Cumhurbaşkanlığı Baş Danışmanı Mehmet Uçum sırasıyla, “şekli” diyerek önemsizleştirse, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, yürürlüğü 12 ay ertelendi diye yanlış takdim etmiş olsa da Anayasa Mahkemesi 4 Haziran 2024 tarihinde yayınlanan kararıyla Cumhurbaşkanının Anayasa’nın 104. maddesine aykırı olarak kendi kendine verdiği yetkileri tırpanladı.
Anayasa Mahkemesi, 4 Haziran 2024 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan, 6 Aralık 2023 tarihli, 6 sene sonra verilen, 6 ayda yazılan ve 420 sayfa tutan bir kararla Binali Yıldırım hükümetinin devlete, Anayasaya ve Merkez Bankası bağımsızlığına verdiği hasarı düzeltti.
Anayasa Mahkemesi’nden 6 sene gecikmeli karar
Anayasa Mahkemesinin kararının, özellikle Merkez Bankası bağımsızlığı ile ilgili hususta başkanlar değiştirildikten, enflasyon azdırıldıktan, ücretli ve emekli kesim ezildikten ve ekonomi krize sokulduktan sonra, 6 yıl gecikmeli olarak verilmesi değişik şekillerde yorumlanabilir.
En başta ve nesnel değerlendirmede 420 sayfalık 6 Aralık 2023 tarihinde verilen kararın yazılıp, imzalanıp yayınlanmasının 6 ay alması sebebiyle “Anayasa Mahkemesi de yavaşmış ve hayati konularda bile hemen harekete geçemiyor, halkın yararını koruyamıyor” denilebilir.
İyimser bir yorum ise Anayasa Mahkemesinin cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sınırlamaktaki çekingenliğini aştığı ve daha çok ve hızlı iptal kararları vermesinin beklenebileceği yönünde olabilir.
Nitekim Anayasa Mahkemesinin 22 Şubat 2024 tarihli 2021/131 Esas sayılı kararı ile (85) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin bazı hükümlerinin iptaline karar vermiş olması da benzer iptal kararlarının gelebileceğini gösteriyor.
OHAL şartlarında 703 sayılı KHK
Türkiye, 2017 yılında olağanüstü hâl şartlarında yapılan referandumla kıl payı ile kabul edilen anayasa değişikliği ile Türk usulü cumhurbaşkanlığı sistemine geçmiş; yeni sisteme geçiş için kanunlarda yapılması gerekli uyarlamaların yapılması için de bir geçiş süresi öngörülmüştü.
Ancak, 2018’de, henüz geçiş süreci uyarlamaları yapılmadan cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılmasına karar verildi. Kanunları cumhurbaşkanlığına uyarlamak için, acele ile zamanın başbakanı Binali Yıldırım hükümetine 10 Mayıs 2018 tarihinde Anayasa’nın o zamanki 91’nci maddesine dayalı olarak “Kanun Hükmünde Kararname” (KHK) çıkarma yetkisi veren 7142 sayılı kanun (Yetki Kanunu) çıkarıldı.
Kanun değiştirme yetkisi verilmedi
Söz konusu 7142 sayılı Yetki Kanunuyla “Anayasada yapılan [cumhurbaşkanlığı sistemi] değişikliklere uyum sağlamak üzere; […] kanunlar[da] yer alan başbakanlık, bakanlar kurulu gibi ibarelerin değiştirilmesi ve benzeri işlemler için […] ilgili hükümlerin yeniden düzenlenmesi, değişiklik yapmak üzere” Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi veriyordu.
Binali Yıldırım Hükümeti, görevi sona ermeden birkaç gün önce, 9 Temmuz 2018 tarihli Resmî Gazetede 142 sayfa tutan ve 233 maddeden ibaret 703 sayılı torba KHK’yi çıkardı, o zamanın cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da onayladığı KHK ile cumhurbaşkanlığı sistemi ile ilgili olan, olmayan onlarca kanunu bir çırpıda değiştirdi.
