Şu günlerde özellikle iktidara iliştirilmiş medyanın kafası oldukça karışık. Anlaşılan o ki sonuçlar, AK Parti’den çok iktidar övgüsü yapmaktan yorgun düşmüş bu tayfanın ruhsal dengesini fena bozmuş.
Seçim öncesi iktidar medyasının yazarlarının, televizyon yorumcularının yazdıklarını-söylediklerini hafızanızda lütfen yeniden canlandırmaya çalışın. İnanıyorum ki gazeteci mi yoksa parti elamanı mı oldukları pek belli olmayan o televizyon bülbüllerinin AK Parti’yi savunmak adına sergiledikleri sevimsiz tavrı gören herkeste çok doğal olarak “Eğer AK parti bu kifayetsizlerin savunduğu gibi bir partiyse, aman biz buradan uzak duralım” kanaati oluşacaktır.
Hatırlayalım, iktidara iliştirilmiş bir haber kanalında Ekrem İmamoğlu’nuMurat Kurum’un bir-iki puan önünde gösteren araştırma şirketinin yöneticisini dövmekten beter etmişlerdi. İktidarı övme görevlerini gazeteci kimliklerinden daha önemli hale getirdikleri için somut gerçekliklere bile tahammül edemez hale gelmişlerdi.
Diyelim ki iktidar adına görev ifa etmeyi gazetecilikten de anketlerin gösterdiği gerçeklerden de daha önemli buluyorlar. Ama insan bir kez olsun kendisine dönüp “ben ne yapıyorum, anketlerin sonuçlarını perdeleyip gerçekleri gizlersem, bu AK Parti’ye iyilik değil, kötülük yapmak olur” diye düşünmez mi?
31 Mart öncesinde iliştirilmiş medyada AK Parti adına öylesine güzel hayaller üretilmiş ki şimdi dönüp bakınca sadece tebessüm ediyoruz. Dahası o günlerde öylesine tuhaf hayaller pazarlandı ki İstanbul’da yarışın başa baş gittiği, esas sürprizin İzmir’de yaşanacağı, Yeniden Refah’ın Urfa’da biraz oy tırtıklayacağı, Antalya’da Muhittin Böcek’in umduğunu bulamayacağı, Üsküdar ve Tuzla’da AK Parti’nin fark atarak kazanacağı, Yeniden Refah’ın ‘keşke’ diye hayıflanacağı bile yazıldı, çizildi…
Seçim sonrasında daha makul durmaya çalışan iktidar yanlısı yazar ve yorumcular, 31 Mart seçimlerini kaybeden AK Parti ile ilgili derin analizler yapıyor, yapılacak değişim hamlelerinin AK Parti’yi daha da güçlü bir şekilde ayağa kaldıracağına inanmaya ve herkesi de inandırmaya çalışıyorlar. Doğrusu bu tür abartılı yazıları, yorumları görünce “sahiden AK Parti’nin yeniden dönüşü muhteşem mi olacak” benzeri tuhaflıklar karşısında tebessüm etmekten insan kendisini alamıyor.
İyimser beklentiler içinde olmak elbette güzel bir şey, ancak AK Parti’nin ve özellikle de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeniden demokratik değerlere dönmesini, “Hukukun üstünlüğü”ne itibar etmesini beklemek, biraz abartılmış bir iyimserlik gibi duruyor sanki…
Aslında AK Parti’de başlayan ‘hataları düzeltme’ ve değişim tartışmalarının çok fazla bir önemi yok, çünkü fiili anlamda ciddi adımlar atabilecek böyle bir parti yok ortada. Devlette olduğu gibi AK Parti’de de tek karar vericiErdoğan…
Eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan bir sabah kalkıp “Ben 31 Mart’ın analizini yaptım, hatalarımızı görüyorum, 2002’de yola çıkarken belirlediğimiz demokratik değerler, hukukun üstünlüğü, özgürlükler ve ekonomik kalkınma gibi temel ilkelerle gerçekleştirdiğimiz hamlelere geri dönüyoruz” derse, işte o zaman AK Parti’de gerçek bir değişimin ilk adımı atılmış demektir, aksi taktirde her zaman olduğu gibi güzel masallar anlatılmaya devam edilir.
Ancak anlaşılan o ki “hatalardan dönme” işi çok kolay olmayacak. Zira medyadaki güzel hayal tacirleri şimdiden “eski hikayeler”i virgülüne bile dokunmadan yeniden yazmaya başladılar bile…
Mesela Yeniden Refah’ı ‘siyasetten silinme tehlikesinin beklediğini’ iddia eden ve de yağmurdan kardan hiç etkilenmeyen bir gazeteci, bu partiyi“FETÖ’cü eski siyasilerin etkisiyle intikam partisine dönüşmek”le ve de“Erdoğan’la hesaplarını görmek isteyen FETÖ’cülerin ‘Truva atı’na dönüşmüş” olmakla suçladı.
Bir kere hemen söyleyelim, FETÖ illeti konusunda kendisine ve AK Parti’nin içine bakmadan ortaya konulan böylesine hastalıklı bir yaklaşım, kesinlikle AK Parti’yi Milli Görüş geleneğinden koparan ve de onlarla çatıştırma hesapları yapan bir anlayışın ürünü olabilir ancak.
Eğer AK Parti kendisine sorgusuz-sualsiz destek veren medyaya ve de AK Parti içinde hala millete parmak sallamaktan yorulmayan isimlere bakarak bir değişim rotası çizecekse, doğrusu işi gerçekten zor demektir. Umarız bu kez ders almayı başarırlar…