Sorsan adı büyükşehir. Her gün asfaltında çukura giriyorsun. Yola söveceğine asfaltın altındaki çıkara söv.

Her yerde 32 dişini gösteren aday fotoğrafları. Partiler kazanmak için birbiriyle yarışıyor. Oysa asıl galip sandıktan çıkmayacak. Seçimden sonraki belediye ihaleleri, milyonlarca insanın değil milyonları alanların kazandıklarını görmeyenlere gösterecek.

Öyle ya... Hükümet milletin kredi kartlarına “borçlar azalsın” diye sınır koyma peşinde. Ama ülkenin en borçluları başta kendi partisininkiler olmak üzere belediyeler. Üstelik delik gittikçe büyüyor. Geçen yılın verilerine göre 30 yerel idarenin sadece Hazine’ye borcu 10.5 milyar lira. Sebebi belli, halk için ayrılan kaynaklar şirketlere dağılıyor. Haliyle, kamudan beslenen sınıf, “O para senin değil benim” diyor.

Çok taze bir hikâye var...

İstanbul’da yolların asfaltlanma ihalelerinin başını Met-Gün İnşaat çekiyordu. Kamuoyuna yansımasaydı rakamı bilmeyecektik. İBB, AKP döneminin son bölümünde Met-Gün’e borçlanmıştı. Mart 2019 seçimlerinde AKP belediyeyi kaybetti. Şirket, yeni idareden parasını almak için harekete geçti.

Peki hangi para diyeceksiniz? Malum, AKP döneminde İstanbul’da pek çok metro inşaatı başlamış, “Para yok” diyerek yarım kalmıştı. Anlaşılan o ki metroya olmayan para asfalta gitmişti. İşte İBB’nin yeni yönetimi, yarım kalan metroları tamamlamak için yurtdışından kredi bulmuş, inşaatları yeniden başlatmıştı.

Derken...

BELEDİYENİN PARASI ŞİRKETE

Met-Gün İnşaat “Bana borcu var” diyerek belediye hakkında icra takibi başlattı. Belediyenin Vakıfbank’ta bulunan yaklaşık 565 milyon lirası, bankanın da oluruyla şirketin hesabına geçti.

“Bankanın da oluruyla” diyorum. Zira bir şirketin belediyenin parasına el koyması o kadar kolay değil. İcra İflas Kanunu’na göre devlet malları haczedilemiyor. Haliyle devletin olan metro projesi için ayrılan paraya el konamıyor. Öte yandan Belediye Kanunu’na göre proje paralarına ya da şartlı bağışlara da dokunmak mümkün değil. Ancak bir kamu bankası olan Vakıfbank, şirket ile belediye arasında kalmış, belediye hesabına gelen dövizi Türk Lirası’na çevirerek Met-Gün hesabına aktarmıştı.

Üstelik bu, bankayla ilk gerilim değildi. Koronavirüs döneminde toplanan yardımları İçişleri Bakanlığı bloke ettiğinde de iki kurum karşı karşıya geldi. İBB el değiştirince Hamidiye Suları ile bankanın anlaşmasının iptal edilmesi de bir meseleydi.

İBB DAVALARI KAZANDI

İşte İBB’nin metro paralarının Met-Gün hesabına geçirilişi o günlerde mahkemeye taşındı. Süreç neredeyse dört yıl sürdü.

Madde madde sonucunu anlatayım...

İBB’nin 179.5 milyon liradan fazla kısmı içeren “haczedilemezlik” davası İBB lehine sonuçlandı. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nde 23 Ocak 2023’te bu karar kesinleşti.

İBB’nin 161 milyon liradan fazla kısmı içeren “haczedilemez” başvurusu da lehine sonuçlandı. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nde 20 Aralık 2023’te karar kesinleşti.

İBB, 223 milyon 695 milyon liranın üstündeki parası için yaptığı başvuruyu yerel mahkemede kaybetti. Ancak istinaf bu kararı hatalı olduğu gerekçesiyle bozdu. Şimdi dava yeniden İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesi’nde görülüyor. Onun da İBB lehine çıkması muhtemel görünüyor.

İşin ilginç yanı kararlarda Vakıfbank da yargı tarafından eleştiriliyor. Örneğin İstanbul Bölge Adliyesi 23. Hukuk Dairesi, Vakıfbank’a şöyle göndermede bulunmuş:

“Dosya içerisinde bulunan banka yazısında, haczi kabil olmayan hesaplarda bulunan bu paraların belediyenin talimatı olmadan, icra dairelerinden gelen ısrarlı talepler üzerine banka tarafından bakiyelerin ... nolu hesaba aktarıldığı ve buradan takip dosyalarına ödemeler yapıldığı anlaşılmıştır.”

PARA HÂLÂ ALINAMADI

Dün İBB’yi arayarak kazandıkları davaların sonucunda paralarını geri alıp alamadıklarını sordum. Paralar halen İBB’nin hesabına geçmemişti.

Sonuç olarak...

Halka hizmet vermekle yükümlü olan belediyenin hesabında olması gereken yarım milyar liradan fazla para dört yıldır bir asfalt şirketinde. 565 milyon liraya enflasyonu, dövizin artışını, pahalılığı ekleyin. Halk için nelerin yapılabileceğini tahmin edin. 

İşin acı yanı, halkın parası için belediye ile şirket arasında süren kavgada, kamunun bankasının da hükümetin medyasının da şirketten yana tavır almış olması.

Haliyle “Kime oy verelim” diye soruyoruz ya...

