Cumhurbaşkanı Erdoğan bu açıklamayı yeni yapmadı. Ama 50+1 sistemiyle ilgili olarak yaptığı en son değerlendirme olduğu için geçerliliğini koruyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözlerini tarihleri ile birlikte alıntılayacağım. Yeni anayasa konusu ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ndeki değişiklikler gündeme geldiği için Erdoğan’ın sözlerini yazımın başlığına çekmek istedim. İlerleyen bölümde bu konuya tekrar döneceğim.
NUMAN KURTULMUŞ’UN TEMASLARI
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, anayasa turuna başlıyor. İlk ziyaretini CHP’ye yapacak. Kurtulmuş bugün Özgür Özel’i ziyaret edecek, ardından da bu hafta içinde DEM Parti dahil olmak üzere Meclis’te grubu olan partilerle görüşecek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özgür Özel’le görüşmesinde de gündem maddelerinden birini yeni anayasa oluşturacak.
Türkiye’nin 12 Eylül darbesinin eseri olan bu anayasadan kurtulup, sivil anayasaya kavuşması lazım.
Anayasa girişimini çok değerli buluyorum ama Meclis’teki parçalı dağılım nedeniyle maalesef umutlu değilim.
CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin üzerinden iki dönem geçtiği için aksayan ya da düzenlenmesi gereken yönleri ortaya çıktı. O nedenle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin restorasyonu yeni anayasaya göre daha mümkün gözüküyor. Çünkü az sayıda anayasa değişikliği gerektiren maddeler var. Çoğunluğu yasa değişikliği ile sağlanabilir.
İSTİKRARI GÜVENCE ALTINA ALDI
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin en büyük kazancı siyasi istikrarı garanti altına alması oldu. Seçim gecesi ülkeyi 5 yıl boyunca kimin yöneteceği belli oluyor. Türk siyaseti siyasi istikrarsızlıktan çok çekti. Anarşi ve terörün en yoğun olduğu 70-80 arası ve 90’lı yılların en büyük özelliği neydi? Siyasi istikrarsızlık. 9 aya, 11 aya bir hükümet düşüyordu. 25 günlük hükümetler kuruldu. Ömrü birkaç ay olan hükümetlerle ülkenin hangi sorunu çözülür?
Çözülemedi de...
50+1 SİSTEMİ DEĞİŞMELİ
Bununla birlikte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde değiştirilmesi gereken düzenlemelerden birini 50 artı 1 sistemi oluşturuyor. 50 artı 1 sistemi siyasetin kimyasını bozdu. Yüzde 50 oy alan partileri yüzde 1 oy alan partilere mahkûm etti.
Bu sistemin mimarlarından biri olan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum ısrarla 50 artı 1 sistemini savunuyor ama ben bu sistemi siyasetin ayağına vurulmuş bir pranga olarak görüyorum. Bu sistem devam ettiği müddetçe gün gelecek büyük partiler küçük, küçük partiler büyük olacak. Çünkü sistem küçük partilere yarıyor.
ERDOĞAN: 50+1 DEĞİŞMELİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan da 50+1 sisteminin değişmesi görüşünde. Erdoğan’ın son dönemlerde bu konuda yaptığı iki açıklama var.
Biri 18 Kasım 2023 tarihinde Almanya gezisi dönüşünde gazetecilerin sorusu üzerine Erdoğan, “50 artı 1 şartının değişmesi konusunda aynı fikirdeyim. İsabetli olur. Çoğunluğu alan adayın seçilmesi usulüne geçilmesi halinde cumhurbaşkanlığı seçimi de seri olur, uğraştırmaz ve yanlış yollara sevk etmez” demişti.
SİYASETİ YANLIŞ YOLLARA SEVK EDİYOR
Erdoğan, 50 artı 1 sisteminin siyaseti yanlış yollara sevk ettiğini belirterek şunları söylemişti: “Mevcutta 50 artı 1 mecburiyeti partileri yanlış yollara sevk ediyor. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Yok altılı masa, yok on altılı masa... Bundan sonra kim bilir daha neler çıkar? Ama oy sayısı itibarıyla en fazla oy alan aday seçilir denildiği zaman seçim hızla tamamlanır.”
