“ERDOĞAN’a nereden vurulmaz” diye bir liste yapmaya kalksak...
En başa “Filistin duyarlılığı üzerinden vurulmaz” yazarız.
*
Daha önce de yazdım:
Gazze ve Erdoğan, etle tırnak gibidir.
*
- Filistin’den herkes bıkar, Erdoğan bıkmaz.
- “İsrail’le iyi geçinmek şarttır” tabusunu Erdoğan yıkmıştır.
- Aktif Filistin savunucusudur Erdoğan.
- Gazze’nin Birleşmiş Milletler’deki yegâne savunucusudur.
- “Aman Hamas’tan uzak duralım” türü liderlerden değildir.
- İsrail’in gaddarlıkları karşısında lafını hiç sakınmaz.
- Taktiği falan olmaz, bam bam bam yapar.
*
Böyle bir ismi Gazze üzerinden sıkıştırmaya, eleştirmeye, vurmaya kalkışmak...
Aymazlığın nirvanasıdır, saçmalığın daniskasıdır.
*
Bunu yapanlar kimden akıl alıyorlarsa...
Bir akılsızdan akıl aldıklarını bilsinler.
TORUN DEYİP DE GEÇME
İSRAİL, HAMAS liderlerinden İsmail Heniyye’nin üç oğlu ve üç torununu öldürdü.
Oğullarının fotoğraflarını gördük ama torunlarının fotoğraflarını görmedik.
*
Çok az kaynakta gördüğüm torunların fotoğrafları bunlar.
*
İsrail, işte bu günahsız, masum melekleri katletti.
İRAN BAŞTAN SONA KOLPA
SON günlerde İran’dan gelen açıklamalar şöyleydi:
*
İsrail’i bayramdan önce vuracağız. İsrail’i bayramda vuracağız. İsrail’i bugün vuracağız. İsrail’i yarın vuracağız. İsrail’i ha vurduk ha vuracağız.
*
Sonuç: İsrail’e karşı mantar tabancası bile patlatamadılar.
İran dini lideri Ali Hamaney, İsrail’in Şam Konsolosluğu’na düzenlediği saldırıdan sonra halka intikam sözü’ vermişti.
MARJİNAL BİR PARTİ: YRP
FATİH Erbakan, marjinal görüşleri olan biri.
Şu kadarını söyleyeyim: Babası Erbakan Hoca’ya öykünüyor ama asla Hoca kadar mutedil değil.
*
Kadın hakları konusundaki görüşleri kadın karşıtlığına savrulma aşamasında. Bir ara öyle bir aşı karşıtlığı yaptı ki “Aşılar bizi maymun yapacak” bile dedi. Adnancılara karşı sergilediği aşırı hoşgörü ve anlayış herkesin malumu. Gazze konusundaki asıl hedefi İsrail’i rahatsız etmekten ziyade hükümete vuracak malzeme bulmak.
*
Bir büyük kitle partisi olamaz YRP.
AK Parti kendisini toparlayamazsa AK Parti şemsiyesi altında yer alan bazı küçük kesimlerden oy tırtıklayabilir.
FETÖ’NÜN FARELERİ UĞUR DÜNDAR’A VURUYOR
ŞÖYLE bir şey dikkatimi çekti:
*
FETÖ’nün sosyal medya farelerinin tümü, Kılıçdaroğlu / Uğur Dündar tartışmasına yaslanarak Uğur Dündar’a vurmaya başladı.
*
Benim şöyle bir prensibim var:
*
FETÖ’nün fareleri, biriyle uğraşıyorsa...
Ben o kişiyle asla uğraşmam.
ERDOĞAN AKŞENER’İ ARAMIŞMIŞ
KULİS adı altında bir haber: Erdoğan, Akşener’i telefonla arayıp “Partinin başında kal” dedi.
*
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı milim tanıyanlar bilir ki:
Erdoğan, Meral Akşener’i telefonla arayıp “Aman partinin başında kalın Meral Hanım. Sakın ayrılmayın” demez.
*
Bunca yıldır siyaset yapma stilini, tarzını, biçimini öğrendiğimiz Erdoğan’ın Akşener’i telefonla arayıp “bırakma” deme ihtimali sıfırdır.
Bunun için Cumhurbaşkanlığı makamından bir yalanlama gelmesine bile gerek yoktur.
*
Nitekim İYİ Parti, dün bir yalanlama yaptı. “Yok öyle bir şey” denildi yapılan açıklamada.
*
Kulis adı altında uydurulan bu palavranın bir çakallığı da yok değil tabii.
Şöyle bir çakallık:
*
“Saray, Akşener’i istiyor” izlenimi yaratılarak Akşener’i tamamen silip bitirme çakallığı.
YANLIŞ İMAMOĞLU POLİTİKASINA DEVAM
AK Parti’nin tüm taraflarının uyguladığı yanlış İmamoğlu politikası aşağı yukarı şöyle bir şeydi:
*
- Suya yapılacak zammın önüne geçmek.
- Metrobüs kalabalıkları fotoğraflarını büyük haber yapmak.
- Sürekli İmamoğlu’yla uğraşıyormuş gibi bir görüntü vermek.
- İmamoğlu’nu fena halde kafaya takıyormuş gibi davranmak.
- İmamoğlu’nu sürekli gündemde tutmak.
*
Seçim oldu bitti. Büyük bir rüzgâr esti. CHP, İmamoğlu’nun başarısını bile gölgede bırakan bir başarı elde etti.
Buna rağmen AK Parti cenahlarındaki o eski alışkanlık devam ediyor:
*
- Yine İmamoğlu takıntısı.
- Yine metrobüsteki kalabalıklara yönelik kocaman haberler.
- Yine incelikten yoksun bir kaba propaganda üslubu.
- Yine varsa yoksa İmamoğlu.
- Yine İmamoğlu’nu gündemde tutma çabaları.
*
Bunun arkasında ya iş bilmezlik var ya da tersinden İmamoğluculuk var.
ARTIK BİR KÂBUSTUR ALAÇATI
20 / 25 yıl önce Alaçatı şöyle bir yerdi:
*
Köpek havlamalarını saymazsak mutlak sessizliğin kasabasıydı.
Taş evlerinin arasından geçilir, dar sokaklarında yürünür, yeni açılmış kişilikli kafelerinde sabah kahvesi içilirdi.
Şehirlerden gelen eksantrik şahısları saymazsak yerel şahsiyetlerin borusu öterdi bu küçük kasabada.
Daracık bir ana sokağı vardı, orada şatafata kaçmadan piyasa yapılırdı.
*
Alaçatı artık maalesef şöyle bir yer oldu:
*
Adım atacak yer yok. Her yer otopark, her yer kalabalık.
Daracık ana sokağı, artık pervasız bir piyasa yapma yeri. Bu sokakta yaya trafiği, öyle bir tıkanıyor ki... Hiçbir trafik böyle tıkanamaz.
Özelliksiz, kişiliksiz, kaba saba bir panayır yeri.
Amaçsızca dolaşan kalabalıklar.
Boş bulunan yerlere kondurulmuş taş evler nedeniyle soluk alınacak yeri yok.
*
Kısacası artık maalesef bir kâbustan ibarettir Alaçatı.