Size bir parti öneremem. Ama yukarıdaki hikâye cevap veriyor. Kim belediyelerin varlığını ihale adı altında şirketlere dağıtmayacaksa, kim ayrıcalıklı zenginlerden paralarımızı geri alacaksa, kim kamunun çıkarını şahsi çıkarların önüne koyacaksa ona oy verelim. Afişte yakışıklıgüzel görünene değil. Üzgünüm ki kamu çıkarı için çalışması beklenen, haliyle eli sıkı olması gereken belediyeyi kazanmak için dört bir yandaki reklamlara harcanan paralar, “doğru oy kriteri”nden ne kadar uzakta olduğumuzu gösteriyor.

Zenginliğin kaynağı olarak çalışmayı gösterirler. Oysa emeğin kendi sahibini zengin ettiği pek de görülmemiştir. Zenginliğin asıl kaynağı başkalarının çalışması, başkalarının emeklerinin harcanmasıdır.

If you ask, its name is metropolitan. You hit potholes on your asphalt every day. Instead of cursing the road, curse the interests under the asphalt.

Candidate photos showing 32 teeth everywhere. Parties are competing with each other to win. However, the real winner will not emerge from the ballot box. The municipal tenders after the elections will show those who do not see that those who received millions won, not millions of people.

That's right... The government is trying to impose limits on people's credit cards so that "debts will decrease". But the country's most indebted ones are the municipalities, especially those of his own party. Moreover, the hole is getting bigger and bigger. According to last year's data, the debt of 30 local administrations to the Treasury alone is 10.5 billion lira. The reason is clear, the resources allocated for the public are distributed to companies. Naturally, the class fed by the public says, "That money is mine, not yours."

There is a very fresh story...

Met-Gün İnşaat was leading the tenders for asphalting the roads in Istanbul. We would not know the number if it had not been made public. IMM was indebted to Met-Gün in the last part of the AKP period. In the March 2019 elections, AKP lost the municipality. The company took action to get its money from the new administration.

So which money will you say? As you know, many metro constructions started in Istanbul during the AKP period, but were left unfinished due to "There is no money" . Apparently, the money that was not for the subway went to asphalt. Here, the new management of IMM found a loan from abroad to complete the unfinished subways and restarted the construction.

Then...

MUNICIPALITY'S MONEY TO THE COMPANY

Met-Gün İnşaat started enforcement proceedings against the municipality, saying "He owes me money." Approximately 565 million lira of the municipality's funds in Vakıfbank were transferred to the company's account with the bank's approval.

“With the bank's consent,” I say. Because it is not that easy for a company to seize the municipality's money. According to the Execution and Bankruptcy Law, state properties cannot be seized. Naturally, the money allocated for the state's metro project cannot be confiscated. On the other hand, according to the Municipality Law, it is not possible to touch project money or conditional donations. However, Vakıfbank, a public bank, was caught between the company and the municipality, and converted the foreign currency coming into the municipality's account into Turkish Lira and transferred it to the Met-Gün account.

Moreover, this was not the first tension with the bank. The two institutions came face to face when the Ministry of Internal Affairs blocked the aid collected during the coronavirus period. When IMM changed hands, the cancellation of the agreement between Hamidiye Waters and the bank was also an issue.

IMM WON THE CASES

The transfer of IMM's metro money to the Met-Gün account was brought to court in those days. The process took almost four years.

Let me explain the result item by item...

IMM's "non-seizure" case involving more than 179.5 million lira was concluded in favor of IMM. This decision became final in the 12th Civil Chamber of the Supreme Court of Appeals on January 23, 2023.

Istanbul Metropolitan Municipality's "non-seizable" application, which included more than 161 million liras, was also concluded in its favor. The decision became final in the 12th Civil Chamber of the Supreme Court of Appeals on December 20, 2023.

IMM lost its application in the local court for its money over 223 million 695 million liras. However, the appeal overturned this decision on the grounds that it was erroneous. Now the case is being heard again at the Istanbul 11th Enforcement Civil Court. It seems likely that it will also be in favor of IMM.

The interesting thing is that Vakıfbank is also criticized by the judiciary in its decisions. For example, the 23rd Civil Chamber of the Istanbul Regional Courthouse made the following reference to Vakıfbank:

“ In the bank letter in the file, it was understood that the balances of these money in non-seizable accounts were transferred by the bank to the account no. ... upon insistent requests from the enforcement offices, without the instruction of the municipality, and payments were made to the follow-up files from there .”

MONEY STILL NOT RECEIVED

Yesterday, I called IMM and asked if they got their money back as a result of the lawsuits they won. The money had not yet been deposited into IMM's account.

In conclusion...

More than half a billion lira, which should be in the account of the municipality, which is responsible for serving the public, has been in an asphalt company for four years. Add inflation, increase in foreign exchange and expensiveness to 565 million lira. Guess what can be done for the public.

The sad part is that in the ongoing fight between the municipality and the company for the public's money, both the public bank and the government media have sided with the company.

So we ask, "Who should we vote for?"

I can't offer you a party. But the story above provides the answer. Let's vote for whoever will not distribute the assets of municipalities to companies under the name of tender, who will take our money back from the privileged rich, who will put the public interest before personal interests. Not the one who looks handsome and beautiful in the poster. I am sorry to say that the money spent on advertisements everywhere to win over the municipality, which is expected to work for the public interest and should therefore be tight-fisted, shows how far we are from the "correct vote criterion" .

They show work as the source of wealth. However, it has not been seen that labor makes its owner rich. The real source of wealth is the work of others and the expenditure of others' labor.