Kurultay davası için üç olasılık

Yüksek Seçim Kurulu’nda (YSK) siyasi partilerin beş temsilcisi var. AKP’yi Recep Özel, CHP’yi Mehmet Hadimi Yakupoğlu, MHP’yi Kürşat Türker Ercan, DEM Partiyi Mehmet Rüştü Tiryaki, İYİ Parti’yi Mustafa Tolga Öztürk temsil ediyor. YSK toplantılarına katılan parti temsilcilerinin oy kullanma hakları yok. YSK’da siyasi parti temsilcilerinin bulunması ilişkiler ve işlerin daha rahat yürütülmesi için 2011 yılında başlatılmıştı.

Parti temsilcilerinin bazıları isimlerinin açıklanmasını istemedi. Bugün Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülecek davanın, mahkemenin işi değil, konunun YSK ile ilgili olduğunu belirttiler.  Genelde beklenti şu: 1- Mahkeme davayı görev yönünden usulden reddeder, dosya kapanır.  2- Mahkeme, eğer ceza soruşturması sonucunu beklemeye karar verirse o zaman davanın esasına girmiş olur. 3-Duruşma ileri bir tarihe ertelenir. 

YSK ÜYELERİ RENK VERMİYOR

Üç siyasi partinin YSK temsilcileri, dava ile ilgili görüşlerini YSK üyelerinin de kullandığı WhatsApp’ta paylaştı. YSK üyeleri gündemdeki konu ile ilgili gelişmeleri yakından izliyor ama “önlerine gelen bir dosya olmadığı için” görüş belirtmiyor, bunu parti temsilcileriyle de konuşmuyor. Kırgızistan ziyaretinde bulunan YSK Başkanı Ahmet Yener de dün gece Ankara’ya döndü. Açıkçası YSK Başkanı da kurul üyeleri de bugün dava hakkında nasıl bir karar verileceğini merakla bekliyor.

Yalnız CHP’liler değil, diğer siyasi partilerin de gözü kulağı Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde olacak. Neyse ki siyaset hayatımıza “Mutlak butlan” yani tamamen yok hükmünde olan karar da girdi ve hepimiz bunun ne anlama geldiğini de öğrenmiş olduk. CHP’de bir grubun beklentisi, mahkemenin “Mutlak butlan” kararı vermesi halinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun yönetimde olduğu dönemde parti organlarında bulunanlar yeniden göreve gelecek. Böyle bir karar verilirse, Kılıçdaroğlu partinin başına geçecek, partinin il ilçe kongrelerini bir yılda tamamlayıp CHP’yi kurultaya götürecek, genel başkan adayı da olmayacak. 

KILIÇDAROĞLU GİTMEYECEK

Mahkeme, “Tedbir” niteliğinde karar vermezse, esas hakkında vereceği kararın kesinleşmesi beklenecek. Taraflar davayı istinafa taşıyabilecek. Eğer mahkeme karar vermiş olursa, YSK’nın görev alanına girmiş sayılacak. İşte, siyasi partilerin YSK temsilcileri de, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin davanın esasına girmesi, “Butlan vardır-yoktur” demesinin YSK’nın görev alanına müdahale anlamına geleceğini söylüyor. O yüzden, mahkemenin davanın esasına girmeden reddetmesi gerektiği ifade ediliyor.

Merak edilenlerden biriside Kemal Kılıçdaroğlu’nun bugün yapılacak duruşmaya katılıp katılmayacağı. Kılıçdaroğlu, davanın tarafı olmadığı için duruşmaya katılmayacak, ifadeye çağrılsa bile gitmeyecek.

HAKARETLER VE TROLLER

Bu süreçte CHP’nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılmadık hakaret de kalmadı. Hele “Mutlak butlan” kararı çıkarsa hakaretler, küfürler artarak devam edecek. Kılıçdaroğlu eleştirilebilir ama 13 yıl genel başkanlığını yaptığı CHP’liler tarafından hakaretlere uğraması da vicdansızlık değil mi? Kılıçdaroğlu’nun da bir “Trol ekibi” olduğu yolunda iddialarla ilgili Avukatı Celal Çelik şunları söyledi:

“Parti Yönetimi ve Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun ayrı trolleri olduğu özelinde değerlendirmeler yapılıyor. ‘Kemal Kılıçdaroğlu’nun da trolleri var’ iddia ve değerlendirmelerinin hiç bir doğruluğu bulunmamaktadır. Sosyal medyada ve ulusal basında Sayın Genel Başkanımıza destek veren herkes, bizden bağımsız şekilde vicdanen doğruluk adına mücadele veren, ismi belli olan gerçek kişilerdir. Trol organizasyonları ahlak noksanlığı gerektirdiği gibi, finansal motivasyonda gerektirir. Biz iki noktada da yokuz.”

ADLİ VE SEÇİM YARGISI 

Anayasa’mızın 79. maddesine göre Siyasi Partiler Kanunu uyarınca siyasi partilerin genel merkez, il ve ilçe kongreleri yargı denetiminde yani ilçe seçim kurulları tarafından yapılır ve verilen kararlar kesindir. Bu kesin kararlara karşı sadece ve sadece Yüksek Seçim Kurulu’na “Tam kanunsuzluk” iddiasıyla itiraz edilebilir ve Yüksek Seçim Kurulu’nun kararı da kesindir. Tüm kamu kurum ve kuruluşları da, mahkemelerde Yüksek Seçim Kurulu kararlarına uymak zorundadır. Bu kurum ve kuruluşlarca verilen kararları tartışmak dahi olanaksızdır. Sadece eleştirilebilir.

1950 yılından bu yana Yüksek Seçim Kurulu sürekli seçim yapıyor ve yapmaya devam edecektir. Hukuk kurallarının ve yerleşik YSK içtihatlarının uygulanabilmesi için YSK’daki parti temsilcileri de katkı vermeye çalışıyor. Bunu yaparken siyasi kimliklerini ve kulvarlarını da zaman zaman bir yana bırakıp toplanıyorlar. Aksi takdirde başta Cumhurbaşkanlığı seçimi olmak üzere her seçimde itiraz süresi iki gün ve itiraz üzerine ilçe seçim kurulu hakiminin vereceği karar kesin kabul edilmezdi.

Seçimler Cumhurbaşkanı, milletvekili, belediye başkanı, belediye meclisi, il genel meclisi üyeleri, muhtar ve ihtiyar meclisi heyeti, siyasi partilerin kurultay yani büyük kongreleri , il ve ilçe kongreleri, meslek odaları seçimleri benzeri yapılmış ve yapılacak her seçimin bir adli yargı makamı denetimine tabi kılınması asla kabul edilemez. Yüksek Seçim Kurulu’nda görev yapmakta olan siyasi parti temsilcileri de bunu kabul etmiyor. O yüzden CHP kurultayı için de, “Yetki YSK’dadır” diyorlar.