Erdoğan’ın işaret ettiği 6’lı Masa’da yer alan ve oyu yüzde 1’i bile bulamayan dört parti sistem sayesinde CHP’den 39 milletvekilliği koparmıştı.
DEĞİŞMESİNDEN YANAYIM DEMİŞTİ
Erdoğan 14 Mayıs seçimleri öncesinde, 12 Mayıs 2023 tarihinde katıldığı TV’lerin ortak yayınında da 50 artı 1’le ilgili soruya, “Böyle bir yapılanmaya, böyle bir düzenlemeye katılacak olan siyasi partiler olursa bunun olmaması söz konusu değil, olabilir. Doğrusu ben de olmasından yanayım. Buradaki 50+1 oran itibarıyla 50+1 değil, yüzde 50+1 oy demek. Bu seçimden sonra böyle bir adım atılabilir. Bu adım karşılık bulursa anayasa değişikliği gerekiyor. Olmaması için neden yok” diye yanıt vermişti.
SEÇİM İTTİFAKI
Bir de seçim ittifakı meselesi var. Seçim ittifakı adeta küçük partilerin sigortası haline dönüştü.
CHP gibi, MHP gibi ideolojisi olan partiler ayakta kalır. AK Parti gibi merkez sağın büyük partileri yaşar. Ama bu sistem siyasi istikrarı tehdit eder hale geliyor. Seçim barajını aşmak için ittifaka gir, milletvekilliği kazan, seçimden sonra yolları ayır. İlke yok, dava yok; bu tam bir siyasi sömürü aracı haline dönüştü.
Erdoğan ile Özgür Özel sisteme neşter vurabilir.
EKREM İMAMOĞLU’NUN CUMHURBAŞKANLIĞI YATIRIMI
Ekrem İmamoğlu’na haksızlık etmemek için CNN International’a verdiği röportajda Hamas’la ilgili sözlerinin birebir deşifresini edindim.
Ekrem İmamoğlu, Filistinlilerin maruz kaldığı zulmün durdurulmasını istiyor. “Filistinli kadınların ve çocukların maruz kaldığı zulme de karşı duran bir anlayışı temsil ediyoruz” diyor. Buraya kadar sorun yok.
HAMAS’A TERÖR ÖRGÜTÜ DİYOR
Ama söz konusu Hamas olunca, “Hamas tabii bizim çok üzüldüğümüz bir saldırıyı İsrail’de yaptı. Ve bu terör uygulamalarını yapan, insanları topluca öldüren her türlü örgütlü yapı bizim nezdimizde terör örgütüdür” diyor.
Yetinmiyor, “Hamas’ın saldırısını kötü bir saldırı ve çok kötü bir durum ve terör saldırısı olarak yorumluyoruz” diye konuşuyor. Yani üstüne basa basa Hamas’a terör örgütü derken, İsrail’in yaptığı katliamlara, 40 bin masum insanı katleden Gazze kasabı Netanyahu’ya tek bir söz etmiyor.
Hadi geçtim Deniz Gezmiş’lerin Filistin davasını. Ekrem İmamoğlu, Gazze bombalanmış hastanelerin küvözlerinde çürüyen bebek cesetlerini dahi hatırlamıyor.
Niye hatırlamıyor? Niye Hamas’a terör örgütü derken, İsrail’in katliamlarıyla ilgili düşük profilli açıklamalar yapıyor?
CUMHURBAŞKANLIĞI VİZESİ ALMAK İÇİN
Çünkü Ekrem İmamoğlu cumhurbaşkanı olmak istiyor. Cumhurbaşkanlığının yolunun İsrail ve ABD’nin vizesinden geçtiğini düşünüyor.
Çevik Bir de öyle değil miydi? Refahyol hükümetine karşı, gidip İsrail’le Stratejik İşbirliği Anlaşması imzalamıştı. Ama İsrail desteği Çevik Bir’i cumhurbaşkanı yapamadı.
Bakalım İsrail ve ABD desteği Ekrem İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı yapabilecek mi?