Bu seçimin iki sorunlu alanı vardı: Ankara ve İstanbul. İzmir’de yönetimde olan CHP’li belediyeler, kendi hizmet kusurlarını örtmek için mümkün mertebe temel belediye hizmetlerini konuşmaktan kaçındırlar. Buna karşılık yerel hizmetlerde devrim niteliğinde işler yapan AK Parti ise yaptıklarını anlatmaktan ziyade emekli ve enflasyon konuları hakkında açıklama yapmak zorunda kaldığı bir seçim süreci geçirdi.
İstanbul’u ele alacak olursak, bu seçimde İstanbul’un küresel kent vizyonu tartışılmadı. Bugün itibarıyla dünyada en çok turist çeken İstanbul’un Londra, Paris ve New York’la olan rekabet vizyonu konu edilmedi.
Gelecek 20 yılın vizyonu gündem olmadı.
Şehir planlaması konuşulmadı
Kentsel tasarım konuşulmadı.
Dijital vizyon şehir ve ticaretinin dönüşümü konuşulmadı.
Deprem tedbirleri sadece Murat Kurum tarafından konuşuldu.
Ulaşım ve trafik çözümleri yine sadece Murat Kurum tarafından gündem edildi.
İBB’nin 514 milyar bütçesi var. Peki geçtiğimiz beş yılda CHP’li İBB yönetimi halka ne sundu?
19 kent lokantası.
100 adet kreş.
“Ekmek dağıttık.”
“Süt dağıttık.”
“4 adet öğrenci yurdu yaptık.”
Bu saydıklarımız en fakir ilçe belediyesinin sosyal işler müdürlüğünün yapacağı işler. Peki yıllık 514 milyar bütçenin harcanmasından sonra 300 milyar borç nasıl birikmiş? Bu paralar nereye gitti?
Bugün İstanbullu seçime gidecek ve kendi geleceği, kendi kaderi için oy verecek. İstanbul bütçesinden bir CHP kurultayı kazanıldı. Bir seçim için en az bütçenin yüzde 20’si reklam ve siyasi satın almalarla çarçur edildi.
Oysa İstanbul’un sorunları ve çözüm önerileri birkaç başlıkta sıralanabilir ki Murat Kurum bunlara sıklıkla atıf yaptı:
Ulaşım, trafik.
Deprem tedbirleri.
Kültürel ve sosyal projeler.
İstanbullunun refahı.
Yukarıda zikredilen başlıklardan trafik konusunda derinleşmek kayda değer bir durum.
İstanbul’da trafik her geçen gün çekilmez hale geliyor. CHP zihniyetinin yaptıklarının, yapacakları hakkında fikir vereceğini düşünürsek kazandıkları takdirde bir beş yıl daha taş üstüne taş koymayacaklar. Çünkü motivasyonları ne İstanbul ne de İstanbullu.
Metrobüs kuyrukları, metro yoğunlukları, araba ile yola çıkmak başlı başına bir çile.
İstanbullunun dünya görgüsü ve mukayese edecek aklı da yektadır. Kadir Bey zamanında trafik yoğunluğu yüzde 45-50’lerde iken bugün yüzde 60-65’lerde. Sabah ve akşam saatlerinde ise durum daha vahim. İstanbullunun vakti yollarda çürümeye başladı. Geçtiğimiz hafta 40 kilometrelik yolu 120 dakikada gittim. İstanbullu kendi hayatı ile ilgili bir karar verecek ve bu karar kendi kaderini etkileyecek. Murat Kurum bu konuda iyi hazırlanmış ve çözüm vadediyor. Karar İstanbullunun.
Ege seçmeni CHP’den yaka silkiyor
Ege seçmeni İzmir, Aydın ve Muğla’da 20 yıldır kesintisiz bir şekilde koşup CHP’ye oy verdi. Karşılığında bağlılık ve sadakatleri kötüye kullanıldı. Vermiş oldukları cömert oylar karşısında zerre hizmet almadıkları gibi aday belirlerken de seçmen iradesine saygı göstermiyorlar. Ege halkı ‘biz temiz su, temiz sokak ve hizmet istiyoruz’ dedikçe CHP yönetiminden “Biz Atatürkçüyüz ve Erdoğan’a karşıyız’’ cevabını alıyorlar. ‘Bize oy verin, keyfimize göre yönetelim. Çok da mırın kırın etmeyin.’ havasında bir CHP.
Bütün olup bitenler Ege seçmeninde bir bıkkınlık yarattı. İzmir, Aydın ve Muğla büyük sürprizlere gebe. Seçmenin bu tavrı politik değil, sadece hizmet almak istiyorlar.
Türkiye’nin bütün illeri ve bütün tartışmaları kıymetlidir. Bu seçimde ön plana çıkan konuları özetleyecek olursak, ‘hangi parti yeni belediye aldı, hangi parti kaybetti’ şeklinde bir tartışma olacak.
Cumhur İttifakı yerel hizmetlerden ziyade emekliler ve enflasyondan dolayı eleştirilirken, CHP ise elinde bulunan belediyelerde hizmet namına bir adım atmamakla eleştiriliyor.
Biz üniversitede okurken dört başı mamur bir kent görmek için İzmir’e giderdik. Planlı, peyzaj kültürü olan meydanları ve çarşıları pırıl pırıl İzmir Fuarı çocukluğumuzun efsanesi idi. Şimdi İzmir sokakları yorgun, bakımsız sokaklardaki çöplerden ve ihmalden kokuyor.
Bodrum hakeza öyle. Bir yabancı iş adamı benden şöyle bir ricada bulundu: “Bodrum’a her yıl dünyanın büyük iş insanları, CEO’ları gelip tatil yapıyor ya da kendi villalarında kalıyor. Sokaklardan lağım akıyor ve su yok. Seçimi hangi parti kazanırsa kazansın Bodrum’un bakımını hükümet yapsın.”
Siyasiler söylenecek her şeyi söyledi, kentlerde yaşayanlar kendi kaderlerini ve geleceklerini oylayacak. Türk seçmeni yine ince ayarlar, sofistike oy kullanıp mesaj üzerine mesaj verecek. Siyasiler de bu mesajları anlamaya çalışacaklar.