Kılıçdaroğlu ve Erdoğan-Özel görüşmesi

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile “cumhurbaşkanı” ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın görüşme kararları üzerine, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Saray ile müzakere edilmez, mücadele edilir” ifadesini kullanması, Kılıçdaroğlu’nun tutarsızlıklarını bir kere daha ortaya çıkarttı.

Altılı masa” olarak anılan ittifakta, AKP’nin laiklik karşıtı siyasetiyle aynı çizgide olan Gelecek Partisi’ne, Demokrasi ve Atılım Partisi’ne, Saadet Partisi’ne tavizler veren; bu partilere oy oranlarıyla orantısız sayıda milletvekilliği hediye eden; bu partilerle imzaladığı ortak mutabakat metinlerinde, laikliğin yer almadığı 1921 sözde anayasasını öven, Türkiye’nin en demokratik anayasası olan 1961 Anayasası’nı eleştiren ve böylece AKP’li TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile aynı konuma düşen; laiklik karşıtı siyasetçileri CHP milletvekili yapan; 13 yılda girdiği tüm seçimleri kaybettiği halde genel başkanlık makamını korumakta ısrar eden ve böylece AKP’nin iktidarını sürdürmesini sağlayan Kılıçdaroğlu mu Saray’a karşı gerçek bir mücadele vermiştir?!

Nitekim Kılıçdaroğlu, Saray’a karşı mücadeleyle ilgili söz konusu eleştiri mesajında da, Cumhuriyetin temel ilkelerinden ve laiklikten yine hiç söz etmemiştir.

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın ise, Kılıçdaroğlu’nun mesajına yanıt verirken, “Türkiye’yi temsil eden tüm siyasal partilerle görüşürüz, ancak Cumhuriyetin ilke ve devrimlerinden bir milim sapmayız. Lütfen herkes bunu bilsin” açıklamasını yaparak, bir yandan Kılıçdaroğlu’nun geçmişteki siyasetini eleştirmiştir, bir yandan da CHP’nin söz konusu görüşmeyle ilgili tavrı konusunda bir ipucu vermiştir.

***

Özel’in Erdoğan ile görüşmesinin doğru olup olmadığı veya Özel’in geçmişteki bazı açıklamaları tartışılabilir. Ancak bu tartışmayı, CHP’nin ilkelerini yıllarca yerle bir eden, CHP’nin bir yandan laiklikten, bir yandan da sol ekonomik politikalardan uzaklaşmasına yol açan Kılıçdaroğlu’nun açması durumunda, bunun hiçbir ciddiyetinin ve inandırıcılığının olmayacağı açıktır.

31 Mart belediye seçimleriyle birlikte iki konu tescillenmiştir: CHP’nin birinci parti olmasıyla birlikte, bir yandan AKP’nin çöküş süreci başlamıştır, bir yandan da CHP’deki Kılıçdaroğlu dönemi sona ermiştir.

Bu koşullarda Kılıçdaroğlu’nun bundan sonra yapacağı en iyi şey, CHP konusundaki görüşlerini kendisine saklamak olacaktır.

Bunun dışında Kılıçdaroğlu’nun yapması gereken bir şey daha vardır.

Kurultaydan önceki süreçte Kılıçdaroğlu, “Partinin ilkelerine bağlı, geçmişi temiz birisi çıksa hemen bırakırım” ifadelerini kullanmıştı ve kurultayda karşısına birkaç genel başkan aday adayı çıktığı halde, aday olmaktan vazgeçmemişti!

Kılıçdaroğlu bu sözüyle ve eylemiyle, kurultaydaki genel başkan aday adaylarına hakaret etmiştir ve bugüne kadar bu hakaretinden dolayı özür dilememiştir!

Kılıçdaroğlu mevcut parti yönetimini eleştireceğine, hakaret ettiği genel başkan aday adaylarından özür dilese, çok daha erdemli bir harekette bulunmuş olurdu!

***

Önemli olan, Özel’in Erdoğan ile görüşüp görüşmemesi değil, bu görüşmede neleri söyleyeceğidir.

Erdoğan, “sivil anayasa” aldatmacası altında, laiklik ilkesini bertaraf eden teokratik bir anayasa hazırlığı içindedir. Bu bağlamda, anayasanın 2. maddesine dokunmadan, anayasanın laiklikle ilgili önemli ifadeler içeren 14. ve 24. maddeleri gibi maddelerde değişiklikler yapmayı, ayrıca anayasaya din içerikli ifadeler sokmayı, bu yolla 2. maddenin içini boşaltmayı planlamaktadır.

AKP’nin, Kılıçdaroğlu’nun TBMM’ye soktuğu GP, DEVA, SP milletvekillerinin de desteğiyle, demokrasinin yerine teokrasiyi meşrulaştırması durumunda, Türkiye, din, mezhep, felsefi görüş üzerinden bölünme ve parçalanma riskiyle ve büyük bir ulusal güvenlik sorunuyla karşı karşıya kalacaktır.

Özel’in dikkat etmesi gereken en önemli konu budur.