“Hep köle misali zincire vurdun
Ben sana dost oldum, sen düşman oldun
Sen beni kendine göre mi buldun?”
Hatırladınız değil mi?
Normalleşme sürecinin emekleme evresinde olduğu günlerde “Siyasette normalleşme” kavramı henüz tedavüle sokulmamış ama yapı taşları da döşenmeye başlamıştı. Bu gerçeğin Devlet Bahçeli’nin gözünden kaçacağını beklemek saflık olurdu, nitekim kaçmadı da. Özgür Özel ile yapılacak ilk görüşme tarihinin birkaç gün içinde netleşeceğinin duyurulmasıyla birlikte hemen eşofmanlarını giyinip Ferdi Tayfur şarkısı eşliğinde efkarlı bir yürüyüşe çıktı. Görüntü servis edildiğinde hem “Şşşşt, alooo… Buradayım, ve bakın nasıl da sağlıklıyım” dedi hem de susar gibi yaparak sözü Ferdi Tayfur’a bıraktı.
“Hainsin” diyorsam söyleten sensin
Sana söylediğim sözlere kızma
Sitem ediyorsam ettiren sensin”
Tam üç gün sonra bu sitemkar videoya rağmen Özel’le yapılacak görüşmenin tarihi netleşti. 2 Mayıs’ta Erdoğan’ın sık sık Bahçeli ile birlikte poz verdiği koltuğa bu kez Özel oturdu. İlk diyalog gerçekleşti, görüşmeye damga vuran Erdoğan’ın ağzından dökülen “Devir siyasette yumuşama devri” oldu. Yetmedi bir de 11 Haziran’da CHP’ye iade-i ziyaret gerçekleşti.
Bahçeli ikinci atağı o ziyarete saatler kala yaptı. Bu kez video yerine fotoğrafı tercih etmişti. Yine sustu, konuşan üzerinde “Allah bana yeter” yazılı yüzük taktığı eli ve o elle tuttuğu dosya oldu… “Gideceğin varsa göreceğin de var” mı demek istedi, -içeriğini bilenlerin bildiği- “Bu dosyada ne varsa ortalığa saçarım” mı demek istedi, yoksa “her ikisi de mi?” diye düşünenleri aldı bir telaş…