Meclise ait yetkilerin gaspı
Yıldırım Hükümeti, 7142 sayılı Yetki Kanunuyla hiç yetki verilmediği halde 703 sayılı KHK’nın 151(h) maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası başkanlarının 5 yıl süre ile görev yapacağına dair 1211 sayılı kanunun 25(1) maddesini iptal etti. Söz konusu 25(1) madde bankaya özerklik sağlıyordu. Oysa yetki kanunu söz konusu 25(1) maddede sadece “bakanlar Kurulu” ibaresini “cumhurbaşkanı” olarak değiştirme yetkisi veriyordu. Ancak Yıldırım Hükümeti 25(1) maddeyi tamamen kaldırdı. Böylece Yıldırım hükümeti, hukuki tabiriyle, meclise ait olan yetkiyi gasp etmiş oldu.
Bunun sonucunda Merkez Bankası başkanını kimin seçeceği ne kadar süre ile görev yapacağı ve kim tarafından görevden alınacağı hususları tamamen boşta kaldı.
Erdoğan kendi kendine (self) yetki verdi
Yıldırım hükümetinin yetki gaspı suretiyle 9 Temmuz 2018 tarihinde yarattığı boşluğu Erdoğan, 10 Temmuz 2018 tarihinde çıkardığı 3 sayılı kararname ile kendi kendisine TCMB başkanlarını görevden alma ve atama yetkisi vererek doldurdu.
10 Temmuz 2018 tarihinde çıkardığı 3 sayılı “Üst Kademe Kamu Yöneticileri İle Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Atama Usullerine Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin ekinde yer alan oldukça uzun kamu kurumları listesine merkez bankası başkanlarını da ekleyen cumhurbaşkanı Erdoğan; Anayasa’nın 104(17) maddesinin “Kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz” diyen hükmünü, gerçekte varlığı süren ancak zahirde iptal edilmiş gibi görünen 1211 sayılı Merkez Bankası kanununun 25(1) maddesini ihlal etti.
Anayasa 104’üncü maddenin ihlali
Yeni sistemde cumhurbaşkanının yetkilerini uzun uzadıya sayan Anayasa’nın 104’ncü maddesinin 17’nci fıkrasında hiçbir tereddüde yer vermeyecek kadar açık bir şekilde “Kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde, kanun hükümleri uygulanır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir.” demektedir. Buna göre, cumhurbaşkanı TCMB kanununun 25(1) maddesinde yer alan ve merkez bankası başkanının (guvernör) görev süresi ile ilgili olarak cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkaramaz.
Anayasa ihlalinin ağır sonuçları
Görüleceği üzere merkez bankası kanununda hüküm bulunan bu konuda cumhurbaşkanı Erdoğan, 3 sayılı kararnamede hüküm getiremez durumda ikin Yıldırım Hükümetinin 703 sayılı KHK ile söz konusu maddeyi görünürde kaldırmış olması Anayasanın 104. maddesinin 17’nci fıkrasındaki bu yasağı dolanma imkânı verdi. Böylelikle Erdoğan, TCMB başkanlarını sıklıkla değiştirir oldu.
Erdoğan’ın 2019’da Murat Çetinkaya’yı, 2020’de Murat Uysal’ı, 2021’de Naci Ağbal’ı görevden alarak yerine niyetlerini emir telakki eden Şahap Kavcıoğlu’nu atamasından sonra enflasyonda ve ekonomide kötüleşme hızlandı.
Kavcıoğlu yönetimi; 1211 sayılı kanundaki fiyat istikrarını sağlama görevini açıkça ihlal ederek artırması gereken politika faizini hızla düşürerek Eylül 2021’de yüzde 20 civarında olan enflasyonu yüzde 80’lere zıplattı, fiyat istikrarını sağlama görevini adeta kasıtlı olarak ihmal etti; paramızın değerini hızla düşürdü. Kavcıoğlu yönetimi; “eller Mersin’e, TCMB tersine” politikası ile paranın değerini ve geliri ona bağlı olan işçi, memur ve emekli halk kesiminin gelirini iki üç ay gibi kısa bir sürede neredeyse yarıya düşürdü. Makul ve adil bir sebebi olmaksızın halkın görece fakir yaklaşık yüzde 70’lik kesimini daha da fakirleştirdi; buna karşın varsıl olan küçük bir kesimi daha da zenginleştirdi. Yaratılan ucube ekonomik ortamda ucube bir Kur Korumalı Mevduat (KKM) oluşturularak milletin cebinden yüz milyarlarca TL zenginlere aktarıldı. Enflasyonu, Kavcıoğlu’nun atandığı Eylül 2021’deki yüzde 20 seviyesine geri getirmek bile, her şey yolunda giderse en az 3 yıl alacak.
