"Örgüt kanuni düzenlemeleri siyasi otoriteye yaptırabilmiştir.”
Bu cümle, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 15 Temmuz darbe girişiminin sonrasında Genelkurmay Karargâhı ile ilgili olarak başlattığı soruşturma sonunda yazdığı iddianamede yer alıyor.
Savcılık, bu işlerin “FETÖ ile mücadelede milat” olarak kabul edilen 17-25 Aralık 2013 tarihinden sonra gerçekleştirildiğine de dikkat çekiyor.
İddianamede yazılanlara göre “örgüt, TSK komuta kademesini en kısa sürede ele geçirmek maksadıyla generalliğe terfi için albaylıkta bekleme süresini dört yıla indirip, henüz sırası gelmeyen mensuplarını da terfi sırasına dâhil etmiştir.”
Savcılığın “karargâh” iddianamesine göre, FETÖ’nün AKP iktidarını yönlendirdiği kanun değişikliklerinin amaçları şöyle özetlenebilir:
1 – Kendisine bağlı olmayan generalleri TSK dışına çıkarmak.
2 – Kendisine bağlı subayların en az olduğu 1988 ve öncesindeki yıllarda mezun olan albayları topluca emekli etmek.
3 – Kendisine bağlı albayları bir an önce general yaparak ordu üst kademesini ele geçirmek.
Mehmet Y. Yılmaz yazdı: 15 Temmuz’un yanıtlanmayan soruları
Şimdi FETÖ örgütünün bu işi adım adım nasıl gerçekleştirdiğini hatırlayalım:
1 – 9 Mayıs 2012: TBMM’de AKP’liler tarafından verilen bir kanun teklifi ile, askeri personelin 15 yıllık mecburi hizmet süresi 10 yıla indirildi.
Fetullahçı çete, böylece kendi mensubu olmayan subayların ordudan ayrılmasını kolaylaştırmayı hedeflemişti, başarılı da oldu.
2 – 11 Şubat 2014: Kanun’da bir değişiklik daha yapıldı. Tarihe dikkatinizi çekerim: FETÖ ile mücadelede “milat” kabul edilen tarihten iki ay sonra!
Bu kez yapılan değişiklik, Silahlı Kuvvetlerdeki terfilerin bir yıl öne çekilmesini hedefliyordu.
Böylece Fetullahçı gizli örgüt mensubu dört yıllık albaylar ve üç yıllık generaller Yüksek Askeri Şura’da görüşülecek terfi listesine eklendiler.
Fetullahçı olmayan albay ve generaller emekli edilirlerken dört yıllık albaylar ve üç yıllık generaller terfi ettiler.
Nitekim, 2014’teki YAŞ’ta 10 albay bir yıl erken terfi ederek general olmuş ve hepsi de darbe girişimine katılmış. Bunlar arasında Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı basan Semih Terzi ile Marmaris baskınına katılan Gökhan Şahin Sönmezateş de bulunuyor.
3 – 12 Nisan 2014 (Milattan dört ay sonra): Subay Sicil Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle, irticai faaliyetler nedeniyle ordudan ihraçlar engellendi.
4 – 30 Aralık 2015 (Milattan iki yıl sonra): Kanunda yapılan değişiklikle albaylıktan generalliğe terfi için bekleme süresi dört yıla indirildi.
Böylece Fetullahçı çete mensubu albayların daha kısa sürede general olması hedeflenmişti.
5 – 23 Haziran 2016 (Milattan üç buçuk yıl sonra): TSK Personel Kanunu’nda AKP’lilerin teklifi ve oylarıyla yapılan değişiklik, orduda hizmet süresini 28 yıla indirdi.
Böylece 1988 ve önceki yıllarda harp; okullarından mezun olan subayların topluca emekliliğinin yolu açıldı.
1988 öncesi, ordudaki Fetullahçı örgütlenmenin en düşük olduğu dönemdi.
TBMM Genel Kurulu’nda görüşmeler sürerken AKP’lilerin verdiği önergeyle kanunun yayınlandığı anda yürürlüğe girmesi de sağlandı.
Böylece Fetullahçı olmayanların emekli edilerek tasfiyesi hızlandırılmış oldu.
Bu değişiklik teklifleri Millî Savunma Bakanlığı’nda (MSB) hazırlanmış olmalı.
Orada hazırlandığı için de Genelkurmay Başkanlığı ile kuvvet komutanlıklarının görüşlerinin de alındığını varsaymalıyız.
Sonra bu değişiklik teklifleri MSB tarafından hükümete getirilmiş olmalı.
Ardından da bazı AKP’li milletvekillerinin imzalarıyla kanun teklifi halinde TBMM Başkanlığı’na verilmeli. Sonrası komisyon ve genel kurul görüşmeleriyle tekliflerin kanunlaşması.
Söz konusu değişikliklerin MSB teklifi haline gelmesi sırasında bakanı bu işe ikna edenler kimlerdi?
Darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanı olan şu anda AKP Kayseri Milletvekili Hulusi Akar, 2011 Ağustos’undan, 2013 Ağustos’una kadar Genelkurmay 2. Başkanı idi. 2013 Ağustos YAŞ toplantısında Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na getirildi.
TSK bünyesinde ordu komutanlığı yapmadan Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na gelen ikinci kişidir. (İlk Cevdet Sunay.)
Genelkurmay Başkanlığı’na 2015 Ağustos’unda getirildi.
Yani önce İkinci Başkan olarak, sonra da Kara Kuvvetleri Komutanı ve Genelkurmay Başkanı olarak bu süreçlerin içinde yer almış olmalı.
Bu teklifleri kimin verdiğini, kimin kimi ikna ettiğini çok iyi biliyor olmalı.
Kara Kuvvetleri Komutanı ve Genelkurmay Başkanı olarak bu değişikliklere karşı çıkmadığına göre onaylamış olmalı.
O gün hangi saik ile hareket ederek bu değişikliklere yol verdiğini açıklar mı acaba?
Bütün bu kanun tekliflerinin altında AKP milletvekillerinin imzası vardı.
Bu tür kanun tekliflerinde tekrarlanan imzalar kimlere aittir, buna bir bakmak “siyasi ayak” konusunda da fikir verebilir.
Bazı isimlerin tekrarlanıyor olması bir tesadüf olabilir mi?
Öte yandan zamanın AKP grup başkan vekilleri, o tarihte bu kanunlardaki değişikliklere neden gerek görüldüğünü açıklayabilirler mi?
Örgüt, “milat” kabul edilen 17-25 Aralık 2013’ten sonra bile bu değişiklikleri hangi ilişkilerini kullanarak gerçekleştirebildi?
Bu soruyu da 15 Temmuz’un yıldönümlerinde soruyorum ama yanıt alamıyoruz.
15 Temmuz darbe girişiminin dokuzuncu yıl dönümünde “siyasi ayak” konusunda en küçük bir gelişme bile olmaması kimsenin dikkatini çekmiyor mu?
Erdoğan yönetimi, akla gelebilecek her alanda ince ince örgütlenen bir suç organizasyonunun, siyasette örgütlenmeyi ihmal ettiğine inanmamızı mı istiyor?