MEHMET Şimşek vurguluyor.
“Doğrudan vergilerin payını arttıracağız. Büyük şirketlerden vergi alacağız. Çok uluslu şirketlerden vergi alacağız.”
*
Cevdet Yılmaz vurguluyor:
*
“Vergi adaletini güçlendireceğiz. Doğrudan vergilerin payını arttırarak vergi adaletini sağlayacağız.”
*
Bunlar çok güzel mesajlar.
*
Ancak her iki ismin de topluma vermeleri gereken bir mesaj daha var.
O da şudur:
*
“Hiçbir koşulda büyük şirketlerin vergi borçlarını silmeyeceğiz. Vergi affı getirmeyeceğiz.”
*
Toplumda adalet algısının oluşması açısından böylesi bir kararlılığın dile getirilmesi şart.
VERGİYE İLETİŞİM ŞART
ORTADA çeşitli taslaklar dolaşıyor.
Kimi doğru kimi yalan.
*
Şöyle bir olguyla karşı karşıyayız:
*
“Her şeye vergi geliyor. Bahşişe bile vergi geliyor” algısı öne çıkarılıyor.
Yurtdışı çıkış harcına her gün yeni bir fiyat belirleniyor. 15 bin lira dendi, 3 bin lira dendi.
Bazı çevreler, bu konudaki iletişim açığını gayet iyi yakalamış durumdalar. Hücumlarını buradan yapıyorlar.
*
Vergi konusunda doğru dürüst bir iletişimin geliştirilmesi şart.
Etkili, proaktif, doğrularla yalanların ayrışmasını sağlayan, dezenformasyonla mücadeleyi esas alan bir iletişim.
*
“Bir sürü işimiz var, bununla mı uğraşacağız” denmemeli. Bunun işin çok önemli bir parçası olduğu unutulmamalı.
ÖZÜR DİLERSEN HAKKINDAKİ GERÇEKLERİ ANLATMAM
GAZETECİ Yılmaz Özdil, CHP Lideri Özgür Özel’e şöyle seslenmiş:
*
“Özür dileyene kadar hakkındaki gerçekleri anlatmaya devam edeceğim.”
*
Özgür Özel, “Pardon Yılmaz Abi. Çok özür diliyorum” dese...
Yılmaz Özdil, gerçekleri anlatmaktan vazgeçecek yani.
*
Gazeteciye bakın hele.
Bir özürle gerçekleri anlatmaktan vazgeçiyor.
ŞİKÂYET ETTİĞİN ŞEYİN SEN DE BİR PARÇASISIN
HERKESİN dilinde şu türden bir şikâyet:
*
“Bodrum çok kalabalık abi. Adım atacak yer yok. Herkes burada.”
*
İyi de birader, sen de o kalabalığın bir parçası değil misin? Sen de Bodrum’u kalabalıklaştıran kişilerden biri değil misin? Kendini kalabalıktan niye ayrıştırıyorsun ki?
*
Herkesin dilinde şu türden bir şikâyet:
*
“Çeşme’deki kalabalık çekilmez abi. Nüfusu bilmem kaça çıktı Çeşme’nin.”
*
İyi de birader, sen de nüfusu arttıran şahıslardan biri değil misin? Sen de Çeşme’yi çekilmez kılan kalabalığın bir parçası değil misin? Senin ne ayrıcalığın var da kendini ayrı bir yere koyuyorsun?
*
Herkesin dilinde şu türden bir şikâyet:
*
“Yurtdışına gittim, her taraf Türk abi. Her yeri doldurmuş bizimkiler.”
*
İyi de birader, her yeri dolduran Türklerden biri de sen değil misin? Kendini niye yurtdışına giden Türklerden ayrı bir yere koyuyorsun ki? Sen de gitmişsin işte. Sen de yurt dışındaki Türk kalabalığının bir parçası olmuşsun.
DIAMOND TEMA İŞİNE YARGININ KARIŞMASI
DIAMOND Tema isimli birisi, sosyal medyada yaptığı bir tartışmada Hz. Ayşe’nin evlilik yaşıyla ilgili çeşitli iddialar dile getirdi.
*
Hz. Ayşe’nin evlilik yaşıyla ilgili iddialar, huzursuz ateistlerin sığındıkları son limandır. Buradan yürümeye çalışırlar hep. Buradan bir şeyler çıkarmaya çalışırlar hep.
Diomand Tema isimli şahsın yaptığı da buydu.
*
Fakat şöyle bir şey oldu:
*
Yargı, Diamond Tema işine karıştı. Soruşturma açıldı falan.
*
Oysa buna hiç gerek yoktu.
*
Çünkü işin içine yargının karışması...
- “Gerçekleri söyledim, böyle oldu” havasının atılmasına yol açtı.
- Hz. Ayşe’nin evlilik yaşıyla ilgili karşı argümanların işitilmemesine yol açtı.
- “Karşımdakini yendim, bunu yaptılar” algısının oluşturulmasına yol açtı.
- Lüzumsuz, faydasız bir tartışmanın daha da dikkat çekmesine yol açtı.
MAÇ İZLERKEN YAŞADIKLARIM
- Pizza reklamlarının maç aralarında devreye girmesi çok feci. Gecenin geç vakti insanın canı çekiyor. RTÜK şu karbonhidrat propagandasına bir el atabilir mi acaba?
*
- Kumanda, bardak, kuruyemiş tabağı falan... Bunların hiçbirini sağımda solumda bulundurmuyorum. Maç izlerken galeyana kapılıp ekrana fırlatıyorum da ondan.
*
- Yorum yapmadan, sessizce izlenmiyor maçlar. Bunu anladım. Bu yüzden izlerken bir kalabalık olmasını istiyorum etrafta. Öyle sıradan bir kalabalık değil ama. Gürültücü bir kalabalık.
*
- Ekran başından 15 saniyeliğine ayrıldığımda gol olabiliyor. Bu durumda yaşadığım şey devasa bir öfke ve muazzam bir pişmanlık.
*
- En kıl olduğum takım: Sağlamcı, defansa çekilmiş, ataklardan kaçınan, oyunun temposunu düşüren takım. Bu tür takımların yenilmesi için dualar ediyorum.