Suriye’de SDG’ye yönelik askeri operasyon hazırlığı yapılıyor. Ama askeri operasyona Türkiye değil, Suriye hükümeti hazırlanıyor. SDG operasyonu durdurmak için İlham Ahmed başkanlığındaki bir heyeti Şam’a gönderdi. Ancak Suriye yönetiminde sabır tükeniyor.
Mazlum Abdi, 10 Mart’ta Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile 8 maddelik bir anlaşma imzalamıştı. Anlaşmaya göre SDG, yıl sonuna kadar Suriye ordusuna entegre olacaktı.
Tişrin Barajı ile sınır kapılarının, havalimanının ve petrol ile doğalgaz sahalarının Suriye hükümetine devredilmesi gerekiyordu. Bu süreç içinde aynı zamanda SDG’nin silah bırakarak Suriye ordusuna entegrasyonu öngörülüyordu. Bu sürecin yıl sonunda tamamlanması öngörülüyor. Ama SDG, şu ana kadar taahhüt ettiklerinin hiçbirini yerine getirmedi. Tam aksine İsrail ve Fransa ile ilişki kurarak yeni şartlar ileri sürmeye başladı.
OPERASYON HAZIRLIĞI
SDG’nin bu tavrı sabırları taşırmaya başladı.
Suriye hükümeti, SDG’nin kontrol ettiği bölgelere yönelik askeri operasyon hazırlıklarına başladı. Bunun üzerine SDG, İlham Ahmed başkanlığındaki bir heyeti Şam’a gönderdi. SDG operasyonu önlemek için çaba gösterirken, Şam hükümetinin tutumunda bir değişiklik yok. Suriye yönetimi, SDG’nin silah bırakıp Suriye ordusuna entegre olmasını ve petrol ile doğalgaz sahalarından çekilip sınır kapılarını teslim etmesini istiyor. Tişrin Barajı’nın teslimi konusundaki ısrarını da koruyor.
İSRAİL’E GÜVENİYOR
Burada bizim pozisyonumuz ne? PKK’nın tüm uzantılarıyla birlikte silah bırakması temel şartımız. Bundan taviz yok. SDG ise İsrail’in desteğiyle zaman kazanmaya ve federasyon şartını kabul ettirmeye çalışıyor. Bunun kabul edilmesi imkânsız. Çünkü hem Türkiye hem Suriye yönetimi bu konuda kararlı.
ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack da Suriye’nin üniter bir devlet olacağını belirterek, SDG’ye federasyon sözü vermediklerini ifade etmişti.
Ama Mazlum Abdi, İsrail’e güvenerek suları tersine akıtmaya çalışıyor. Ama bakalım İsrail desteği onu kurtarabilecek mi?
TÜRKİYE’NİN HASSASİYETLERİ
Türkiye, Suriye yönetimi ile birlikte SDG’ye yönelik kapsamlı bir askeri harekât düzenleyebilir. Bu seçenek her zaman masada. Türkiye’nin bu konudaki politikasını şöyle özetlemek mümkün.
1-PKK’nın silah bırakma ve tasfiye kararına zarar vermemesi.
2-ABD’nin, SDG’nin silah bırakması ve Suriye ordusuna entegrasyonu konusundaki olumlu tavrı.
3-Suriye hükümetinin kararlılığı nedeniyle askeri harekâta gerek kalmadan sürecin tamamlanması için çaba gösteriliyor.
PETROL VE DOĞALGAZ
Suriye yönetiminin hem iç bütünlüğünü sağlamak hem de kaynak bulmak için SDG’nin kontrol ettiği bölgelerde hâkimiyet kurması gerekiyor. Suriye’nin yeniden inşası için anlaşmalar yapılıyor. Bunun için kaynak gerekiyor. Suriye’nin en büyük gelir kapısı olan petrol ve doğalgaz sahaları ise SDG’nin elinde bulunuyor. Suriye yönetimi bunları bir an önce devralmak istiyor. Ayrıca Tişrin Barajı, Halep’in su ihtiyacını karşılaması nedeniyle stratejik öneme sahip. Havaalanının devredilmesi, sınır kapıları ve gümrüklerin Suriye yönetimine geçmesi ise hükümranlık hakları açısından önemseniyor.
ASKERİ GÜCÜ
Ancak, SDG’nin İsrail ve Fransa’dan aldığı cesaretle süreci uzatması üzerine Suriye yönetimi askeri operasyon için harekete geçti. SDG’nin kontrol ettiği bölgenin etrafına askeri yığınak başladı. Kimse Suriye yönetiminin gücünü hafife almasın. 27 Kasım’da Halep’ten başlattıkları harekât sonucunda, 15 gün içinde Şam’a girip Esed rejimini devirdiler. 8 Aralık’ta Suriye’nin yönetimini ele geçirdiler.
Tabii böyle bir askeri harekât söz konusu olursa Suriye hükümetinin yalnız olmayacağı net.
İSRAİL-İRAN ELELE
Suriye’de ilginç gelişmeler yaşanıyor. Öyle ilginç ki, 12 Gün Savaşı’nda birbirini vuran iki ülke İsrail ve İran, Suriye’de işbirliği yapıyor.
SDG, Haseke’de bir konferans düzenledi. Konferansa, İsrail’in maşası olan Dürzi lider Hikmet el-Hicri ile İran’ın desteklediği Suriye Alevi Meclis Başkanı Şeyh Gazal online olarak katıldı.
Toplantıda Suriye’nin bütünlüğünü hedef alan kararlar alındı. Suriye’de üniter devlet kurulmasına karşı çıktılar. Özerk bölge sistemini savunan kararlar aldılar.
İran ve İsrail için “düşman kardeşler” denilirdi. Bunu, Suriye’de yaptıkları işbirliği ile bir kez daha göstermiş oldular.
BİR KARE FOTOĞRAF
Bazen bir kare fotoğraf her şeyi anlatır. Bu fotoğraf depremle sarsılan Balıkesir Sındırgı’dan geldi. Depremden sonra hemen bölgele intikal eden İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya sadece yapılan çalışmaları denetlemedi. Bence daha önemli bir şey yaptı. Halkla kucaklaştı. Onların dertlerini paylaştı. Gönül köprüleri kurdu. Depremin sarstığı duygu dünyalarını onarmaya çalıştı. Ortaya bu kare çıktı.
Van depreminden sonra bölgeye gittiğimde, “Biz bu depremle kardeş olduğumuzu hatırladık” demişlerdi. Kardeş olmak felaket anında yanında olmaktır. İnsanlarımız başına bir felaket geldiğinde ise devleti yanlarında görmek isterler. Devlet ‘baba’dır. Devlet sığınılacak limandır. Devlet candır.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da devletin şefkatli yüzünü gösterdiği için bu fotoğraf karesini yansıtmak istedim.