‘Sosyalist’ Özel’in İmamoğlu aşkı

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yine Sosyalist Enternasyonal'in Konsey Toplantısı'nda konuşmuş. Dünyanın altüst olduğu, Gazze'de Siyonist katliamların sürdüğü, içinde bebeklerin de olduğu binlerce insanın açlığa mahkum edildiği bir zamanda, biraz o konuya da değinmiş ama onun asıl meselesi "yolsuzluk" iddiasıyla tutuklu Ekrem İmamoğlu… Tabi sosyalistlerle nasıl bir ortaklığı varsa, "ülkücü" Mansur Yavaş da onu yalnız bırakmamış.

Gerçekten Özel'in, sosyalist partilerin en önemli platformunda dünyaya, Türkiye merkezli nasıl bir perspektif sunduğunu, nasıl bir dünya tasavvur ettiğini merak edip okudum. Zafer Partisi'yle ittifak yapan bir "sol" parti olarak Avrupa'daki aşırı sağ yükselişe dikkat çekmek dışında bütün konuşması İmamoğlu üzerine… Avrupalı sosyalistler ne düşündü bilmiyorum ama ortada devasa boyutları olan, bırakın belge ve bilgileri gözle görülecek kadar açık para ilişkilerinin döndüğü bir "suç örgütü" iddiası var. Her şey bir yana A Takımı diye bilinen isimlerin tanıklıkları var. Herhalde özellikle Avrupalı Sosyalistler Fransa'da Le Pen'e siyasi yasak getiren "yolsuzluk ve suiistimal" olayını hatırlatmışlar.

Ama Özgür Özel bunlardan hiç söz etmiyor. Daha beteri, yine ülkesini Batılılara şikayet ediyor hem de "yalan" sosuyla:

"Türkiye'de, Cumhurbaşkanı Erdoğan, en güçlü rakibini seçime sokmamak için hapse atabiliyor. Ve bunu yapmadan önce de diktatörlük kavramını dert etmeyen Trump'tan onay alıyor, onu haberdar edebiliyor."

Herhalde dünya sosyalistleri de CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun şu açıklamasını görmüştür:

"İmamoğlu'na operasyon yapılacağını bildiğimiz için cumhurbaşkanlığı adaylık sürecini tasarladık."

Gördüğünüz gibi meselenin siyasi ön kesmeden çok siyasi ön alma olduğu o kadar açık ki…

Dünya sosyalistleri Özel'in "kamera bantlama" meselesine, "çorba dökmemek için" cevabının da farkındalar mı bilmiyorum ama solun sürekli irtifa kaybetmesinin bir nedeni de bu "post thrut" siyaset yaklaşımı olsa gerek.

Bu arada toplantıya DEM Parti'den Sezai Temelli de katılmış. "İmamoğlu'na özgürlük" dövizinin kaldırılmasıyla ilgili açıklama yaparken "kent uzlaşısı"nı kiminle yaptıklarına da açıklık getiriyor:

"Partimiz kaldırdı da bizim önümüzde yoktu. Kaldı ki Ekrem Bey aynı zamanda bizim Kent Uzlaşıyla belediye başkanlığındaki ortak adayımız. Yani biz sadece Cumhuriyet Halk Partisi'nin adayı olarak görmüyoruz Ekrem Bey'i, hepimizin ortak adayıydı ve Kent Uzlaşısı'yla olmuştu."

Gel de sorma, hani DEM Parti'yle kent uzlaşısı yoktu, Türkiye ittifakıydı? Siyasi oyuna bakar mısınız? Hem aday çıkar hem İmamoğlu'na destek ver… İmamoğlu da "DEM Parti'yle ittifak yapmadık" diye afra tafra yapsın. Nihayet bu kirli siyaset oyunları bitiyor, az kaldı.

***

ÇAĞIN AHLAK KRİZİ

Tarihin her döneminde insanlık büyük savaşlara bile yol açan birçok krizle sınandı. Bugün ise bir değil birden çok krizle sınanıyor. Son çeyrek asırda, küresel sistemden, ideolojilere, ekonomiden, enerjiye, hayat pahalılığından iklime insanlık her alanda derin kriz içinde. En temelde de bütün krizleri de tetikleyen değerler kriziyle karşı karşıya.

Geride bıraktığımız hafta bu düşünceden yola çıkan Hasan Kalyoncu Üniversitesi İslâm Medeniyeti Uygulama ve Araştırma Merkezi ev sahipliğinde; İslâm Düşünce Enstitüsü ile Türkiye Yazarlar Birliği'nin paydaşlığında "VI. Ahlâk Şûrası" düzenlendi ve çağın ahlak krizi masaya yatırıldı.

Başkan Erdoğan'ın da mesaj yolladığı şurada çok sayıda aydın, bu konuyu farklı boyutlarıyla ele aldı.

İslam Düşünce Enstitüsü (İDE) Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez'in sunumu gerçekten uyarıcı nitelikteydi.