Artık hiç şüphem kalmadı. İktidar, en büyük rakibi CHP’yi parçalara ayırmak için her yolu deniyor. Yargı da ne yazık ki son dönemde bu sürecin bir parçası oluyor.
İstanbul’da bir asliye hukuk mahkemesinin reddettiği bir başvuruyu, 45. Asliye Ceza Mahkemesinin kabul etmesi, dosya üzerinden tedbir kararı alması, seçtiği kayyum heyetiyle CHP’lileri birbirine salma çabası normal gelişmeler değil.
Üstelik, mahkeme kararındaki maddeler “adrese teslim” denilebilecek kadar titizlikle hazırlanmış.
Adeta, Ankara’da 15 Eylül’de duruşma yapacak mahkemeye pas atar gibi bir karar.
***
Bir de YSK Başkanı’nın skandal açıklaması var ki üstüne tuz biber!
Bakın sizinle CHP’nin 4 Eylül 2025 Günü YSK’ya yaptığı başvurunun görselinden iki bölüm paylaşacağım.
- İlki, itiraz edilen kararlara dair. Açık açık Sarıyer, Tuzla, Bakırköy, Başakşehir ve Ataşehir ilçe seçim kurullarının CHP’nin ilçe kongrelerini durdurmasına ilişkin kararlara itiraz edildiği yazıyor.
YSK Başkanı’nın skandal açıklaması! - Resim : 1
- İkinci bölüm ise “Sonuç ve İstem” bölümü. CHP’nin YSK Temsilcisi Mehmet Hamdi Yakupoğlu’nun imzasını taşıyan dilekçenin Sonuç ve İstem bölümü aynen şöyle:
“Yukarıda açıklanan ve resen gözetilecek nedenlerle Sarıyer, Tuzla, Bakırköy, Başakşehir ve Ataşehir ilçe seçim kurullarının ve bundan sonra alınacak benzer ilçe seçim kurulu kararlarının tam kanunsuzluk taleplerimizin kabulüyle kaldırılmalarına karar verilmesini arz ederim.”
YSK Başkanı’nın skandal açıklaması! - Resim : 2
***
Gördüğünüz gibi CHP’nin sadece bir talebi var. O da ilçe seçim kurullarının kararlarının kaldırılması.
Şimdi gelin, YSK Başkanı Ahmet Yener’in 5 Eylül günü akşam saatlerinde yaptığı açıklamanın detaylarına bakalım:
“Toplantımız 14:30’da başladı. CHP’nin itirazı değerlendirildi. Toplantı sonucunda Sarıyer Tuzla, Bakırköy, Başakşehir ve Ataşehir ilçe seçim kurullarının başlayan kongre sürecini durdurmasına ilişkin kararlar tam kanunsuzluk nedeniyle kaldırıldı.
CHP’nin il yönetimine ilişkin alınan karara yönelik yapmış olduğu itiraz ise kurul toplantısı sonucunda reddedilmiştir.”
***
Aradaki farkı fark ettiniz mi?
CHP sadece ilçe seçim kurullarının kararlarına itiraz etmiş ve “tam kanunsuzluk” gerekçesiyle kaldırılmasını istemiş. YSK da bu talebi kabul etmiş. İlçe seçim kurullarının kararını tam kanunsuzluk gerekçesiyle kaldırmış.
Ancak YSK Başkanı Ahmet Yener, bu kararı açıklamakla yetinmeyip, bir de CHP’nin başvuru dilekçesinde yer almayan bir “CHP itirazı” icat etmiş ve kurul toplantısı sonucunda bu itirazın reddedildiğini söylemiş.
Normal şartlarda olması gerektiği gibi olsaydı, sadece CHP’nin istemine ilişkin kararı açıklamakla yetinseydi, gazete manşetleri “YSK CHP’nin itirazını kabul etti” olarak çıkacaktı.
Ancak YSK Başkanı Yener, bununla yetinmeyip CHP’nin dilekçede yer almayan itirazını reddettiklerini açıklayınca, gazete manşetleri “YSK’dan CHP’ye bir kabul bir ret” olarak değişti.
***
Ahmet Yener’in açıklamasındaki bu detayın geçiştirilecek kadar sıradan bir gaf ya da hata olduğunu düşünmüyorum.
Zira Yener, basın toplantısında adeta korsan bir karar açıklayarak Ankara’daki mahkemeye “CHP’nin kurultayına dokunamazsınız ama yönetime kayyum atarsanız YSK buna karşı çıkmaz” mesajı verdi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un “İstanbul’daki karar Ankara’daki mahkemenin kararını etkiler” sözünden sonra YSK Başkanı’nın da böyle bir açıklama yapması, 15 Eylül’de çıkacak kararı şekillendirme çabası gibi görünüyor.
Bu iki açıklamadan sonra Ankara’daki mahkemenin nasıl hareket edeceğini tahmin etmek zor olmasa gerek.
***
Peki Ankara’daki Mahkeme 15 Eylül’de “butlan” ya da “kayyum” kararı verirse ne olur?
Özgür Özel’in sözüyle aktarayım: Kayyumun ömrü 6 gün olur.
Zira YSK kararı gereği, CHP’nin hem 21 Eylül’deki olağanüstü kurultayına, hem Kasım ayındaki olağan kurultayına kimse karışamaz.
CHP delegesi de partinin genel başkanını ve yeni yönetimini belirler.
Mahkeme kararıyla dizayn edilmeye çalışılan CHP, demokrasinin verdiği imkanlarla seçimle belirleyeceği yönetimle yoluna devam eder.
Bu kapsamda Özel’in NEFES’e özel yaptığı “CHP’ye genel başkan olmak isteyen gelsin kurultayda aday olsun, Gürsel Tekin de İstanbul İl Başkanı olmak istiyorsa kongrede aday olsun seçilsin. O zaman başımızın üzerinde yeri olur.” açıklamasını çok anlamlı buluyorum.
***
Peki ya CHP’yi sadece 6 günlük bir belirsizliğe sürüklemek amacıyla alınan/alınacak iki mahkeme kararının önümüze koyacağı milyarlarca dolarlık ekonomik faturayı kim ödeyecek?
Tabii ki biz!
Yani bu ülkenin attığı her adımda vergi ödeyen vatandaşları.
Adalet Bakanı Tunç, YSK Başkanı Yener ve ilgili mahkeme üyeleri bu sorunun yanıtını hiç düşünüyor mu?
Yazık, hepimize yazık!