‘Yolcu değil hancıyız, emri hak vaki olunca’: Ne demek istedi?

Cumhurbaşkanının 4. gençlik zirvesinde yaptığı konuşmanın iki paragrafı ilgi çekti. “...Bu ülkede yolcu değil, hancıyız. Biz burada ev sahibiyiz. Burada doğduk, burada büyüdük, burada yaşıyoruz. Burada doğduk, burada büyüdük, burada yaşıyoruz. Bize gazete manşetlerinden ömür biçenler oldu. Bize haritalar üzerinden güya yer gösterenler oldu.”

“Emri hak vaki olana kadar da yine burada olacağız... Bu ülke bizim vatanımız. Bu ülke 86 milyon olarak hepimizin ortak yuvası, ortak çatısıdır.”

***

Cumhurbaşkanı bu sözleriyle “Türkiye’deyiz, burası bizim vatanımız, gitmeyiz bir yere, kaçmayız” mı demek istedi, yoksa iktidarını, Saray’ı kastederek “Tanrı canımızı alıncaya kadar, burada kalacağız, oturacağız” mı demek istedi?

CHP dahil muhalif siyaset erbabı, “Ölünceye kadar o koltukta kalmak istiyor” yorumunu çıkardı.

Veya cumhurbaşkanı, “hancıyız, ecel gelinceye kadar” ifadeleriyle gerçekten iktidarının devam edeceği mesajını mı vermek istedi.

***

Bilmiyoruz veya belki de ama metni okuduğumuzda, bu sonucu çıkarmakta zorlanıyorum. “Bu vatan bizim kaçmayacağız” diyor. İki noktaya işaret ediyor aslında. İlki, FETÖ’cülere gönderme yapıyor. İkincisi, kendisi hakkında sosyal medyada iktidarı kaybedince kaçacak, dahası hangi ülkeye kaçacağına ilişkin bile yorumlara yanıt veriyor. Benim okumam bu.

***

İlk muhalif yorum bizi ve ülkeyi bugünkünden daha karanlık ve dahası kanlı bir gelecek bekliyor, iktidarı asla terk etmeyecek, yorumuna götürür. Yer yer bu karamsarlığı paylaştığım da oluyor.

Fakat metni uç noktaya götürmeden yorumsuz okumak, başka bir iyimserlik de veriyor olabilir: İktidarı kaybedince bu ülkeden çekip gideceğimizi kimse düşünmesin...

***

Geleceği bilemeyiz. Cumhurbaşkanı, gençlik zirvesinde konuşuyor. Ülkenin halkın derin sıkıntılarının ve CHP’nin yükselişinin, İmamoğlu’nun serbest kaldığında cumhurbaşkanı seçilme olasılığının neredeyse kesin olarak görülmesinin, AKP saflarında doğurduğu şüphesiz hayal kırıklığı, belki de iktidarı kaybediyoruz olgusu/duygusu karşısında, AKP gençliğine ve saflarına cesaret şırınga ediyor.

Alpaslanlardan dem vuruyor ve ülkeye kazandırdıklarının görülmediğinden de şikâyet ediyor: “Kaybedersek de hakkımızı verin!” yorumu çıkartılabilir.

***

Kaybederse, bunca yargısal hukuksuzlukların soruşturulmayacağını sanmıyor, diyemeyiz. Fakat “Bu hukuksuzlukları yapanlar düşünecek, bizi yanılttılar” siyasi duruşunu alacak. FETÖ davasında olduğu gibi.

Fakat yakın gelecek Saray’ı nereye sürükler, bilmiyoruz, kendilerinin de bildiğini sanmıyorum. Biz sadece yorum yapabiliyoruz.

***

Tartışma konusu şu: Saray en sonunda “Yahu ne yaptıksa olmadı, aldığımız tüm şaibeli önlemler, yasaklamalar, yaptırdığımız hukuksuzluklar, CHP’yi dağıtma parçalama davaları, CHP belediyelerine karşı yürüttüğümüz algı operasyonları, hapisler, aşağılamalar, seçmen/sandık operasyonları, özgürsüzlük vb. hiç sonuç vermedi ve iktidarı kaybettik” diyeceğini düşünüyor mu?

***

Bu kendilerine koydukları iktidarları için bir meşruiyet çizgisi midir?

Veya sandığı devirir ve millet iradesini sıfırlarlar mı?

***

Sanırım, ilki. AKP’nin DEM APO/ PKK ile kucaklaşma çizgisine kayması ve anayasa projesi bunu gösteriyor.

Tek umudu bu... Bu yoldan yorumları geliştireceğiz.