Kontrolünü kaybetsen bile Mısır’ı örnek gösteremezsin

Mısır’da ne oldu?

Şu oldu:

*

Yüzde 52 ile seçilen bir cumhurbaşkanına karşı çeşitli gerekçelerle sokaklar hareketlendirildi. Meydanlarda gösteriler yapıldı. Ardından asker, iç karışıklığı bahane ederek darbe yaptı. Sonuçta yüzde 52 ile seçilen cumhurbaşkanı, darbe ile indirildi.

*

Özgür Özel, geçen gün işte bu olaya gönderme yaparak şöyle dedi:

*

“Sokağa davet edeceğim günü ben bilirim. Bana bu milleti sokağa davet ettirme. Ondan sonra Mısır’daki meydanı izlediğiniz gibi izlersin.”

*

Özgür Özel öfkelenebilir.

Özgür Özel en sert tepkiyi gösterebilir.

Özgür Özel en ağır sözleri söyleyebilir.

*

Ama sıra Mısır’daki darbeyi örnek göstermeye gelince...

İşte orada işin rengi değişir.

*

Hangi bağlamda söylenirse söylensin, hangi amaçla gündeme getirilirse getirilsin.

Ardından isterse bin kere “yanlış anlaşılmasın, darbe istemiyoruz” denilsin.

Mısır’daki darbeye gönderme yapmak...

- Kontrolü kaybetmektir.

- Demokrasi dışı arayışa girmektir.

- İç barışı tehdit etmektir.

- Kardeş kavgasına göz kırpmaktır.

- Ülkeyi felakete sürüklemeyi göze almaktır.

*

Her şeyin bir kıvamı, bir ölçüsü, bir kararı olmalı.

- Öfkenin bile.

- Sert tepkinin bile.

- Tehdidin bile.

Özgür Özel, öfke kontrolünü kaybettiği anlarda kıvamı, ölçüyü, kararı biraz kaçırıyor.

Kontrolünü kaybetsen bile Mısır’ı örnek gösteremezsin

BİR TANIKLIK: UÇAKTA GAZETECİLİK

Kaç defa söyledik, kaç defa yazdık ama nafile.

Koskoca parti başkanları bile işin doğrusuyla zerre kadar ilgilenmeyip yalanların peşine düşüyorlar.

*

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yurtdışı seyahatlerinden dönerken uçakta yaptığı basın toplantılarından söz ediyorum.

*

İşte bakın! Yine aynı terane:

- Yok, uçakta gazeteciler soru sormuyorlarmış.

- Yok, sorular da cevaplar da önceden hazırlanıyormuş.

- Yok, basın toplantısı kayda alınmıyormuş.

Falan filan.

*

Defalarca katıldım bu gezilere. Gittim, gördüm, yaşadım.

Olay her defasında şöyle cereyan ediyor:

*

- Her seyahat dönüşü uçakta mutlaka bir basın toplantısı düzenleniyor.

- Uçaktaki basın toplantılarını Cumhurbaşkanı Erdoğan çok ciddiye alıyor.

- Her basın toplantısında önce Erdoğan, geziyle ilgili genel bilgiler veriyor.

- Ardından “Şimdi sıra sizin sorularınızda” diyor.

- Gazeteciler tek tek soruyor, Erdoğan tek tek yanıtlıyor.

- Herkes istediği soruyu sorabiliyor.

- Kimseye “Bu soru yasak, sorulamaz” denmiyor.

- İsteyen gazeteci, basın toplantısını kayda alabiliyor.

*

Bir de işin şu kısmı var:

*

- Kalınan otellerin ücretleri, gazeteciler tarafından ödeniyor.

- Yenilen yemeklerin ücretleri, gazeteciler tarafından ödeniyor.

*

Erdoğan’ın uçaktaki basın toplantılarına yönelik varsa eleştirileriniz sonuna kadar söyleyin.

Ama haktan, hakikatten, doğruluktan sapmadan yapın bunu.

Kontrolünü kaybetsen bile Mısır’ı örnek gösteremezsinNATO Liderler Zirvesi için gidilen Hollanda’nın Lahey kentinden dönerken uçakta yapılan basın toplantısı.

SİYASİ BİR ŞEHİR PALAVRASI: BUNDAN SONRA SEÇİM YOK

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi macerasının özetinin özeti şudur:

*

İktidarın tek dayanak noktası olarak sandığı görmek.

*

Erdoğan’ın siyasi meşruiyetinin yegâne kaynağıdır sandık.

Hayatı seçimlerle geçmiştir Erdoğan’ın. Bugüne kadar geldiği her yere seçimle gelmiştir. Hep yarışmıştır. Her zaman yarışmıştır. Daha dün ikinci tura kalmıştır mesela.

*

Erdoğan’ın siyasi macerasına şöyle bir bakanlar bile...

“Bundan sonra seçim yok” demeye utanırlar.

Kontrolünü kaybetsen bile Mısır’ı örnek gösteremezsin

MANAVGAT’IN YÜREKLİSİ HANGİSİ: ASLAN MI, BAKLAVACI BELEDİYECİ Mİ

Manavgat şu iki şeyle gündemde:

*

- BİR: Baklava kutusunda alınan rüşvetle.

*

- İKİ: Hayvan parkından kaçıp vatandaşlara saldıran aslanla.

*

Baklava kutusunda rüşvet alan CHP’li belediye başkan yardımcısının durumuna bakalım:

*

- Her gün partisine mensup belediyelere operasyonlar yapılırken...

- Gözaltılar, tutuklamalar gırla giderken...

- İtirafçılar ortaya çıkarken, her itiraf yeni operasyonları doğururken...

- Herkesin gözü, kulağı partisinin belediyelerindeyken...

Böyle bir ortamda bu belediye başkan yardımcısının...

“Şu toz duman dağılsın, ondan sonra alırız rüşveti” demeyip baklava kutusu içinde rüşvet alabilmesi...

Gerçekten devasa bir cürettir.

*

O belediye başkan yardımcısındaki yürek, hayvan parkından kaçan aslanda bile yok.

BAKAN KURUM’UN ÖDEMİŞ’TEKİ GÖRÜNTÜLERİNİ İZLEDİM

Yangında büyük zarar gören Ödemiş’in köylerini gezdi Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum.

Amcalara sarıldı, teyzeleri teselli etti.

*

Sürekli şunu söyledi gözyaşı döken vatandaşlara: “Hiç merak etmeyin, hepsini gideririz.”

Ardından da şu sözü verdi: “En geç bir yıl içinde evlerinizi bitirip size teslim edeceğiz.”

*

İyi ki devlet var. İyi ki Murat Kurum var.

Kontrolünü kaybetsen bile Mısır’ı örnek gösteremezsin