İktidar saydamlıkla değil otoriterlikle hedeflerine koşacak...

Önce bunları saptayalım: AKP’nin baş düşmanı CHP’dir. Tasfiye etmesi gereken partidir. Ekrem İmamoğlu CHP’nin ve anketlerin gösterdiği gibi milletin cumhurbaşkanı adayı olarak tasfiye edilmelidir. Bu süreci İmamoğlu ve CHP’li belediyelere yönelik sonu gelmez operasyonlarla başlattılar. Haksız ve hukuksuz. CHP’yi, iki kongrede de seçilmemiş eski yönetime teslim etme ve bugünkü yönetimi partisiz bırakma sürecini başlattılar.

Ülkeyi çok yönlü çökerten bir süreç izliyoruz. Üstelik iktidarın yönettiği sistemi ele geçirerek diplomalar vb. dağıtan bir çetenin de adeta devlete ortak olduğunu görüyoruz. Bu yeni değil, tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının gizli kalması gereken her türlü bilgilerinin çalındığını veya satıldığını, bakanları bile itiraf etmek zorunda kaldı. E-imzaların kopyalandığı ve onlarla işlem yapıldığı iddiası bile şüpheli, acaba öyle mi yoksa içeriden birtakım işbirlikçilerle mi bu işler kotarılıyor, bilmiyoruz. Yüz binlerce doların döndüğü bir sektör, paralar çok ortaklı paylaşılıyor olabilir.

İKTİDARDA KALMA PAHASINA HER ŞEY

Çökmüş, dejenere olmuş bir siyasal yapı, her şeye rağmen, iktidarını sürdürmek istiyor.

Sandığı ortadan kaldıramaz, çünkü kendisine meşruiyet sağlayan tek organ.

Ama sandığı, süreci manipüle edebilir.

Bu manipülasyon önce seçmen üzerinde siyasal olarak uygulanmaya başlandı.

İktidara büyük bir blok seçmen oyu gerekli. Tabii çoğunluklu Kürt seçmen ve oy verdiği partisi DEM kadar.

İKTİDAR HAYALLE SÜRER Mİ

AKP-MHP-DEM birlikteliği ile seçimleri alabilme hayalleri var. RTE bunu dile getirdi, DEM ise böyle bir ittifakı kabul etmiyoruz dedi. Ama DEM, İmralı’nın dışında politika üretemez. İmralı 2013 sürecinde de bazı koşullarla RTE’yi başkan seçebileceklerini söylemişti.

Şimdi bugünkü koşullara uygun bunun komisyonu kuruldu.

İmralı ve DEM, AKP’nin bu müthiş zayıf anını ve iktidar için zorunlu gördüğü Kürt oylarına olan ihtiyacını, Kürt örgütlerinin kadim koşul ve isteklerini kabul ettirmek için büyük bir fırsat olduğunu görüyor. İmralı, DEM, MHP, AKP ittifak içinde.

Büyük bir otoriter rejim altında, ülkenin birliğini zayıflatacak, ülkeyi etnisite ve mezheplere ayıran yeni Türkiye kuruluş planları açıklanıyor. Bahçeli Kürt ve Alevi başkan yardımcılıklarından bahsediyor. Cumhurbaşkanı Türk-Kürt-Arap ittifakından.

Bu öneriler Kürtlere atılan yemler. Kürt kanaat önderleri de bu yemleri aldı ve Türkiye için tarihi bir fırsat demeye başladı.

OTORİTER REJİM ŞART, HEDEFLERİ İÇİN

Bir yandan da gazeteciler, CHP mitinglerine katıldıkları için gençler içeri atılıyor, ekranlar karartılıyor sudan nedenlerle, Fatih Altaylı hakkında 5 yıldan fazla hapis isteniyor, sudan nedenlerle. Yani müthiş bir baskı, susturma, anayasa ve yasaları kendine yontan otoriter bir yönetim altında, Meclis’te bir çözüm masası kuruluyor.

Demokrasi yok, anayasa ve yasalar yok, Cumhur ittifakı ve İmralı’nın ortak planlarından bilgi yok.

Üstelik komisyondan kimse açıklama yapamayacak, hepsi gizli kalacak, kulis bile verilmeyecek.

İktidar tüm plan ve programlarını bir saydamlık içinde gerçekleştiremez, otoriter bir karanlık gerekir. Yaşadığımız da bu. Muhalif ekranları karartacak bir sürece doğru gidecek bu rejim.

CHP’Yİ AÇIĞA DÜŞÜRME

Bu komisyona bir yandan da CHP’yi açığa düşürme komisyonu denebilir. İktidar hedefi aynı zamanda Kürt seçmeni CHP ile karşı karşıya getiren, bugüne kadar ki uzlaşıları çökerten bir atmosfer yaratmak.

Bunu yaşayarak göreceğiz.

CHP’nin komisyonda ciddi ve iktidarın bumerangını ona yöneltecek bir planlı amaçlı bilinçli politika izlemek zorunda. Bunu yapabilir mi, buna hazırlıklı mı bilmiyoruz. İzleyip bakacağız.

Komisyondan milletin ulusun birliği ve beraberliğini esas alan bir sonucu nasıl alacak CHP, bilmiyoruz. Ama komisyonda şeffaflığı sağlaması gerekir.

Bir referandum yapılsa, millet parçalara ayrılsın, milletin ülkenin adı rejimi değişsin, Atatürk Türkiye’sinin yerine bir başkası kurulsun der mi...

Bence CHP’ye bu yol gösterici olmalı...