15 Eylül, CHP’nin üzerinde Demokles’in kılıcının sallandığı tarih. Kılıcı tepeye asan, şüphesiz ki iktidar. Parti içinde birtakım elemanların yardımıyla tabii ki. YSK’nin onayladığı kongrenin iptal edilmesi ve partinin Kılıçdaroğlu’na verilmesi için açılan davada, mahkemeler bu talebi reddedeceklerine, iktidarın elinin karışmasıyla davayı sürüncemede bıraktılar ve kararı 15 Eylül’e bıraktılar.
İKTİDARIN ÇIKARI HANGİSİNDE?
15 Eylül’de bir karar verirler mi bilmiyoruz. Yeni ertelemeler gündeme gelebilir. Bu, tamamen, CHP’nin başına bu çorabın ne zaman örülmesinin iktidarın işine geleceğiyle ilgili.
Yani şunu demek istiyorum: Kongrenin yapılmamış sayılması kararı şimdi mi alınsın, partinin el değiştirmesi ve böylece mutlak bir karışıklık ve bölünmeler ve dağılmalar yaratılsın? Yoksa bu süreç seçimlere doğru, CHP’nin veya Özgür Özel ve arkadaşlarının toparlanması çok zor olacağı ileri bir tarihe mi ertelensin?
Eminim iktidar mahfillerinde bu konu konuşuluyordur. Mahkeme de buna göre karar verecektir varsayılabilir.
YAŞADIKLARIMIZIN KISA TARİHİ
Kararın hukuki olacağını beklemek sürpriz olur. Bu dava şüphesiz siyasidir ve CHP’li belediyeleri darmadağın etme politikasının da kopmaz bir parçasıdır. Yerel seçimlerde büyük başarı kazanan, şimdi de gelecek seçimlerin birinci partisi olma şansını sürdüren, cumhurbaşkanı adayının da kazanma olasılığı en yüksek olan CHP’yi iktidar baş düşman olarak görüyor. İktidarın elindeki tüm güçleri kullanarak partiyi saf dışı etmeye çalışıyor. Yargı elemanlarının hukuki gibi görünen ama hiçbiri hukuki olmayan girişimleriyle.
Bu tür demokrasiye, parlamenter rejime, iktidar değişimine asla inancı olmayan tüm rejimlerin ilk işi her zaman için yargıyı tamamen kendine bağımlı kılmaktır. İktidarın geçmişine bakarsanız, ana politikasının hep yargıyı kontrol edebilme üzerine olduğunu görürsünüz.
Çünkü böylece rakiplerinizi derdest etme cihazını elinize geçirmiş olursunuz.
Yaşadıklarımızın tüm kısa tarihi budur.
SÜRPRİZ BEKLEMİYORUM!
15 Eylül’de, CHP’yi iki kongredir seçilememişlerin ellerine verecek ve bugünkü yönetimin partiden tasfiye edilmesine yol açacak bir karar çıkar mı?
Tabii, kararın yasalara hukuka uygun verileceğine olan inancın zayıf olduğu hesabıyla hareket ediyoruz. Yoksa böyle bir karar benim için sürpriz olur. Zaten partiyi teslim almaya hazır olanlar da bir sürpriz beklemiyorlar.
Siyaseten baktığımızda 15 Eylül’de böyle bir karar çıkması, iki açıdan zor görünüyor.
KARAR 2027’YE ERTELENEBİLİR
Birinci neden, yukarıda da dile getirdiğim gibi CHP’ye erken bir darbe vurulmuş olur. Kendisini kısa sürede toplayabilir. Seçim sürecinin daha ileri safhasında, mesela 2027 Kasım’ında yapılacaksa, bu tarihe yaklaşacak bir zamana kadar davayı sürüncemede bırakmak isteyeceklerdir.
İkinci neden, eylülde verilecek bugünkü yönetimi tasfiye kararının, ekonomide, tıpkı 19 Mart İmamoğlu tutuklaması gibi bir sarsıntı yaratma ve yeniden milyarlarca doların uçması olasılığının yüksek olması.
Bu nedenle, böyle bir kararın, ekonominin sartıntıyı daha rahat kaldırabileceği 2027’de alınması istenebilir. Zaten iktidarın kesenin ağzını açacağı ve “Ancak yine biz düzeltiriz” boş algısının yaratılması politikasına geçeceği zamana da denk düşer. Partiyi dağıtma etkisinin azalacağını hesap ederler. (Seçimlerden sonra, artık hangisi olursa yeni iktidara bugünkülerden çok daha sefil bir ekonomi devredeceklerdir.)
Yarın, bir başka önemli olay olmazsa: “AKP yeni parti kuruyor!”