Yargı 6 yıl gecikmeli
Anayasa Mahkemesi, aradan 6 yıl geçtikten sonra, yazılması bile 6 ay alan 6 Aralık 2023 tarihli, 4 Haziran 2024 tarihinde Resmî Gazetede Yayınlanan 420 sayfalık kararı ile 703 sayılı KHK’daki bir çok hükmü, Alican Uludağ’ın sayımına göre 228 adet maddeyi, iptal etti.
Anayasa Mahkemesinin verdiği 228 adet iptal kararlarının bir kısmı, ve bunlar arasında Merkez Bankasına ilişkin 37 no’lu iptal kararı, kanun 6216 sayılı kanunun 66(3) maddesi gereğince Resmî Gazetede yayınlandığı anda yürürlüğe girdi. Mahkeme bir kısım iptal kararlarının ise 12 ay sonra yürürlüğe girmesine karar verdi.
Anayasa Mahkemesi; Esas Sayısı : 2018/117; Karar Sayısı : 2023/212; Karar Tarihi : 7/12/2023 tarihli ve R.G. Tarih – Sayı : 4/6/2024 – 32566 Resmî Gazetede yayınlanan kararının 37’nci fıkrasında aynen şöyle diyor:
“[703 sayılı KHK’nun] 151. maddesinin;
a. (h) bendiyle 14/1/1970 tarihli ve 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu’nun 25. maddesinin birinci fıkrasının yürürlükten kaldırılmasının Anayasa’nın mülga 91. maddesi yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE,
b. (j) bendiyle 1211 sayılı Kanun’un 29. maddesinin ikinci cümlesinde yer alan “…ve meslekleri ile ilgili olarak en az on yıl çalışmış…” ve “…Başkan (Guvernör) ın önerisi üzerine müşterek kararla beş yıl süre ile…” ibarelerinin madde metninden çıkarılmalarının ve üçüncü cümlesinin yürürlükten kaldırılmasının Anayasa’nın mülga 91. maddesi yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALLERİNE OYBİRLİĞİYLE,”
Görüleceği üzere Anayasa Mahkemesi TCMB başkanlarını ilgilendiren iptal kararında yürürlüğün ertelenmesine dair hiçbir şey söylemiyor. AYM kararının bir çok fıkrasındaki iptal kararlarının yürürlüğünün ertelendiğine dair bir hüküm yer almıyor.
Ertelenmeyen karar derhal yürürlüğe girer
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince “Mahkemece iptaline karar verilen kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü veya bunların belirli madde veya hükümleri, iptal kararının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Mahkeme gerekli gördüğü hâllerde, Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi bir yılı geçmemek üzere ayrıca kararlaştırabilir.”
TCMB bağımsızlığı yeniden yürürlükte
703 sayılı KHK ile yürürlükten kalkmış gibi görünen 25(1) madde gerçekte ise geçerliğini hiç kaybetmemişti. Anayasa mahkemesinin iptal kararı bu sahte görüntüyü ortadan kaldırdı; 25(1) maddenin halen yürürlükte olduğu net bir şekilde ortaya çıktı. Meclis söz konusu 25(1) maddeyi bir kanunla ortadan kaldırmadığı sürece Erdoğan, artık, merkez bankası başkanlarını 5 yıllık görev süresi dolmadan görevden alamaz.
Her ne kadar 3 sayılı cumhurbaşkanlığı kararnamesi yürürlükte ve Erdoğan’a merkez bankası başkanını görevden alma yetkisi veriyor gibi görünse de bu yetkinin dayanağı olan KHK iptal edilmiş, söz konusu 25(1) madde gereğince o-de böyle bir yetkisi olmadığı kesin olarak ortaya çıkmış olması karşısında Erdoğan artık bu yetkiyi kullanamaz.
