Benim değerlendirmem 14 Mayıs 2023 seçimleri muhalefet açısından bir yenilgi değildi. Çıta fazla yükseğe konmuştu, bir de sanki seçim kazanılamazsa rejim elden gidecekti. “Son şans” gibi tezler fazla yaygınlık kazanmıştı. Sonuçta Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olarak tarihinin en yüksek oyuna ulaştı. Birbirine zıt ideolojik tercihleri olan partiler bir araya gelmiş, demokrasi amaçlı bir ittifakla, umutlu bir seçim dönemi geçirmişti. 14 Mayıs’ta Kürtlerin tercihi tayin edici olacak demiştik, öyle de oldu.
Millet İttifakı bölgede çok yüksek rakamlara ulaştı. Şimdi sorun, sanki Türkiye çapında değil de daha özel bir noktada yoğunlaşıyor. İmamoğlu mu Kurum mu kazanacak? Durum kritik olunca herkesin gözü Kürtlere çevrildi. “Bu son şans” diyenler de “Devletin bekası oylanacak” diyenler de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na kilitlenmiş durumda…
İyi ki seçimler var. Seçmenin kıymetini hatırlamak istemeyenler bile onun ayağına koşturup gidiyor. 2019 belediye seçimleri öncesine benzer bir ortamda yaşıyoruz. O zaman da gözler Kürtlere çevrilmişti. Onları ikna için değişik yollara başvuruldu. Sonunda şu tabloyla karşı karşıya geldik: Kürt seçmen, bütün seçmenler gibi kendi hesabını yaparak oy veriyor. Hiçbir sihirli formül toplumun tercihlerini değiştiremiyor. Muhalefet ittifakı Kürt oylarının çoğunu alırken çok da büyük gayretler göstermesi gerekmedi.
O günün koşullarında Kürt seçmen kendine en uygun gelen tercihi yapmıştı. Kürtlerin tercihlerini belirleyen çok değişik etkenler olduğu ortada. Kürtlerin tarihi, kendi kimliklerini, dillerini, kültürlerini korumak ve yaşatmak için katlandıkları fedakarlıkların örnekleriyle doludur. Kürt seçmeni, kendi iradesini kullanmak, kendi geleceğine karar vermek ve ülkesinde özgürce yaşamak istemektedir. Asıl ilginç olanı artık herkesin kendi durduğu yere göre Kürtlere akıl vermeye çalışmasıdır. Kimisi tehdit ediyor, kimisi hakaret ediyor hatta bencillikle suçluyor. Burada sorun birilerinin onlara ayar vermeye kalkmasıdır.
Herkesin dışarıdan kendi durduğu yere göre Kürtlere not vermesidir. Kimisi tehdit ediyor, kimisi hakaret ediyor, kimisi bencillikle suçluyor. Kürtlerin “kendi çıkarlarını” demokrasiye tercih ettiği gibi anlamsız yorumlarda bulunanların sayısı da az değil. Biz ne dersek diyelim, sonuçta bu şehrin insanları, bu şehre kimin başkan olacağına karar vereceklerdir.
Tabii Kürtleri oyunun dışında bıraktığımız günler geride kaldı. Onlar yalnızca oy veren bir kitle olmak istemiyor. Onlar da çeşitli ittifaklarla bir siyasi ağırlık oluşturdular. Seçimin en güzel tarafı herkesin seçmeni dikkate almak, onun taleplerini dinlemek zorunda olmasıdır. Kürtler de kendi geleceklerini kendileri belirleyecek. Türkiye’de özgürlük içinde, eşit ve adil bir sistem içinde yaşamaya herkes gibi onların da hakkı var.