
Her şeye rağmen Meclis Meclistir. 15 Temmuz’un en ağır cürmü, Meclis’in bombalanmasıdır. Orası şu an ne kadar indirgenirse indirgensin, Millet iradesinin tecellisinin potansiyel kurumudur.
İşin esasına gelinirse, Bahçeli’nin çıkışlarındaki asıl sorun, Türkiye okumasında, belki “Millet” okumasındadır.
Bahçeli’nin bu yaklaşımında bir siyasi yapı olarak DEM’in üstü çizilmektedir. Oysa Bahçeli de bilir ki DEM’in 57 milletvekili Meclis’e, paraşütle gelmemiştir. Onlar da MHP’lilerin çıktığı sandıktan çıkarak gelmiştir.
Bahçeli’nin kafasındaki sorun, DEM milletvekillerini Meclis’e gönderen halk iradesi iledir. DEM’e oy veren 6 milyon kadar seçmen vardır. Onların aileleri de vardır.
Millet ve Türkiye üzerine Bahçeli’den çok farklı tahayyüller içinde olan başka milyonlar da vardır. Belki halen ortağı bulunduğu Cumhur İttifakının büyük parçası Ak Parti içinde Devlet Bahçeli le asla yolları buluşmayacak milletvekilleri ve kitleler de mevcuttur. Ya onlar da Bahçeli’nin üzerini çizer ve “^MHP milletvekillerine ve MHP’ye verilen hazine yardımı fuzuli, hepsi istirdat edilip şehit ailelerine verilsin” derse…?
Daha ileri gideyim, kendilerini “Milliyetçi” olarak tanımlayacak ama Bahçeli ile de düşünceleri - siyaset dilleri- ülke tasavvurları uyuşmayacak pek çok grup da var.
Sinan Ateş cinayetinde MHP’nin ve Bahçeli’nin ortaya koyduğu tavrı onaylamayan “Ülkücüler”i nereye koyacaksınız?
Bahçeli’nin çıkışlarının bir de Cumhur İttifakı’nı bağlayan – yoksa bağlamayan mı?- bir tarafı var. Bahçeli bu mesajlarının sonunda “Milliyetçi Hareket Partisinin Cumhur İttifakı ile birlikte bir misyon üstlendiğini “nin altını çizmekte, böylece kendi anti demokratik ve dışlayıcı öfkesine ortağını ortak etmektedir.
Bahçeli’nin ülke – toplum tasavvuru, bütün iddialarının aksine birleştiriciliği değil, ayrımcılığı beslemekte, bu yönüyle, bölücü örgütün ve onun içerdeki uzantılarının ekmeğine yağ sürmektedir. Böyle bakıldığında Bahçeli’nin maaşı da -kendi mantığı uyarınca- kesilip şehit ailelerine verilse yeridir.