Çünkü 151(h) maddesi iptal edilen 703 sayılı KHK ile Merkez Bankası Kanununun söz konusu 25(1) maddesi iptal edilmiş, Merkez Bankasının bağımsızlığı kaldırılmış değildir. Anayasa 104(17) madde gereğince Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, TCMB başkanlarını görev süresi dolmadan görevden almaya yetkisi yoktur. Anayasa Mahkemesinin de açıkladığı gibi Anayasa 104(17) fıkra gereğince kanunla düzenlenen konularda cumhurbaşkanı yürütme olarak atama yetkisine sahip değildir. Cumhurbaşkanı kanunların üzerinde değildir; tersine onlara uymakla yükümlüdür.
Uçum ve Tunç’un yanıltıcı takdimleri
Hal böyle iken önce Cumhurbaşkanlığı Baş Danışmanı Mehmet Uçum, Anayasa Mahkemesi kararını şeklen verilmiş, esasa ilişkin olmayan ve kanun çıkarılmasını isteyen bir karar olarak takdim etti. Buna katılan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise 228 adet iptal kararlarının tamamının yürürlüğü 12 ay ertelenmiş gibi takdim etti. Hukukçuların, pirimiz İmam’ı Azam Ebu Hanefi’nin, ölmeyi sultana kadı olmaya tercih etmesinde timsalini bulan evrensel etik ilkesine uyarsız olarak idarede mevki ve makam sahibi olan bu iki kamu görevlisinin, adeta kendi yorumlarını dikte etmeye çalışmaları hem etik hem de mantıken kabul edilemez.
Anayasa mahkemesi kararındaki 228 iptal kararından bir kısmının hemen yürürlüğe girdiği, bir kısmının ise yürürlüğünün 12 ay süre ile ertelendiği hiç hukuk bilgisi olmayan biri daha kararı okuyarak kolayca anlayabilir. Hal böyle iken Uçum ve Tunç’un bunu ifade etmeyerek sanki tümünün yürürlüğü ertelenmiş gibi takdim etmesi acaba ne amaca hizmet ediyor olabilir…
Anayasa Mahkemesi kararı ve sonuçları
Anayasa Mahkemesinin kararının TCMB ile ilgili 37 no’lu fıkradaki iptal kararı bağlamında değerlendirmek bile bu iki bürokrat hukukçunun “güçlünün dediği haklıdır” anlayışı ile Anayasa Mahkemesi kararını yanlı ve bilerek isabetsiz takdim ettiklerine ortaya koymaya yeterlidir. Şöyle değerlendirelim:
(i) 1211 sayılı TCMB kanununun 25(1) maddesinde merkez bankası başkanlarının görev süresini düzenlemiş midir. Evet!
(ii) Anayasa’nın 104’ncü maddesinin 17’nci fıkrasındaki hükme göre cumhurbaşkanı TCMB kanununda düzenlenen konuda kararname çıkarabilir mi? Hayır!
(iii) 7142 sayılı KHK çıkarma Yetki Kanunu Yıldırım – Erdoğan hükümetine 121 sayılı TCMB kanunun 25(1) maddesini çıkarma yetkisi verdi mi? Hayır!
(iv) Yıldırım – Erdoğan hükümeti 703 sayılı KHK (151(h) ile TCMB kanununun 25(1) maddesini iptal ederken yetkisini aştı mı, yetki gaspı var mı? Evet!
(v) Anayasa Mahkemesi 703 sayılı KHK’nın 151(h) maddesini yetki gaspı nedeniyle iptal etti mi? Evet! O halde ortada TCMB kanunun 25(1) maddeyi iptal eden bir kanun veya KHK var mı? Hayır!
(vi) Sonuçta cumhurbaşkanlığının 3 no’lu kararnamesi TCMB bakımından kanunda hüküm bulunan duruma ilişkin mi? Evet. Böyle olduğu zaman cumhurbaşkanlığı kararnamesi yürürlükte olsa bile ondaki hüküm mü yoksa kanun hükmü mü uygulanır? Kanun hükmü uygulanır çünkü Anayasa 104. madde 17’nci fıkrası açıkça öyle söylüyor.
İşte bu mantıksal analize göre 703 sayılı KHK’nın çıkarılma şeklinde bir aykırılıktan değil içeriğinde yetki gaspına dayalı ciddi bir anayasaya aykırılık bulunduğu ve iptal edildiği ortada.
Güçlü haklıdır mı demek isteniyor?
