31 Mart'ta CHP'nin kazandığı başarıda Kılıçdaroğlu'nun etkisi ve payı var mı
Hem var hem de yok.
Var.
Çünkü...
Kılıçdaroğlu, CHP'nin pas tutmuş kapılarını muhafazakarlara ve Kürtlere açma cesaretini gösterdi.
CHP'yi Kürt siyasi hareketini düşmanlaştırmayan, Kürtlerin demokratik temsiliyetini destekleyen, uğradığı hukuksuzluklara itiraz eden sosyal demokrat bir çizgiye getirdi.
CHP'yi muhafazakarların dünyasında siyasi misafir olmaktan çıkardı. Başta üniversiteler ve kamuda başörtüsü serbestisi olmak üzere antidemokratik kısıtlamalarda CHP'lileri yumuşattı. Bugün "Türban üniversitelerde tekrar yasaklansın mı" diye sorsanız "Evet" diyecek CHP'li bulamayabilirsiniz.
HELALLEŞME ZARURETİ
Kılıçdaroğlu'nun 'Helalleşme' adını verdiği politikalar seti parti kurullarında alınmış bir karara dayanmıyordu. Genel başkan yardımcıları bile 'Helalleşme'yi Twitter'da izledi.
Kılıçdaroğlu, parti kurullarının değişime kapalı olduğunu düşündüğü için (Ki haksız değildi) CHP'yi dar bir klik ve sayısı belirsiz danışmanlar grubuyla yönetti.
CHP lideri girdiği her seçimi kaybetmenin getirdiği öğrenilmiş çaresizlikle bu açılımları yaptı.Altılı Masa da aynı zaruretten doğdu.
Kılıçdaroğlu, CHP'nin yüzde 25'lik cam tavanı kıramayacağını kaderci bir kabullenişle benimsemişti.
O halde...
Ne yapmalıydı
Cam tavanı ittifaklarla kırabilirdi.
CAM TAVANI İTTİFAKLA KIRMAK
İlk önce 2018 yılında seçime katılabilmesi için İyi Parti'ye 15 milletvekili verildi. Sonra İyi Parti, Saadet ve Demokrat'la Millet İttifakı kuruldu.
CHP'nin, kapısına gidemediği, gitse de yüz bulamadığı muhafazakarlarla Saadet, milliyetçilerle İyi Parti ve merkez sağla Demokrat üzerinden köprüler oluşturuldu.
Millet İttifakı, 2023'te Gelecek ve DEVA'yı kapsayarak, Altılı Masa'ya dönüştürüldü.
Kılıçdaroğlu, ortaklarından habersiz Zafer'le gizli nikah kıydı.
Cumhurbaşkanı adaylığında HDP'nin desteğini aldı.
Türk siyasi tarihinin en geniş tabanlı koalisyonuydu.
Kılıçdaroğlu, yüksek bir organizasyon becerisi ve liderlik performansı gösterdi.
Gel gör ki...
Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığı adaylığına destek karşılığında milletvekilliği ve hayali bakanlık dağıttığı Saadet, DEVA, Gelecek ve Demokrat'ın tabanlarının olmadığını hesap edemedi.
'DERSİM' REFERANSI
Kılıçdaroğlu'nun 'Dersimli' kimliği bu açılımlar için O'na sonsuz bir kredi sağladı.
Türkiye'de sol, sınıfsal değil, kültürel çatışmaların tarafı olduğu için Dersimli Alevi olmak, solculuk için referans kabul ediliyor.
Kılıçdaroğlu, 'Dersimli' olduğu için peşinen solcu...
İmamoğlu ise Trabzonlu diye sağcı sayılıyor.
Yoksa 'bozkurt' işareti yapan, Cumhuriyet'le kavgalı Ekmeleddin İhsanoğlu'nu aday gösteren, Sadullah Ergin'i Ankara'dan milletvekili seçtiren, Kılıçdaroğlu değil de başka bir CHP lideri olsaydı, adını parti tarihinden spatulayla kazıyarak silerlerdi.
İSTANBUL VE ANKARA BAŞARISI
Hakkını teslim etmek gerekir.
2019'da anketlere itibar ederek, İmamoğlu'nu (O'nun itirazına rağmen) İstanbul'a aday gösteren de, bütün Parti Meclisi'ni karşısına alarak, Ankara'da Yavaş'ı tercih eden de Kılıçdaroğlu'ydu.
Bu tercihleri İmamoğlu ve Yavaş'ın ilçe belediye başkanı olmaktan çıkıp ulusal çapta siyasetçi olmasını sağladı.
Şaşırtıcı olan şudur:
2014'te Ekmelettin İhsanoğlu'nu, 2018'de Muharrem İnce'yi adayı gösteren ve ısrarla parti liderinden cumhurbaşkanı olmayacağını savunan Kılıçdaroğlu, 2023'te anlaşılmaz şekilde önceki görüşünden çark etti.
Kılıçdaroğlu, adaylıkta diretmese, İmamoğlu ya da Yavaş'ın elinikaldırsa bugün 'ikinci ebedi şef' olarak CHP'nin genel başkanlık koltuğunda oturuyor olacaktı.
İnönü ile Kılıçdaroğlu'nun ortak kaderi
Kılıçdaroğlu'nun yazgısı İsmet İnönü ile benzeşiyor.
İnönü, 1965'te, solcu olmadığı halde CHP'yi ortanın soluna yerleştirmişti.
'Solcu' CHP, 1969'da hezimete uğradı.
Bölündü ve içinden Cumhuriyetçi Güven Partisi çıktı.
İnönü, 1972'deki kongrede, milletvekili ve bakan yaptığı Bülent Ecevit'e yenilmeyi hazmedemedi. Kurultayı kaybetti ve CHP'den istifa etti.
İsmet Paşa öldüğünde CHP üyesi değildi.
Partisinin 1973'te seçimden birinci çıkıp iktidar olduğunu göremedi.
Kılıçdaroğlu'nun İnönü'den farkı ise zaferi görmüş olmasıdır.
Şimdi başlıktaki soruya geri döneyim.
Kılıçdaroğlu'nun 31 Mart'ta payı var mı
Yanıt veriyorum.
'7. CHP Genel Başkanı'nın 31 Mart'taki başarıda güncel bir katkısı, rolü ve payı yoktur.
Aksine kurultayda kaybettiği liderliğe kavuşmak için 31 Mart'ı fırsat ve imkan olarak gördüğünü söylersek haksızlık etmiş olmayız.
HEDEF İMAMOĞLU
Kılıçdaroğlu, 14 Mayıs sonrası özeleştiri vermedi, vermeye yanaşmadı.
Elverse "Kazandım" diyecekti.
Partinin başında kalmak için aday oldu.
İmamoğlu destekli Özel karşısında kaybetti. Özel'in elini kaldırmadan salondan ayrıldı.
Haftasında ofis tuttu.
Kurultayı 'Satın alınmış delegelerle' kaybettiğine inandığı için İmamoğlu'na öfkesi bitmedi. İmamoğlu'nun telefonlarını açmadı, yemek davetlerini reddetti.
Ofisi, İmamoğlu ve Özel karşıtı CHP'lilerin uğrak yeri ve ziyaretgahı oldu.
Kılıçdaroğlu taraftarları siyasi kariyerlerini 31 Mart'ta olası bir mağlubiyetin üzerine kurdu.
Hedefleri İmamoğlu idi.
İstanbul'un düşmesi gerekiyordu.