CHP’nin merkezinde yer aldığı tartışmalar hoş değil

Yerel seçimin birincisi CHP galiba bu başarısının tadını tam çıkaramayacak. Baksanıza, aradan daha iki ay bile geçmemişken, lüzumsuz tartışmaların tam ortasında CHP…

‘Yandaş gazeteci’ tartışması

İstanbul’un iki ayrı seçimi üç kez kazanmış belediye başkanı Ekrem İmamoğlu, temsil ettiği kentte 2027 yılında yapılacak Avrupa Olimpiyat Oyunları’nın Roma’daki imza törenine, kalabalık bir gazeteci grubunu da yanına alarak gitti.

Geziye katılan gazetecilerin, Roma’dayken ve oradan dönüşte neler yazdıklarına göz gezdirecek olanlar şaşırabilirler.

Ben şaşırdım çünkü.

Avrupa Olimpiyat Oyunları nedir? İmza töreninde neler yaşandı? Olimpiyat Oyunları’nın İstanbul’da yapılması kente ve ülkeye neler kazandıracak?

Geziye katılan gazetecilerden bu üç temel soruya cevap veren neredeyse hiç çıkmadı.

Kamuoyumuz günlerdir gezi üzerinden açılmış başka tartışmalarla meşgul: 

Neden o 45 gazeteci çağrıldı? AK Parti’yi ‘yandaş medyası’ var diye eleştiren CHP -veya Ekrem İmamoğlu- şimdi kendisi de bir ‘yandaş medya’ mı oluşturuyor? Geziye çağrılan gazetecilerden bazıları geçmişte Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın uçağında seyahat eden gazetecileri kınarlardı; şimdi kendileri İmamoğlu’nun uçağındalar… Kaldıkları otelin, yedikleri yemeklerin parasını kim ödedi?

Gürültülü bir ortamda günlerdir bunlar tartışılıyor…

Bu tartışmalar, bana, dünyanın en büyük uluslararası fuarı olan EXPO’ya İzmir’in aday olduğu, 2013 yılında yapılmış Paris gezisini hatırlattı.

Paris’e bir uçak dolusu davetliyle gidilmişti. Uçakta İzmir’in hem belediye başkanı -Aziz Kocaoğlu- hem de valisi -Mustafa Toprak- bulunuyordu. [Merak bu ya: Roma gezisinde İstanbul valisi nedenyoktu?] Paris’teki toplantıya İzmir dışından çağrılan gazetecilerin hepsi İzmir kökenliydi. 

Paris gezisinin ardından şimdikine benzer bir tartışma çıkmadı.

Peki, o geziye katılan gazeteciler, seyahat ettikleri uçak, kaldıkları otel ve yedikleri yemekler için para ödediler mi?

Hayır, ödemediler.

Roma’ya giden meslektaşların yanlış yaptıklarını duyurmak için tartışmalara katılanların etik hatırlatmaları yerinde olabilir ama, mesleki açıdan mahzurlu olduğu bilindiği halde, bizde bu konuda bir gelenek oluşmuş değil.

ABD’de, resmi gezilerde otel ve yemek masrafları gazeteciler -daha doğrusu onların çalıştıkları kurumlar- tarafından ödendiği gibi, başkanın uçağında seyahat edenlerden yol parası da alınır.

Londra’da çıkan Suud kökenli haftalık Al-Majalla dergisinin künyesinde, mensuplarının seyahat masraflarının kendileri tarafından karşılanacağı yazılıdır.

Bizde de olması gereken budur. Meslek örgütleri tatsız tartışmada taraf tutmak yerine, medya kurumlarını kesin tavır almaya zorlayacak adımlar atmalıdır. Kararlı davranılırsa sonuç da alınabilir.

“MHP’DEKİ İKİLİ” TARTIŞMASI

CHP genel başkanı Özgür Özel de bir başka tartışma başlattı. 

Partisinin grup toplantısında, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin kendisine yönelttiği dört soruya değinirken, onları okumaya utanacağını söyledi ve “Ben o soruları kimin yazdığını biliyorum. MHP örgütünün illallah dediği ikili” şaşırtıcı cümlesini kurdu.

Ardından Bahçeli’ye kendisi dört soru yöneltti. Biri şu o soruların: “Sinan Ateş davasının üstüne sis çöktüren iki kişinin bu cinayet üzerindeki payı nedir?”

“Kim olabilir o ‘ikili’?” diye düşünürken, ikisi de MHP genel başkan yardımcısı olan Semih Yalçın ile İzzet Ulvi Yönter’den, Özgür Özel’e, yenilir yutulur olmayan saldırılar geldi.

Siyasete yakışmayan türden bir dille…

Özgür Özel de kendisi hakkında kullanılan sıfatlardan herhalde rahatsız olmuştur.

MHP’nin iki yöneticisinin dili, siyaset alanında RTÜK veya TFF gibi bir kurum olsa, müdahale gerektirecek bir dil.

Elbette kınanmayı hak ediyor o dil…

CHP genel başkanı Özel’in böyle bir dile kendisini muhatap etmesi doğru mu? 

Genel başkanlar muhataplarını doğru seçmeliler.

Böyle giderse, kamuoyu, CHP’nin yerel seçim başarısı ve iktidar olma potansiyeli ile değil, yanlış tartışmalarla meşgul olacak…