Yukarıdaki analizden de görüleceği üzere kendisinden farklı sonuca varanla değil; onlar hakkında “yorumları gerçek dışıdır.” diyen bakan Yılmaz Tunç’un beyanları isabetsiz ve kamuoyunu yanıltıcı mahiyette değil midir?
Sayın Bakan Tunç söz konusu 25(1) madde karşısında TCMB başkanları bakımından Cumhurbaşkanının 104(17)’deki kısıtlara tabi olduğunu neden kabul etmek istememektedir?
Sayın Bakan Tunç’un Anayasa Mahkemesinin 1211 sayılı Merkez Bankası Kanununun 25(1) maddesine ilişkin 37 no’lu iptal kararının Resmî gazetede yayınlandığı 4 Haziran 2024 tarihinde yürürlüğe girmiş olduğunu neden dikkatlerden kaçırmaktadır?
Guvernör görevden alınırsa Danıştay iptal eder
Bu durumda şeklen bakıldığında 3 sayılı cumhurbaşkanlığı kararnamesinin halen yürürlükte görünüyorsa da TCMB başkanına ilişkin hükmünün dayanağı ortadan kalkmıştır ve yoktur!
Kararname Merkez Bankası kanununa aykırı olduğu için cumhurbaşkanı kanuna uymak zorundadır. Buna rağmen dayanağı olmayan ve üstelik kanuna aykırı olan kararname hükmüne dayanarak yapılacak bir atamayı Danıştay iptal edecektir.
Bürokratlara düşen görev
Cumhurbaşkanı baş danışmanı Mehmet Uçum, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve kararname çıkarılmasında görev alan bürokratlara, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı üzerine önemli bir görev düşmekte. Cumhurbaşkanlığının bütün kararnamelerini tarayarak 703 sayılı KHK’nın iptal edilen hükümlerine dayanarak getirilen hükümleri tespit etmeleri ve düzeltmeleri gerekiyor.
Bu çalışma, Türkiye’nin halen alışma sürecinde olduğu cumhurbaşkanlığı sistemini daha istikrarlı, hukuka uyarlı ve pürüzsüz çalışmasını sağlamak için önemli.
Bu çalışma yapılmadığı, hatalar kendiliğinden düzeltilmediği takdirde yargı makamları içtihatları ile ve uzun bir zaman sürecinde bunu yapmak zorunda kalacaktır.
Bu kadar tartışmadan ve acı tecrübeden sonra 25(1) madde yürürlükten kaldırılamaz. Milliyetçi Hareket Partisinin 100 maddelik anayasa taslağında merkez bankası bağımsızlığının anayasa ile güvenceye alınmasını istediği de dikkate alındığında Sayın Erdoğan istese bile Merkez bankasının bağımsızlığına uzun süre dokunulamayacağı da ortadadır.
Gecikmiş ama zoraki bağımsızlığı Merkez Bankasına tekrar hayırlı olsun!
Even though the Chief Presidential Advisor Mehmet Uçum trivialized it by saying "formally" and the Minister of Justice Yılmaz Tunç incorrectly presented it as having been postponed for 12 months, the Constitutional Court, with its decision published on June 4, 2024, curtailed the powers that the President had given to himself in violation of Article 104 of the Constitution. .
With a decision published in the Official Gazette dated June 4, 2024, dated December 6, 2023, given 6 years later, written in 6 months and containing 420 pages, the Constitutional Court corrected the damage done by the Binali Yıldırım government to the state, the Constitution and the independence of the Central Bank.
6 years delayed decision from the Constitutional Court
The fact that the decision of the Constitutional Court was given with a delay of 6 years, especially after the presidents were changed on the issue regarding the independence of the Central Bank, inflation increased, the wage earner and retired people were crushed, and the economy was plunged into crisis, can be interpreted in different ways.
In the first and objective evaluation, it can be said that since it took 6 months for the 420-page decision given on December 6, 2023 to be written, signed and published, "The Constitutional Court is also slow and cannot take immediate action even on vital issues and cannot protect the public's interests."
An optimistic interpretation could be that the Constitutional Court has overcome its hesitation in restricting President Erdoğan and can be expected to issue more and faster annulment decisions.
As a matter of fact, the fact that the Constitutional Court decided to annul some provisions of the Presidential Decree numbered (85) with its decision numbered 2021/131 dated February 22, 2024, shows that similar annulment decisions may come.
