Ankara'nın Bağırsağı Patladı!

İki önemli olay var. Biri Sinan Ateş suikastı, öteki mafya babası Ayhan Bora Kaplan ve çetesi…

Her ikisinin de göbeğinde hakim var, savcı var, polis müdürleri var, komiserlervar, siyasetçiler var, mafyozlar var, tetikçiler var, gizli tanıklar var, gizli olmayan tanıklar var…

Kadro eksiksiz anlayacağınız…

Bazı ülkücü siyasetçilerin de adının geçtiği siyasi cinayetin üzeri kapatılmaya çalışılıyor. Ya deliller karartılıyor ya deliller görmezden geliniyor. Bazı isimler korunuyor, el sürülmüyor…

Veya el sürülemiyor…

Ucunun MHP’ye kadar uzandığı iddialar arasında... Her gün yeni bir delil, her gün yeni bir görüntü, her gün bir isim ortaya çıkıyor. Gerçek şu; savcı suikastı derinleştirmemek için elinden geleni yapmış…

Ayhan Bora Kaplan ise zaten kollanan isimlerdenmiş. Son yıllarda hakkındaki iddiaların biri hariç tümüne takipsizlik kararı verilmiş… Yedi takipsizlik kararı!...

Bu ne ya!..

Hele biri teknik takip yapan polisin fezlekesi beklemeden takipsizlik kararı çıkmış. İşin içinde Eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısı varmış!..

Şimdi Yargıtay üyesi…

Kaplan eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ ya yakınmış. Hatta 15 Temmuz gecesi Soylu ile birlikte eline silah alarak TRT’nin önüne giden ekibin içindeymiş…

Peki ne yapmış ki Ankara’yı karıştırdı derseniz?

299 sayfalık iddianameye göre yapmadığı kalmamış. Silahlı örgüt kurmak, yönetmek, adam öldürmek, adam yaralamak, yağma, eziyet… Savcılık, Kaplan çetesi üyeleri için biri ağırlaştırılmış ikişer kez müebbet ve 169 yıl hapis cezası istiyor.

Soylu bakanlıktan gidip Yerlikaya gelince operasyon başlamış. Şu anda Ankara emniyeti birbirine girmiş halde…

Rezilliğin bini bir para…

Kaplan’ın yardımcısı varmış; adı Serdar Sertçelik. Örgütün ikinci adamıymış. Hep şüpheli hem gizli tanıkmış. Gözaltına alınmış, adli kontrol şartıyla serbest bırakılmış. Sonra bir eğlence mekanında iki bacağından vurulmuş. Doktor bu haliyle ifadeye bile gidemez raporu vermiş.

İfadeye gitse tutuklanacakmış. Polisler ifadesini evinde almış, ayağına elektronik kelepçe takılmış…

Alçılı ayağa nasıl takıldıysa!...

İki ayağı kırıkken yurt dışına kaçmış… Hem de ayağındaki elektronik kelepçeyle…

Nasıl kaçtıysa? Kim kaçırdıysa?

Yurt dışına çıkınca sosyal medya üzerinden emniyette ifadesini alanları suçlamış. Kendileri söyledi kendileri yazdı, bazı siyasetçileri suçlamam gerektiğini söylediler, 19 sayfalık ifademden haberim yok gibi sözler sarf etmiş…

Bu sözler üzerine Ankara emniyetinde bir operasyon daha…

Kim kimle, kimin eli kimin cebinde belli değil. MHP Genel Başkanı Bahçeli dünkü grup konuşmasında köpürdü durdu. Cumhur İttifakı’na komplo kurulduğunu söyledi.

Yargı ve emniyetin içine soysuz ve kripto çetelerin yerleştiğini ilan etti…

Kim bunlar?

Söylemedi. Kendisi iktidarın ortağı değilmiş gibi konuştu. Emniyete ve yargıya eli uzanmıyormuş gibi davrandı.

17/25 Aralık emniyet ve yargı odaklı darbe girişiminin tekrarının planlandığını ima etti…

(Bu arada bir parantez açmama izin verin. Bahçeli dün 17/25 darbe girişimi dedi ya, üç, beş yıl önce 17/25 Aralık’ı tarihin en büyük rüşvet ve yolsuzluk vakası ilan etmiş, millet unutmayacak diye bağırmıştı. Hesap soracağını ilan etmişti. Parantezi kapatıyorum)

Ankara emniyetinde darbe girişimini planlayanlar kim?

Mafya babası ve çetesini yakalayanlar mı, bugüne kadar koruyanlar mı? Suç çetesini hala korumaya çalışanlar mı?

Kim?

Bahçeli anlayan anlasın misali açık kapı bıraktı. Birilerine mektup yazdı.

Bu işler çete/hakim/savcı/polis/bürokrat beşlisinde kalmıyor, ucu siyasetçiye kadar gittiği için Ankara’da telaş var…

Bunu hem Kaplan soruşturması hem Ateş suikastının seyri için söylüyorum…

Bu işler nasıl sonuçlanır bilemem ama olan bitene emniyet ve yargıdaki güç savaşı denilip geçiştirilecek bir olay değil…

Arkası çamur, arkası batak…

Ankara’nın bağırsağı patladı demem bundan…

Bağırsağın bir gün patlayacağı belliydi?

Nerden mi belliydi?

İçişleri Bakanı Yerlikaya 2023 yılında 11’i uluslararası 420 suç örgütünün çökeltildiğini açıkladı. Son 10 ayda çökeltilen suç örgütü sayısı ise 454…

Sayı ile yazayım dört yüz elli dört!..

Bu örgütlere 2023’ten önce neden dokunulmamış acaba? Neden çökeltilmemiş?

Bu ayrı ama çok önemli bir konu…

Birileri bir gün yanıt verir inşallah!...

Bakın bir ülkede bu kadar çok suç örgütü varsa… Bir ülke suç örgütlerinin at koşturduğu alana dönmüşse…

Onları koruyan polis/savcı/hakim/bürokrat ve siyasetçilerin özellikle iktidardaki siyasetçilerin olması normal…

Çünkü başka türlü yaşayamazlar…

Meseleye buradan bakalım mı?