Decree Law No. 703 under the conditions of state of emergency
Turkey switched to the Turkish-style presidential system with the constitutional amendment that was narrowly accepted in a referendum held under state of emergency conditions in 2017; A transition period was also envisaged for the necessary adaptations to be made in the laws for the transition to the new system.
However, in 2018, it was decided to hold presidential elections without any transition period adaptations. In order to adapt the laws to the presidency, Law No. 7142 (Authorization Law) was hastily enacted, which gave the government of the then Prime Minister Binali Yıldırım the authority to issue “Decree Laws” (Decree Laws) based on the then Article 91 of the Constitution on 10 May 2018.
No authority to change the law was given
With the said Authorization Law No. 7142, “In order to comply with the changes made in the Constitution [presidential system]; […] It gave the authority to issue a Decree Law "to change the expressions such as prime ministry, council of ministers, etc. in the laws [...] and to rearrange the relevant provisions […] for similar transactions."
A few days before the end of its term, Binali Yıldırım Government issued omnibus Decree Law No. 703 in the Official Gazette dated July 9, 2018, which was 142 pages long and consisted of 233 articles. The Decree Law, which was also approved by the then president Recep Tayyip Erdoğan, was related to the presidential system. He changed dozens of non-existent laws in one fell swoop.
Usurpation of parliamentary powers
Yıldırım Government annulled Article 151(h) of Decree Law No. 703, although no authority was given by the Authorization Law No. 7142, and Article 25(1) of Law No. 1211, which stated that the presidents of the Central Bank of the Republic of Turkey would serve for a period of 5 years. Article 25(1) in question provided autonomy to the bank. However, the authorization law only gave the authority to change the phrase "Council of Ministers" to "president" in the said article 25(1). However, the Yıldırım Government completely abolished Article 25(1). Thus, the Yıldırım government, in legal terms, usurped the authority belonging to the parliament.
As a result, the issues of who will elect the Central Bank president, how long he will serve, and who will be dismissed are completely left blank.
Erdoğan gave himself authority
Erdoğan filled the gap created by the Yıldırım government on July 9, 2018, by usurping power, by giving himself the authority to dismiss and appoint the CBRT presidents with the decree no. 3 issued on July 10, 2018.
President Erdoğan added central bank governors to the very long list of public institutions included in the annex of the Presidential Decree No. 3, "On Appointment Procedures for Upper Level Public Administrators and Public Institutions and Organizations", issued on July 10, 2018; He violated the provision of Article 104 (17) of the Constitution, which states that "Presidential decrees cannot be issued on matters expressly regulated by the law", and Article 25 (1) of the Central Bank Law No. 1211, which actually exists but appears to have been annulled.
Violation of Article 104 of the Constitution
The 17th paragraph of the 104th article of the Constitution, which enumerates the powers of the president in length in the new system, states clearly and without any hesitation that "Presidential decrees cannot be issued on matters clearly regulated by law." If there are different provisions in the presidential decree and the law, the provisions of the law shall apply. "If the Turkish Grand National Assembly passes a law on the same subject, the Presidential decree becomes invalid." says. Accordingly, the president cannot issue a presidential decree regarding the term of office of the central bank governor (governor), as stated in Article 25(1) of the CBRT Law.
Serious consequences of constitutional violation
As can be seen, President Erdoğan was unable to make a provision in the decree no. 3 on this issue, which has a provision in the central bank law. The fact that the Yıldırım Government apparently abolished the said article with the Decree No. 703 gave the opportunity to circumvent this ban in the 17th paragraph of Article 104 of the Constitution. Thus, Erdogan changed the CBRT presidents frequently.
The deterioration in inflation and the economy accelerated after Erdoğan dismissed Murat Çetinkaya in 2019, Murat Uysal in 2020, and Naci Ağbal in 2021 and appointed Şahap Kavcıoğlu, who considered his intentions to be an order.
Kavcıoğlu management; By clearly violating his duty to ensure price stability in Law No. 1211, he rapidly reduced the policy interest rate, which was supposed to increase, causing inflation to jump from around 20 percent to 80 percent in September 2021, and almost deliberately neglected his duty to ensure price stability; It rapidly reduced the value of our currency. Kavcıoğlu management; With its "hands to Mersin, CBRT to the contrary" policy, it reduced the value of money and the income of workers, civil servants and retired people whose income depends on it by almost half in a short period of two or three months. Without a reasonable and just reason, it made the relatively poor 70 percent of the population even poorer; On the other hand, it made a small portion of the wealthy even richer. In the freak economic environment created, a freak Exchange Rate Protected Deposit (KKM) was created and hundreds of billions of TL were transferred from the nation's pocket to the rich. Even bringing inflation back to the 20 percent level in September 2021, when Kavcıoğlu was appointed, will take at least 3 years, if everything goes well.
Judgment delayed by 6 years
After 6 years, the Constitutional Court, with its 420-page decision dated 6 December 2023, which took 6 months to even write, and published in the Official Gazette on 4 June 2024, annulled many provisions in Decree Law No. 703, 228 articles according to Alican Uludağ's count. did.
Some of the 228 annulment decisions made by the Constitutional Court, including the annulment decision no. 37 regarding the Central Bank, entered into force as soon as the law was published in the Official Gazette in accordance with Article 66(3) of Law No. 6216. The court decided that some annulment decisions would come into force after 12 months.
Constitutional Court; Number of Principles: 2018/117; Number of Decisions: 2023/212; Decision Date: 7/12/2023 dated and RG Date - Number: 4/6/2024 - 32566 It says exactly as follows in the 37th paragraph of the decision published in the Official Gazette:
“Article 151 [of Decree Law No. 703];
a. UNANIMOUSLY, that the repeal of the first paragraph of Article 25 of the Central Bank of the Republic of Turkey Law No. 1211 dated 14/1/1970 with paragraph (h) is unconstitutional in terms of the repealed Article 91 of the Constitution, and UNANIMOUSLY,
b. With paragraph (j), the phrases "... and have worked for at least ten years in relation to their profession..." and "... for a period of five years by joint decision upon the recommendation of the Governor (Governor)" in the second sentence of Article 29 of Law No. 1211 are removed from the article. UNANIMOUSLY, that their removal from the text and the repeal of the third sentence are contrary to the Constitution in terms of the repealed Article 91 of the Constitution, and UNANIMOUSLY,
As can be seen, the Constitutional Court does not say anything about the postponement of its validity in the annulment decision concerning the CBRT presidents. There is no provision in many paragraphs of the Constitutional Court decision regarding the postponement of the validity of the annulment decisions.
The decision that is not postponed enters into force immediately.
In accordance with paragraph (3) of Article 66 of the Law No. 6216 on the Establishment and Trial Procedures of the Constitutional Court, "The law, the Presidential decree or the Internal Regulations of the Grand National Assembly of Turkey or certain articles or provisions thereof decided to be annulled by the court shall be annulled on the date the annulment decision is published in the Official Gazette." gets up. "If the court deems it necessary, it may also decide the date on which the annulment decision will come into force, starting from the day it is published in the Official Gazette, for a period not exceeding one year."
CBRT independence is back in effect
Article 25(1), which seems to have been abolished by Decree Law No. 703, actually never lost its validity. The annulment decision of the Constitutional Court eliminated this false image; It has become clear that Article 25(1) is still in force. Unless the Parliament repeals Article 25(1) with a law, Erdoğan can no longer dismiss central bank governors before the end of their 5-year term.
Although presidential decree No. 3 is in effect and seems to give Erdoğan the authority to dismiss the central bank governor, the decree on which this authority is based has been annulled, and it has become clear that he does not have such authority in accordance with the said article 25(1). Erdoğan can no longer use this authority against him.
Because with the Decree Law No. 703, whose article 151(h) was annulled, the said article 25(1) of the Central Bank Law was annulled, and the independence of the Central Bank was not abolished. In accordance with Article 104 (17) of the Constitution, President Erdoğan does not have the authority to dismiss the CBRT presidents before their term of office expires. As explained by the Constitutional Court, in accordance with Article 104 (17) of the Constitution, the president does not have the authority to appoint the executive in matters regulated by law. The President is not above the law; On the contrary, he is obliged to comply with them.
Misleading presentations of Uçum and Tunç
This being the case, first the Chief Advisor to the Presidency, Mehmet Uçum, presented the Constitutional Court decision as a formal decision, not substantive and calling for the enactment of a law. Minister of Justice Yılmaz Tunç agreed with this and presented the validity of all 228 annulment decisions as if they were postponed for 12 months. It is both ethically and logically unacceptable that these two public officials, who hold positions and positions in the administration, are trying to dictate their own interpretations, without complying with the universal ethical principle that is exemplified by the jurists' choice of our master, Imam Abu Hanafi, to die over being a judge over the sultan.
Even someone with no legal knowledge can easily understand by reading the decision that some of the 228 annulment decisions in the Constitutional Court decision came into force immediately, while the validity of some of them were postponed for 12 months. This being the case, I wonder what purpose it might serve if Uçum and Tunç do not express this and present it as if the entire implementation period has been postponed...
Constitutional Court decision and its consequences
Even evaluating the decision of the Constitutional Court in the context of the annulment decision in paragraph no. 37 regarding the CBRT is enough to show that these two bureaucrat lawyers have presented the decision of the Constitutional Court biasedly and knowingly inaccurately, with the understanding that "what is powerful is right". Let's evaluate it like this:
(i) Has the term of office of central bank governors been regulated in Article 25(1) of the CBRT Law No. 1211? Yes!
(ii) According to the provision in the 17th paragraph of the 104th article of the Constitution, can the president issue a decree on the subject regulated in the CBRT law? No!
(iii) Did the Authorization Law No. 7142 give the Yıldırım-Erdoğan government the authority to issue Article 25(1) of the CBRT Law No. 121? No!
(iv) Did the Yıldırım – Erdoğan government exceed its authority when annulling Article 25(1) of the CBRT law with Decree No. 703 (151(h)), is there a usurpation of authority? Yes!
(v) The Constitutional Court violated Article 151(h) of Decree No. 703. Yes! Then, is there a law or decree that annuls Article 25(1) of the CBRT law? No!
(vi) After all, is the presidential decree no. 3 related to the situation in which the CBRT has a provision? Yes. In such a case, even if the presidential decree is in force, is the provision in it or the legal provision applied because the 17th paragraph of Article 104 of the Constitution clearly says so?
According to this logical analysis, it is clear that Decree Law No. 703 was annulled not because of any contradiction in the way it was issued, but because of a serious unconstitutionality based on usurpation of authority in its content.
Does it mean that might is right?
As can be seen from the above analysis, not with those who reach different conclusions than themselves; “His comments about them are untrue.” Aren't the statements of Minister Yılmaz Tunç inaccurate and misleading to the public?
Why does Mr. Minister Tunç not want to accept that the President is subject to the restrictions in Article 104(17) in terms of CBRT presidents, in the face of the article 25(1) in question?
Why does Mr. Minister Tunç overlook the fact that the Constitutional Court's annulment decision no. 37 regarding Article 25(1) of the Central Bank Law No. 1211 entered into force on June 4, 2024, when it was published in the Official Gazette?
If the governor is dismissed, the Council of State cancels
In this case, although the presidential decree no. 3 appears to be still in effect when looked at in its form, the basis for its provision regarding the CBRT president has disappeared and does not exist!
Since the decree is against the Central Bank law, the president must comply with the law. However, the Council of State will annul an appointment based on a decree that has no basis and is contrary to the law.
Duties of bureaucrats
President's chief advisor Mehmet Uçum, Minister of Justice Yılmaz Tunç and the bureaucrats involved in the issuance of the decree have an important duty upon the annulment decision of the Constitutional Court. They need to scan all the presidential decrees and identify and correct the provisions introduced based on the canceled provisions of Decree No. 703.
This study is important to ensure that the presidential system, which Turkey is still in the process of getting used to, is more stable, law-abiding and operates smoothly.
If this work is not carried out and the errors are not corrected on their own, the judicial authorities will have to do this with their jurisprudence and over a long period of time.
After so much debate and bitter experience, Article 25(1) cannot be repealed. Considering that the Nationalist Movement Party, in its 100-article draft constitution, wants the independence of the central bank to be guaranteed by the constitution, it is obvious that the independence of the central bank cannot be touched for a long time, even if Mr. Erdogan wants to.
Congratulations once again to the Central Bank for its delayed but forced independence!